ÇMO’nun Hatay asbest raporu kaygı verici sonuçları içeriyor. Hatay'ın farklı bölgelerinden alınan 45 katı ve toz numunesinden 16'sında asbest lifleri tespit edildi.
Sadet Berkyürek/İskenderun
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İstanbul Şubesi, resmi internet sitesinden paylaştığı Deprem Sonrası İnşaat Ve Yıkıntı Atıklarında Asbestin İncelenmesi: Hatay Örneği Teknik İnceleme Raporu’nu “yaptığımız çalışmanın sonuçları, hepimiz için kaygı vericidir” yorumuyla paylaştı.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 14. Dönem Yönetim Kurulu adına internet sitesinden paylaşılan açıklamada, “TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak, 6 Şubat 2023 Pazarcık ve Elbistan depremlerinden en çok etkilenen illerin başında gelen Hatay’da 2 ve 3 Eylül 2023 tarihlerinde asbest incelemesinde bulunduk. Yaptığımız çalışmanın sonuçları, hepimiz için kaygı vericidir” denildi.
6 Şubat depremlerinin büyük yıkıma uğrattığı Hatay'da 2-3 Eylül 2023 tarihlerinde yapılan asbest incelemesinin sonuçlarını paylaşan ÇMO İstanbul yönetim kurulu, çalışma kapsamında Hatay'ın Antakya, Samandağ ve Defne ilçeleri ile Yeşilköy ve Serinyol mahallerinde depolama alanlarından, bina enkazlarından, yerleşim alanlarından, faunadan, toprak yüzeyinden ve çalışma sırasında kullanılan aracın üzerinden toplam 45 adet katı ve toz numunesi alındığını, alınan numunelerin 16 adedinde asbest lifleri tespit edildiğini belirtti.
Aynı açıklamada, şu bilgilere de yer verildi: “Bölgede 28-29-30 Ağustos günlerinde yağmur yağmış olması, özellikle fauna ve yerleşim alanlarının (çadır, konteyner vb.) yüzeyinde bulunan toz yoğunluğunu düşürmüştür. Ancak buna rağmen çadırların üzerinden ve bitki yüzeylerinden alınan numunelerde asbest tespit edilmesi, bölgenin asbest yayılımının olduğunun göstergesidir. 2 gün boyunca ulaşımda kullanılan aracın yüzeyinden alınan numunelerde asbest tespit edilmiş olması ise sadece depremzedelerin, enkaz çalışmalarında çalışan işçilerin, gönüllülerin ve kamu personelinin değil, bölgede seyahat halinde olan herkesin asbest maruziyet riski taşıdığının göstergesidir.”
Numunelerin alımında belirlenen kriterin, hafriyat depolama alanlarına, yıkımı çalışması süren ve tamamlanmış bina enkazlarına yakın olmasının oluşturduğu da ifade edilen açıklamada, bunun bölgede düzenli asbest izlemesi yapılması durumunda çok daha büyük bir tehlikenin karşımıza çıkacağının kanıtı olduğu vurgulandı.
Bölgede toz ve asbest karşılaşma riskinin bu kadar büyük olmasının başlıca nedenini, depremin yaşandığı 6 Şubat tarihinden bu yana, atık yönetim uygulamalarında yapılan hataların oluşturduğuna da dikkat çekilen açıklamada, “Hafriyat depolama alanı yer seçimi, asbestli malzemeler dahil olmak üzere tehlikeli atıkların ayrıştırılmadan depolama alanlarına taşınması, bölge genelinde sulama faaliyetlerinin neredeyse hiç yapılmaması ve atıkların taşınması sırasında kamyonlarda tozumayı önleyici bir önlem alınmaması bu hataların başlıcalarıdır” denildi.
ÇERNOBİL BENZERİ YETKİLİ AÇIKLAMASI…
Doğa olaylarının afet dönüşmesinin altında yatan sebebin, alınmayan önlemler olduğu da vurgulanan açıklamada, şu görüş ve bilgilere yer verildi:
“Yetkililerin asbest gerçeğine ilişkin tedbir almak yerine ‘havada asbest bulunmuyor’ türünden yaptığı açıklamalar Çernobil benzeri felaketler sonrasında ekran başında çay içen yetkililerin açıklamalarını hatırlatmaktadır. Ancak gerçek, kanser vakalarındaki artışla kendini göstermiştir.
ÖNLEMLERİ DE SORDULAR
Depremin ardından dönemin ilgili bürokratı, ‘…ihalelerde kullanılan şartnamelerde, asbest içeren katı maddelerle ilgili gerekli tedbirlerin alınmasının yüklenici firmaların sorumluluğuna verilmesine yönelik madde eklenmiştir’ açıklamasını yapmıştır. O halde soruyoruz: Bugüne kadar yüklenici firmalar asbest içeren katı maddelerle ilgili ne gibi tedbirler almıştır ve bertaraf edilen asbestli malzeme miktarı nedir? Ayrıca depremle sonucu oluşan atığın yönetimini fiilen gerçekleştiren yüklenici firmaların kaçında Çevre Mühendisi istihdamı sağlanmıştır?
DEUTSCHE WELLE İLE BİRLİKTE GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Şubemizin Deutsche Welle ile birlikte gerçekleştirdiği bu çalışma, Hatay'da yaşanan asbest tehdidinin boyutlarını açıkça göstermektedir. Yetkililere düşen görev, bu tehdidi görmezden gelmek değil, alınması gereken acil önlemleri hayata geçirmektir.
Mevcut yönetim anlayışı ve rant politikaları, doğa olaylarını felakete dönüştürmektedir ve terk edilmelidir. Binlerce can kaybına ve büyük ekolojik yıkıma neden olan bu anlayış değiştirilmezse, Türkiye, başta İstanbul depremi olmak üzere yaşayacağı depremlerle çok daha büyük yıkımlarla yüz yüze kalacaktır.”
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55