Tarih: 06.09.2018 10:10

'Bağımsız veteriner teşkilatına ihtiyaç var'

Facebook Twitter Linked-in

İskenderun/SES

Hatay Veteriner Hekimler Odası Başkanı Yahya Hamurcu, ülkenin güçlü, hızlı hareket edebilen, bağımsız bir veteriner hekimlik teşkilatına ihtiyacı olduğunu ifade etti. Ülkenin farklı bölgelerinde görülen Şarbon hastalığına ´Bacillus anthracis´ adlı bakterinin sebep olduğunu belirten ve zoonoz karakterli tehlikeli bir hastalık olarak niteleyen Hamurcu, 'Şarbon, otçul hayvanlarda görülen bir bakteri türüdür. Bu hastalık görülme yerine göre üçe ayrılıyor: Deri şarbonu, akciğer şarbonu ve bağırsak şarbonu. Bu üç gruptan ölümcül olma ihtimali en yüksek olanları Akciğer ve bağırsak şarbonudur. Hastalığın insandan insana bulaşma ihtimali ise düşüktür. Ülkemizde ve dünyada görülen şarbonun yüzde 85´i deri şarbonudur' açıklamasını yaptı.
Hatay Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hamurcu, ´Şarbon´ hastalığı ve bulaşmasına ilikin yazılı yaptığı açıklamada şunlara yer verdi: 'Şarbonlu hayvanlarla doğrudan temas ya da dolaylı olarak temas etmek, bu hayvanların etinin yenmesi, hayvanın kesilmesi sırasında temas edilmesi, sanayi ürünlerinde kullanılan hayvan yünleri, derileri ve kılları, hastalığın görüldüğü ülkeden hayvan ve hayvan ürünlerini almak ayrıca laboratuvar çalışmaları sonucu dikkat edilmezse şarbon mikrobu bulaşabilir. Şarbon hastalığının belirtileri nelerdir? Deri şarbonu belirtileri; Deride ağrı, sızı ve kabartılar belirir. Nadiren kabartı çevresinde ödem görülür.
Akciğer şarbonu belirtileri: Hasta hayvanlardan solunum yoluyla bulaşır. Soğuk algınlığına benzer etkiler gösterir. Halsizlik temel belirtilerinden biridir. Ateş yükselmesi, nefes alıp vermede güçlük yaşanabilir. Bağırsak şarbonu belirtileri; Bu türde şarbonlu hayvanların etlerinin çiğ veya az pişmiş yenmesi risk oluşturur. Enfeksiyon bağırsaklara yerleşir. Karın ağrısı, mide bulantısı, kusma, kanlı ishal ve iştah kaybı belirtiler arasındadır.'

Nasıl önlem alınmalı?
Hamurcu, 'Nasıl önlem almalıyız?' sorusuna ilişkin şu açıklamayı yaptı: 'Her şeyden önce şarbondan habersiz olan ve kerameti kendinden menkul olanların uydurduğu şarbonlu etler koklamayla anlaşılır diye beyanat verenlere güvenmeyiniz ve şarbonlu etlerin koklanmasıyla alınacak bakterilerin daha ağır olan akciğer şarbonuna neden olacağı bilinciyle etlerin koklanmamasının altı çizilmelidir. Şarbonlu olduğundan şüphelenilen veya şarbondan ölen hayvanlar asla kesilmemeli ve yüzülmemelidir. Şarbondan ölen hayvanlar mümkünse yakılarak imha edilmeli veya 2 metre derinliğinde çukurlar açılarak üzerine sönmemiş kireç dökülüp gömülmelidir. Hasta hayvanların bulundukları yerler ve taşındıkları nakil vasıtaları temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir. Hasta hayvanların temas ettiği yem maddeleri, altlıklar ve gübre gibi bulaşık materyaller yakılarak imha edilmelidir. Hastalık şüphesiyle yetkili birimler tarafından konulan müşahade ve karantina süresi sona ermeden hayvanlar kesilmemeli ve etleri tüketilmemelidir. Riskli bölgelerde, hayvanlar şarbona karşı aşılattırılmalıdır. Güvenmediğiniz yerlerden kesinlikle et, süt alışverişi yapmamalısınız. Isıl işlem görmüş steril veya pastörize edilmiş sütler dışında süt tüketmeyiniz. Erken teşhis ve tedavi insanlarda büyük önem arz etmektedir. Bütün salgın ve zoonoz hastalıklarda olduğu gibi Koruyucu Hekimlik önlemleri öncelikli olmak zorundadır. Hastalık farklı ülkelerde zaman zaman tespit edilmekte, alınan önlemlerle söndürülmektedir. Ülkemizde de benzer bir tablo yaşanmasına rağmen son günlerde daha yoğun olarak görülmüş ve nedenleri konusunda farklı görüşler ortaya atılmıştır. Bu görüşler bilimsel olarak mümkün olmakla beraber son salgının asıl nedeninin kurban bayramında hayvan hareketlerinde yaşanan artış olduğunu düşünmekteyiz. Özellikle Kurban Bayramı öncesinde yüz binlerce hayvan bölge değiştirmiştir. Bu hayvanlarla birlikte bazı bölgelerde görülen hastalıklar diğer bölgelere de taşınmış olabilir. Kurban Bayramı için yurt dışından getirilen çok sayıdaki hayvanın denetiminin de bu yoğunluk içerisinde aksatılması ve özellikle karantina süresi uygulanmadan hayvanların yurda sokulması da diğer muhtemel etkenler olarak görülmektedir. Hastalık, halk sağlığı açısından tehlikeli olmakla beraber zamanında alınacak önlemler ve veteriner hekim denetiminde yapılacak kesimlerle risk önemli oranda azaltılabilmektedir. Hastalığın çıkmasında ve yayılmasında ihmaller olduğu açık olmakla birlikte, tespit edildikten sonra hızla önlem alınması ve toplum sağlığı açısından oldukça önemlidir. Bu olay tekrar göstermiştir ki bu ülkenin güçlü, hızlı hareket edebilen, bağımsız bir veteriner hekimlik teşkilatına ihtiyacı vardır. Hayvan sağlığı, hayvan varlığı ve gıda stratejik bir alandır. Bu alanda kilit meslek olan veteriner hekimlikte son zamanlarda yaşatılan dejenerasyon hızla durdurulmalıdır. Hayvan sağlığı hizmeti bir hekimlik hizmetidir, çeşitli adlar altında açılan ve hekimlik yetkilerini kullanan bölümler ile yetersiz öğretim elemanı ve altyapıyla açılan veteriner fakülteleri derhal kapatılmalıdır. Bakanlık bünyesinde merkez ve taşra teşkilatlarında bulunan ve yıllardır hayvan ve toplum sağlığı için fedakarca mücadele eden her kademedeki birikimli veteriner hekimler bu teşkilatın merkezinde olmalıdır. Tek sağlık konseptine uygun olarak sağlık personeli bir bütün olarak çalışmalı, özlük hakları konusunda da ayrımcılığa tabi tutulmamalıdırlar. Bakanlık koruyucu hekimlik tedbirleri alırken sahada çalışan binlerce serbest veteriner hekimi yetkilendirmeli, birlikte çalışmanın şartlarını oluşturmalıdır. Hepsinden önemlisi gerek taşıyacağı hastalık riskleri gerekse yerli üretime olumsuz etkileri açısından hayvancılığımızın ölüm fermanı olan canlı hayvan ve hayvansal ürünlerin ithalatından derhal vazgeçilmelidir. Bu temel düzenlemeler yapıldıktan sonra, önemli bir hayvancılık geçmişi olan bu coğrafyada, bu konudaki üretim alışkanlığımızın da katkısıyla kısa sürede yeterli ve sağlıklı hayvan potansiyeline ulaşacağımıza inanıyoruz.'

Çakar´dan da şarbon uyarısı
Tüketici Hakları Derneği Genel başkanı Turhan Çakar, yanlış hayvancılık politikasının ülkeyi şarson kaosuna sürüklediğini savundu. Çakar, gazetemize gönderdiği yazılı açıklamasında şunlara yer verdi: 'Yaygınlaşan şarbon sorunu tüketicileri güvensizliğe ve riske terketmiştir. Tüketiciler piyasada satılan etlerin sağlıklı olduğuna güven duymamaktadır. Halkımız, yalnızca şarbon değil, hayvan ve hayvansal ürünlerden insana bulaşan ikiyüzün üzerinde zoonoz hastalıklarla karşı karşıyadır. İthal hayvan nedeniyle, Türkiye´nin hangi bölgelerinin tehlike altında olduğu bilinmiyor. Bununla birlikte, ne kadar büyükbaş ve küçükbaş ithal hayvanın hangi bölgelerde ne kadar bulunduğu ve sağlıklı olup olmadıkları bilinmiyor. Kontrolsüz ve denetimsiz canlı hayvan ve et ithalatı ülkemizi kaosa ve güvensizliğe sürüklemiştir. Yanlış ve ithalata bağımlı hayvancılık politikası yerli hayvancılığımız ile tüketicilerin sağlıklı, güvenli ve yeterli miktarda güvenerek et tüketme hakkına büyük bir darbe vurmuştur. Kontrolsüz ve denetimsiz canlı hayvan ve et ithalatı halkımızın sağlığını tehdit etmektedir.'




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —