Asgari ücretliye fitre verilebilinir

Akın Bodur/İskenderun

İskenderun İlçe Müftüsü Osman Şekerci, Diyanet İşleri Bakanlığının 2022 yılı fitre miktarını 40 lira olarak belirlediğini, nasip (zenginlik) miktarının 80,18 gram altın olarak belirlendiğini, malı-mülkü olanlara fitre verilmemesi gerektiğini belirtti. 'Fitre miktarı Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 2022 Yılı için 40 lira olarak tespit edilmiş olup, Nisap miktarı ise 80,18 gram altın veya bunun değerinde paradır' diyen müftü Şekerci, 4.250 lira asgari ücret ya da bu rakamın altında emekli maaşı veya geliri olup, başka geliri nasip miktarı olmayanlara fitre verilebileceğini söyledi. Fitre miktarının, Diyanet İşleri Başkanlığındaki 16 kişilik komisyonca belirlendiğini anlatan Şekerci, bir soru üzerine 'Şu anda pahalı bir piyasa ortamı var. Komisyon verilecek fitre miktarını 1 kişinin günlük asgari doyma miktarı olarak belirliyor. Bu rakam asgaridir. Üst sınır yoktur. Kişinin maddi gücü ne göre fitre miktarı ve zekat verilebilinir. Fitre ve zekat, verilebilecek durumda olan herkese verilebilinir. 4.250 lira ücret alan asgari ücretli ya da bu rakamın altında alan emeklinin, malı, mülkü ya da belirlenen 80,18 gram altın miktarı nasibi yoksa, bu kişiler fitre ve zekat verebilecek durumda değil, alacak durumdadır' değerlendirmesini yaptı.
Ramazan ayının başlaması nedeniyle İskenderun Müftülüğünde düzenlediği basın toplantısında konuşan müftü Şekerci, Diyanet İşleri Başkanlığının Ramazan ayı temasını ´doğruluk´ olarak belirlediğini söyledi. Şekerci, 'Doğruluk, yerinde seçilmiş bir tema. Peygamberler, insanları dogruya ulaştırma ve doğru bir yaşam sürmeleri için gönderilmiştir. Bununla ilgili Kur´an-ı Kerim´de ayet de vardır. Günümüzde doğruluk anlayışı zedelendi. Sosyal medyada yalan haber, asparagas haber cirit atıyor. İnsanlar buralardan duyduklarını doğrulatmayı düşünmeden kullanıyor ve masum insanları yaraladığı için bizlerin dürüst olmaya ihtiyacı var. her alanda dürüstlük, doğruluk gerekli; Dürüst yönetici, çalışan, işveren, eğitimci vs. dürüstlük ve doğruluk kavramını toplumun her alanına yaymak için Ramazan bizim için bir fırsattır.'
İskenderun Müftüsü Osman Şekerci, basın toplantısında şu değerlendirmeyi yaptı: 'İmsaktan iftara kadar yemek, içmek ve nefsanî arzuları gemleyip, adeta melekleştiğimiz ve Allah´a en yakın olduğumuz anlarımızı teşkil eden ramazan ayı, aynı zamanda günahlardan arınmaya, yardımlaşmaya, beşeri ilişkilerin iftar, sadaka, zekât gibi eylemlerin artmasıyla geliştiği, dargın ve küslerin barıştığı, rahmet ve ilahi bağışın üzerimize sağanak sağanak indiği güzide fırsatlardandır. Kâinatta birçok canlılar yaratmıştır. İncelediğiniz her yaratıkta harika mucizeler saklıdır. Melekler gibi varlıklar yemeye, içmeye, uyumaya ihtiyaç duymaz, erkeklik-dişilik veya şehevi duyguları yoktur. Devamlı kendilerine verilen görevi ifa eder ve ibadetle meşgul olurlar. Günaha, yanlışa, kötüye, isyana meyletme gibi bir hata içerisinde kesinlikle olmazlar. İnsanoğlu da dünyayı şereflendiren harika varlıklardandır. Kendisine verilen akıl nimetiyle yaratılanların en gözdesi olmuştur. Adeta kâinatın efendisi olmuştur. Bu özelliği ona bazı sorumluluklar yüklemiştir. O´nu meleklerden ayıran; yemeye, içmeye, şehevi arzulara ihtiyaç duymasıdır. Bu ihtiyaçlarını karşılarken diğer canlılardan farklı olarak aklı ve düşüncesine binaen sınava tabi tutulmuştur. İlahi ödevleri insanlara bildiren peygamberler, nelerin yenilip içileceğini, evliliğin nasıl olacağı gibi uyulması gereken bir takım sınırlamalar getirmiştir. Bu ölçülere uyarak hayatını sürdürenler sorumluluktan kurtuluyor, sınırı aşanlar ise yasağı çiğnediği için kendisini ağır bir sorumluluğa sokuyor. Bu imtihan dünyasında insanlar bazen ümitsizliğe düşebilir. Günde üç kez yemeden, su içmeden, sigara kullanmadan duramayacağını düşünebilir. Yaşadığı lüks ve bolluk içerisinde yoksul, çaresiz, muhtaçları görmeyebilir. Elindeki imkânların kadrini ve değerini bilmeyebilir. Nimetlerin ebedi olarak elinde kalacağını sanabilir. Canlılara karşı sevgi, şefkat ve merhametini yitirebilir. Paylaşma ve yardımlaşma hassasiyetini kaybetmiş olabilir. Sofrasına fakir ve yoksulları davet etmeyi ihmal edebilir. İbadetleri ve ibadethaneleri ihmal edebilir. İşte Ramazan´ın gelişiyle yaşantımız değişiyor, adeta kendimize geliyoruz. Ağız kavgaları, gıybet, dedikodu, iftira, hakaret, sövme vb. faydasız sözlerin konuşulmadığını, alkol, sigara, uyuşturucu kullanımının azaldığı, bunlara bağlı olarak trafik kazaları, cinayetler, aile içi şiddetlerde gözle görülür olumlu neticeleri gözlemliyoruz. İnsanlardaki kötü hasletlerin azalıp, iyi kazanımların arttığı Ramazan ayında, adeta şeytan zincire vuruluyor, insanların yanlış yapmasına vesile olamıyor. İyide ve hayırda yarışan Müslümanlar, yardımlaşıyor, aralarındaki kavgaları, tefrikaları, bölücülükleri bir kenara bırakıyor, bir vücudu oluşturan organlar gibi pekişiyor ve kardeş olmanın hazzını yaşıyor. Bu yılki Ramazan ayının da bizlere hayırlar getireceği açıktır. Kur´an-ı Kerimin Ramazan´da indirilmeye başlamasıyla dünya, içinde bulunduğu manevi karanlıktan kurtulmuş, aydınlıklara bürünmüştü. Bu nur kıyamete kadar insanları aydınlatmaya devam edecektir. Gönül penceresini bu ilahi nura açan tüm insanlar istisnasız aydınlanmıştır. Bu sene Diyanet İşleri Başkanlığımız Ramazan temasını ´Ramazan ve doğruluk´ olarak belirledi. O halde ramazanın gelmesi, gönül kapılarımızı Kur´an´a ardına kadar açmamıza vesile olsun. O´nu ibadet aşkıyla okuyalım. Öğütlerini gereği gibi anlayıp tutalım. Önermediği eylemleri düşünüp, bize maddi ve manevi zararları dokunmaması için yaşantımıza bulaştırmayalım. Ramazanda yaşayacağımız güzel davranışlarımızı ömrümüzün her anına serpiştirelim.'
Kentteki cami ve mescitlerde görevli imam ve hatiplere gönderdiği yazıda, Ramazan´da her camide tespit edilen saatte mutlaka mukabele okunacağını, bunun cemaate önceden duyurulup, panoya yazılacağını, vaazların merkezi yayın sistemi olan camilerde öğleden ve yatsıdan önce 35 dakika önce açılacağını, vaaz yapıldığında panoya yazılarak ilan edileceğini ve müftülüğünün onayı olmayanlara vaaz ve imamet görevi verilmeyeceğini, 2860 sayılı kanuna aykırı ve izinsiz olarak yardım toplanmayacağını, çocukların camiye ve cemaate katılmalarının teşvik edileceğini, kentin Çay Mahallesindeki Fatih Camii ile Denizciler Mahallesindeki 15 Temmuz Şehitleri Yıldırım Mescidinde hatimle teravih namazı kılınacağını, Piri Reis mahallesindeki Nihal Atakaş Camiinde Ramazan ayı boyunca her Perşembe günü Enderun Usulü teravih namazı kılınacağını belirten Osman Şekerci, gazetecilere Kur´an-ı Kerim Meali ve Hz. Muhammed´in hayatı adlı kitabı hediye etti.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlı Lütfü Savaş, 'Bin aydan daha hayırlı Ramazan ayının maneviyatını barış ve kardeşlik ortamında yaşayacak olmak kalplerimizi mutlulukla dolduruyor. Hayırlı Ramazan ayında dilerim ki dünyanın her yerinde acı ve gözyaşı son bulsun; yalnızca sevinç gözyaşları dökülsün. Kadim kentimizin umut dolu yarınları için binbir emekle, kente kazandırdığımız Expo´da bu ay süresince Ramazan´ın coşkusunu ve maneviyatını hissedeceğimiz bir dizi etkinliği vatandaşlarımızla buluşturacağız' değerlendirmesini yaptı. Yayladağı Belediye Başkanı Mehmet Yalçın da, 'Bizi birbirimize yakınlaştıran, aile ve akrabalık bağlarının daha da pekiştiği, sevgimizin, kardeşlik ve dostluk bağlarımızın daha da güçlendiği bu ayı ibadetlerimizle, dualarımızla değerlendirmeli, aile fertlerimize daha çok vakit ayırmalı, büyüklerimizi, komşularımızı, etrafımızda ilgiye ve şefkate muhtaç olanları ihmal etmemeliyiz' düşüncesini paylaştı. AKP Hatay İl Başkanı Adem Yeşildal, 'Ramazan ayı, insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur´an´ın kendisinde indirildiği aydır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçlu geçirsin. Sevgili Peygamberimiz de hadisi şerifinde Ramazan ayı geldiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır diye buyuruyor' görüşünü belirtti. Saadet Partisi Antakya İlçe Başkanı Fadıl Koçak ise 'Manevi havanın yoğun olarak yaşandığı bu rahmet ayının; iç muhasebe ayı, sabır ayı, hoşgörü, kardeşlik ve paylaşım ayı olduğunu kavrayarak bedenimizi belli bir sürede aç ve susuz bırakıp, manevi yönümüzü doyurarak geçirmemiz dileği ile tüm Hataylı hemşehrilerimin Ramazan ayını kutluyorun' değerlendirmesini yaptı.
Öte yandan İskenderun´da özel sağlık hizmeti veren Gelişim Hastanesinin Beslenme ve Diyet Uzmanı Büşra Sipahioğlu, tüp mide ameliyatı geçirenlerin, ameliyattan sonra ilk bir yıl boyunca oruç tutmalarının sağlık açısından risk oluşturabileceğini ifade etti. Sipahioğlu, “Hacmi oldukça küçülen mideniz, uzun saatler süren açlığın ardından bir anda yemek yemeyi kaldıramaz. Ayrıca sıvı dengesinin korunmasının çok önemli olduğu bu dönemde yeterince sıvı alamamanız sağlığınızı olumsuz yönde etkiler' değerlendirmesini yaptı.