Akın Bodur/İskenderun
Gezi Direnişi sırasında ODTÜ´ye destek eylemlerinde 10 Eylül 2013´te yaşamını yitiren 22 yaşındaki Ahmet Atakan´ın ölümü üzerinden 8 yıl geçmesine karşın olay tam olarak aydınlatılamadı. Ahmet Atakan, Defne´deki Çekmece Pınarbaşı Mahallesi Mezarlığındaki kabri başında anıldı. Atakan ailesi, oğullarına özlem duygularını ifade etmek için mezarı başına giderken, bazı siyasi parti ve demokratik kitle kuruluşlarının yöneticileri ile de yurttaşlar da eşlik etti.
Ahmet Atakan´ın annesi Emsal Atakan, sosyal iletişim sitesinden yaptığı fotoğraflı paylaşımda şu ifadelere yer verdi: 'Demokrasi şehidi oğlum Ahmet Atakan´nı 8. ölüm yıl dönümünde mezarı başında dualarla andık. Bizleri yalnız bırakmayan acımızı paylaşan ailemiz, komşularımız, dostlarımız, siyasi parti, meslek kuruluşu ve sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, basın emekçileri ile aramızda olmak isteyipte olamayanlar, telefonla arayan mesaj atarak veya sosyal medya üzerinden acımızı paylaşanlara, Ahmet Atakanı gönlünde yaşatanlara, herkese, tüm dostlara teşekkür ederiz. İyiki varsınız dostlar.' ifadesine yer verdi. Anne Emsal Atakan, oğlu Ahmet´in mezarı başında düzenlenen törende, '8 yıldır mezarına sürekli geliyorum, dayanamıyorum artık' ifadesiyle ağıt yaktı, mezar taşını öpüp, dua etti ve pohur yaktı. Anne Atakan, oğlu Ahmet´i yitireli 8 yıl olduğunu, ancak adalet arayışını sürdürdüklerini belirterek, 8 yılda dosyanın açılmadığını iade ederek, oğlunun katileri yargılanana kadar adalet mücadelesinden vazgeçmeceklerini ifade etti.Atakan, mezarı başında yapılan törende dualarla anılırken, törende dini anmayı şeyh İbrahim Kanadlı gerçekleştirdi.
Hataylı olan Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları Oruç da, Ahmet Atakan´ın açılmayan davasını ölüm günü soru önergesiyle parlamentoya taşıdı. Milletvekili Oruç, TBMM Başkanlığına verdiği ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği önergesinde, şunlara yer verdi: '8 yıl önce bugün 10 Eylül 2013 tarihinde, Hatay Armutlu´da Haziran direnişinde öldürülen Abdullah Cömert için ve ODTÜ´deki eylemlere destek vermek ve adalet istemek üzere yapılan demokratik eylemler sırasında Ahmet Atakan hayatını kaybetti. Ahmet´in öldürülmesinden sonra polislerden Hatay Valisi´ne ve Adalet Bakanı´na kadar farklı açıklamalarda bulunuldu. Ahmet Atakan cinayetinin soruşturulmasının yıllarca tamamlanmamış ve davasının açılmaması nedeniyle Adalet Bakanlığına verdiğimiz soru önergeleri yanıtlanmamıştır. Maalesef Ahmet Atakan için 22 Ekim 2020 tarihinde şüpheliler hakkında soruşturma ve kamu davası açılması talebiyle Adana Bölge İdare Mahkemesine yapılan başvuru reddedilmiştir. Kararın ardından Ahmet´in ailesinin belirttiği gibi; herkesin adalet beklediği dosyada adaletin gerçekleşmesi dava açılması önlenerek bir kez daha engellenmiştir. Savcılığın tespit ettiği şüpheliler hakkında Hatay Valiliğince soruşturma izni verilmemesi ve bu karara yapılan itirazın kesin olarak reddine dair mahkeme kararları gerçeklerin yok sayılması, suçun ve suçlunun korunmasıdır. Atakan ailesinin karara karşı Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapacağını açıkladığı olayda sorumluların yargılanması için soruşturma izni alınmasına gerek yoktur. Şüphelilerin kasten öldürme suçundan Ağır cezada yargılanması gereklidir. 4483 sayılı Kanun, polisin işlediği suçlarda adeta bir koruma kalkanı olarak kullanılmaktadır. Bunun engellenerek sorumluların adalet önüne çıkarılması ve adil mahkemelerde yargılanması sağlanmalıdır.'
Milletvekili Oruç, önergesinde Adalet Bakanı Gül´e şu soruları yöneltti: 'Ahmet Atakan´ın öldürülmüş olması Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yapılmasını gerekli kılacak nitelik ve yeterlilikte bir isnat değil midir? Ahmet Atakan´ın ölümüne sebebiyet veren başındaki yaralanmanın gaz fişeği ile uyumlu bir yaralanma olduğu raporlarda sabit değil midir? Daha önce Jandarma Kriminal´in ‘Ne lekesi olduğu belirlenemedi´ raporuna rağmen o lekenin Ahmet Atakan´ın kanı olduğu belgelenmiştir. Gaz fişeğindeki kanın Ahmet Atakan´a ait olduğu DNA analizi ile sabit değil midir? Bu durumda Ahmet Atakan´ın gaz fişeği ile vurulmasının düşerek hayatını kaybetmesine neden olduğu kanıtları olayın soruşturulmasını gerekli kılmıyor mu? Gaz kullanma eğitimi alan şüpheli polislerin bu eğitimlerin dışına çıkarak BM tarafından kabul edilen Güvenlik Güçlerinin, Ateşli Silahlar ve Güç Kullanılmasına Dair Temel İlkeler´in 9. maddesinde yer alan koşullara ve Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu (PVSK)´nun ilgili maddelerine uymayarak hareket edilmiş olması öldürme kastının açık ifadesi değil midir? Tüm bu iddialara rağmen neden soruşturma izni verilmemiştir? Ahmet Atakan´ın ölümüne dair neden halen dava açılmadığı ve soruşturma izni verilmediği hakkında farklı zamanlarda tarafınıza iletmiş olduğum soru önergeleri neden cevapsız bırakılmıştır? 4483 sayılı kanunun polisleri/memurları işledikleri suçlar karşısında koruma kalkanı olarak kullanılmasını engellenmek için Bakanlığınızca adımlar atılacak mıdır?'