Hatay İl Sağlık Müdürü Dr. Hambolat, 5 Mayıs Dünya Astım Gününde farkındalık amacıyla yaptığı açıklamada astım rahatsızlığının, akciğer içi hava yollarında mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle hava yolu duvarının daralması sonucu ortaya çıkan kronik bir akciğer hastalığı olduğunu belirtti. Astımlı hastaların Covid-19 pandemisi nedeniyle yaşanan bu olağanüstü dönemi olabildiğince az etkilenerek geçirmeleri için Uluslararası Astım Rehberlerinin bazı önerilerine dikkat çekti.
Dr. Hambolat, şu değerlendirmeye yer verdi: 'Dünyada yaklaşık 335 milyon, ülkemizde de yaklaşık olarak 4 milyon astım hastası bulunmaktadır. Hastalık tekrarlayan ve ataklar halinde gelen nefes darlığı, nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı/hışıltı/ıslık sesi, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterir.
Dünya Astım Günü aktiveleri kapsamında her yıl toplum ve sağlık çalışanları için eğitim ve farkındalık toplantıları düzenlenmekte ve bir tema belirlenmektedir. Bu yılın teması da ´Astım ataklarına son´dur. Bilindiği üzere astım hastalığı ataklar ile seyretmektedir. Tedavinin amacı astım ataklarının ve solunum fonksiyon kayıplarının önlenmesidir. Sigara dumanı, çamaşır suyu, allerjenler, viral enfeksiyonlar, stres gibi tetikleyici faktörlerle karşılaşmak ve/veya verilen tedaviye hastanın uyumsuzluğu bu atakların başlıca nedenleridir. Astımlı hastaların Covid-19 pandemisi nedeniyle yaşanan bu olağanüstü dönemi olabildiğince az etkilenerek geçirmeleri için Uluslararası Astım Rehberlerinin bazı önerileri olmuştur. Bunlar: Astımlı hastalar; kortizon da içeren spreylerini kullanmaya devam etmeli, gerekirse kortizonun iğne veya hap formlarını almalıdırlar. Virüsü diğer hastalara ve sağlık çalışanlarına yayma riskini azaltmak için nebülizatör denilen ve astım ilaçlarını buhar formuna dönüştüren cihazların kullanımından ve solunum fonksiyon testi yapımından kaçınılmalıdır. Tüm toplumda olduğu gibi astımlı hastalar da hijyen stratejileri ve kişisel koruyucu ekipman kullanımı hakkında; Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığının enfeksiyon kontrolü önerilerine uymalıdırlar. Dezenfektanların aşırı kullanımının astım şikâyetlerini artırabileceği akılda tutulmalı ve bu noktada dikkatli olunmalıdır. Hastaların ilaçlarını doktorunun önerdiği şekilde kullanmasının, sigarayı bırakmanın ve obez hastaların kilo vermesinin, sağlıklı ve dengeli beslenmenin, düzenli egzersiz yapmanın, solunan ortam havasını temiz tutmanın astımın kontrolünü kolaylaştırdığı gösterilmiştir. Sonuç olarak, astım tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Bu kontrolün sağlanmasında astımı arttıran faktörlerin belirlenmesi, bu faktörlerden korunmanın sağlanması ve düzenli takip altında tedavinin sürdürülmesi önem taşımaktadır. Astımlı hastalar yaşamlarını uygun tedavi ile nefes darlığı, hışıltı, öksürük gibi yakınmaları hissetmeden ve aktiviteleri kısıtlanmadan astımsız biri gibi sürdürebilir.'
****