İskenderun/SES
EMEP ilçe başkanı Kılıç yazılı açıklamasında şu değerlendirmeye yer verdi: 'Covid-19 salgınıyla birlikte ücretlerde önemli kayıplar yaşandı ve asgari ücret altında gelir elde edenlerin sayısı arttı. 1.168 TL ödenekle zorunlu ücretsiz izne çıkarılanlar veya kıs çalışma ödeneğinden faydalandırılan 2 milyon kadar işçi asgari ücretin yarısı kadar bir gelirle yaşamaya zorlanıyor. Salgınla birlikte kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneğiyle asgari ücretin altına mahkûm edilenler ile işini kaybeden kayıtsız işçiler göz önüne alındığında asgari ücretin altında gelirle yaşamak zorunda olanların sayısı daha da arttı. Emekçilere acı reçete uygulanacağı söylendi. Bu açıklama, patronların kar yapması için her türlü kolaylığı sağlayacağını ilanıdır. Şirketlere milyon dolarlık ihaleler vermeye devam ediliyor, 2021 bütçesinde kaynakların büyük bölümü faizcilere ve patronlara ayrılıyor. Patronların vergileri silinip yeni teşvikler veriliyor. İşsizlik Fonu patronların yağmasına açıldı. ´Acı reçete´ ile emekçilerden toplanan paralar patronlara aktarılıyor. İşçilere ve emekçilere yoksulluk, patronlara ve özellikle yandaş şirketlere kıyak olan politikaları doğru bulmuyoruz. Asgari ücret azami sayıda işçiyi ilgilendiriyor. Asgari ücret giderek ortalama ücret haline gelmiş durumda. 20 milyon çalışanın 8 milyon kadarı yani yüzde 40´nın asgari ücret alıyor. Asgari ücretin bütün ücretlerde bir temel olarak ele alındığını göz önüne alırsak Türkiye´nin en büyük toplu sözleşmesidir. Çünkü Asgari ücret seviyesindeki artış, genel ücret artışlarını da etkiliyor. Asgari ücret arttığında diğer ücret seviyelerinde olan çalışanlar da ücret artışı talep etme imkanı elde ediyor. Asgari ücret, alınan tüm ücretlerin alt tabanıdır diyebiliriz. Asgari ücret şu an için net 2 bin 324 lira 70 kuruş olarak uygulanıyor. Açlık sınırı ise 2.517 lira. Asgari ücret vergiden muaf olmalı, en düşük memur maaşı kadar olmalıdır.'