İskenderun/SES
Yasama, yürütme ve yargının yeterli olmadığı, birilerinin gücü elinde bulunduranları denetlemeleri gerektiği fikrinden, günümüzde özgür basın olarak bilinen dördüncü kuvvet kavramının doğdu olduğunu ifade eden Prof. Dr. İnceoğlu, 'Bu kavram, İngiliz devlet adamı Edmund Burke´ün bir gün parlamentoda beraber oturduğu gazetecileri göstererek, ´İşte orada dördüncü kuvvet oturuyor, hepsinin en önemlisi´ demesiyle de literatüre girmiş oldu. Liberal küreselleşmenin ivme kazanmasıyla birlikte, dördüncü kuvvet karşı-güç olma işlevini kaybetti. Yükselişe geçen yeni tip kapitalizm ile piyasa ve devlet, kamu hizmeti ve özel sektör, birey ve toplum, kişisel-olan ve kolektif-olan, bencillik ve dayanışma arasında sert bir çatışmaya tanıklık ediyoruz. Kitle iletişim araçları, dünya çapında iş yapan medya grupları yaratmak üzere giderek büyüyen yapılar içinde bir araya geliyor. News Corps, Viacom, AOL Time Warner, General Electric, Microsoft, Bertelsmann, United Global Com, Disney, Telefónica, RTL Group ve France Télécom gibi dev işletmeler, teknolojik devrimler sayesinde yeni yayılma olanaklarına sahip. Dijital devrim, iletişimin üç geleneksel biçimini (ses, yazı ve görüntü) önceleri birbirinden ayıran sınırları paramparça etti ve internetin yaratılmasına ve büyüyerek hızla yayılmasına olanak sağladı. Dolayısıyla küreselleşme, aynı zamanda medyanın, iletişimin ve enformasyonun da küreselleşmesidir. Bu gruplar, dördüncü kuvvet olmayı, hukukun kötüye kullanıldığı durumları ihbar etmeyi, siyasi sistemi geliştirmek üzere demokrasinin işleyişindeki bozuklukları düzeltmeyi önlerine bir yurttaşlık hedefi olarak koymuyor. Artık bir dördüncü kuvvet olmayı, hele de bir karşı-güç olarak eylemeyi hiç istemiyor. Artık ana akım medya özdenetimini sağlayamazken, sürekli statükonun yararına çalışarak haber arenasında yer alan, marjinal olan her şeyi dışlar olmuştur' görüşünde bulundu.
İnceoğlu, medyanın ötekileştirme tavrının çözümüne ilişkin olarak da şu değerlendirmeyi yaptı: 'Gazeteci, azınlık grup üyelerinin karşılaştığı sorunlara aşina olmadan haber yapmamalı, sivil toplum grupları ve/veya bu alanda çalışmalar yapan araştırmalar yürüten akademisyenlerin görüşlerine başvurmalı. Azınlık gruplarla ile ilgili kalıp yargıların ötesine geçip bu gruplar içindeki çeşitliliğe odaklanmalı. Haberin içeriği belli bir bağlama yerleştirilmeli, yalnız olaylar ve sonuçlar üzerine odaklanılmamalı, aynı zamanda nedenleri de araştırılmalı. Deşifre etmek en etkin yöntemlerden biri. Gazeteciler kendi platformlarındaki nefret söylemini ve kullanıcı yorumlarını nefret söylemini izleyen sivil toplum gruplarına rapor etmeliler. Editör, gazeteci, araştırmacı vs. gibi azınlık grubuna ait bireyleri, hem haber odasında hem de kaynak ve uzman olarak haberlerde kullanmak lazım ama tabii ki bu yalnızca onlarla ilgili program ve makalelerle de sınırlı kalmamalı. Hak odaklı haberciğin yani başka bir deyişle ´iyi´ gazeteciliğin devreye sokulması lazım. Hak odaklı habercilik, haberin oluşma sürecinde yurttaşlara söz hakkı tanıyarak, kamusal tartışma ortamını sağlamak olarak algılanmalı. Kamusal yaşamın harekete geçmesini sağlayacak olan bu tür gazetecilik, insanların kamusal yaşama katılıp katılmadıklarını, ihtiyaç duyulduğunda tartışmanın yapılıp yapılmadığını, siyasetin gereken ilgiyi üstüne çekip çekmediğini ve toplumun sorunlarıyla uğraşıp uğraşmadığını sorgular, bunlara yanıtlar arar. Konuları arasında yalnız karmaşa, felaketler değil, iyi haberler ve görüş birliği de yer alır.