Devrim Fındık-Akın Bodur/İskenderun
YKS´de 150 ve 180 barajını aşan üniversiteli olmak isteyen öğrenci adayları, okul tercihlerini 05-13 Ağustos tarihleri arasında yapacak. Yerleştirme sonuçlarının ise 20 Ağustos tarihinde açıklanması bekleniyor. İskenderun´da özel eğitim veren Güney Kampüs Metin Kanmaz Kolejinin Rehberlik Öğretmeni Bircan Kömürcü, ÖSYM tarafından açıklanan Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçlarına göre yapılacak tercihlere ilişkin gazetemize değerlendirmede bulundu. Okulun Türkçe öğretmeni Recep Yıldırım da, 180 puan barajını geçemeyenlerin sadece devlet değil, vakıf üniversitelerini de tercih edemeyeceğini anımsattı.
2021 YKS´yi geçen yılla karşılaştıran Bircan Kömürcü, sınav sonuçlarının eğitimdeki birçok olumsuzluğu ifade etmesinin yanı sıra bazı fırsatları getirdiği de kabul edilmesi gerektiğini belirtti. Kömürcü, şöyle konuştu: 'Bütün her şeyi baz alırsak, geçen sene de pandemi koşulları yaşandı ama geçen sene pandemi koşulları son 3 ay yaşanmasına rağmen ufak çapta da olsa sınav üzerinde bir iyileştirme yapıldı. Barajın yüzde 70´e çekilmesi, konuların biraz da olsa azaltılması, süre noktasında yarım saat verilmesi, ister istemez çocukların barajı geçme noktasında sayılarında artışı getirdi. Ama bu seneye bakacak olursak, bir seneyi kapsayan pandemi sürecinde herhangi bir iyileştirme yapılmadı. Barajın 180 puan olması ister istemez geride kalan öğrenciler arasında yığılmaların oluştuğunu gösteriyor. Mesela bazı öğrencilerle yaptığı görüşmede, ´Hocam geçen sene 300 küsürlü bir puan aldım. 150 binde iken bu sene yine 300 küsürlü bir puanla ben şu an 90 bindeyim´ diyor. Avantaj da sağlıyor aslında, geride kalan öğrencilerden dolayı. Ama aynı zamanda da geride kalan öğrencileri düşünecek olursak biraz da üzücü durum yaratmış oluyor. En azından ortalama bir zorluk derecesi yaşansaydı belki bu kadar yığılma söz konusu olmazdı. Ama sınav da aşırı zordu. Geçmiş yıllara göre daha da zordu, açıkçası. Genelde matematik ve Türkçe alanında ciddi bir zorlanma yaşandı. Bu sene matematik alanında soru çözme sayısı bir tık da olsa yukarı çıkıyor, bir başarı sağlıyor ama aynı zamanda sıralamalarda gerilikde söz konusu yaşanıyor. Bu da bence bir çelişkiyi oluşturuyor. Madem matematik de geçmiş yıllara göre bir başarı söz konusuysa ‘Neden 180 barajını geçemeyen öğrenci bu kadar fazla?´ diye bir çelişki yarattı, bende. Burada 180 barajının iyileştirilmemesi öğrenciyi ister istemez geriye itiyor.”
“Barajı geçen öğrenci sayısı yüzde 40 bile değil”
180 barajını geçen öğrenci sayısını yüzdelik dilime vurduğunda yüzde 40´ı bile oluşturmadığını anlatan Kömürcü, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Barajı geçen öğrenci sayısını yüzdelik dilime vurursak belki de yüzde 40 bile değildir. Geçen senelerde barajı geçen öğrenci sayısı 685 bin iken, bu sene sadece 390 bin. Arada 300 binlik bir gerileme söz konusu. Bu da öğrencilerde yığılmaların geriye itildiğini gösteriyor. Böyle giderse seneye aşırı derecede etkileyecek. Eskilerde YKS´ye giren öğrenci sayısı 1 milyon küsürlü iken bu sene 2 milyon küsürlüydü. Belki gelecek sene üç milyon küsürü de bulabilir, diye düşünüyorum. Çünkü mezun olan öğrenci bile kafasındaki mesleği tutturamadığı için ister istemez şansını denemek için tekrardan sınava girecek. Türkiye bazında düşünecek, iş sektörüne bakacak olursak, çoğu öğrenci gitmiş olmak için gidiyor; mezun oluyor, iş bulamıyor tekrardan sınava hazırlanan öğrenciler de oluyor. Buna atanamayan öğretmenler de dahil. O yüzden 3 milyonu bulabilir, diye düşünüyorum. Aynı zamanda şunu da düşünebiliriz; 180 barajını geçemeyen öğrenci sayısı olunca üniversiteleri tercih edecek öğrenci sayısı arasında azalma yaşanacak. Bu azalma da üniversiteler açısından üzücü bir durum yaratacak. Mesela bir bölüm için 60 kontenjan belirlediler ama 60 kontenjanı asla dolduramayacaklar. Bu da üniversiteler açısından dezavantaj oluşturacak. 170 barajı gibi bir iyileştirme yapılsaydı, belki 390 bin değilde 500 bin öğrenci barajı geçecekti. Belki sayı artacaktı. Kontenjanlar belki de boş kalmayacaktı, diye düşünüyorum. Bazı üniversiteler kontenjanı dolmayacağı için geçen senelerde de olduğu gibi bir sıralama da oluşturmayabilir. Bu barajı aşanlar için bir avantaj. Avantajı ise geçmiş senelerde sayısal, eşit ağırlık ya da sözel alanında bakacak olursak 6-7 öğrenci aynı üniversiteyi seçiyor. 6-7 öğrenciden 2 ya da 3 kişi yerleşiyordu. Ama bu sene 2 öğrenciden 1´i yerleşecek. Çünkü tercih sayısı azalınca yerleşme oranı daha yüksek olacak. Puanlarda sayısal alanı için düşünecek olursak, ilk 100 binde belki de 20-30 bin kayma olacak. Sözel de bu daha düşük ihtimaldedir, çünkü yığılma oluyor. Sayısalda tercih yapamayan eşit ağırlığa, eşit ağırlıkta tercih yapamayan sözele yığılma olunca bu biraz da oranı yükseltebiliyor. Sözelde en fazla 10-15 bin kayar gibi.”
Ekonomik gerekçeler yerleştirmeyi veya tercihleri etkileyecek mi?
Ekonomik gerekçelerin yerleştirmeyi ve tercihleri etkileyeceğini söyleyen Kömürcü, “Biz, yönlendirmeyi yaparken, maalesef ekonomik koşullar üzerinden de yaptırıyoruz, bu bir gerçek. Çocuğu göndermek için değil de tamamıyla hayatın gerçeğiyle yüzleşerek, ´seçeceğin bölümü tanı seçeceğin bölüme git´, diyoruz. Ben bu senenin başından beri özellikle mesleklerle alakalı bir altyapı oluşturdum. Ki ne yapacaklarını bilsinler, seçeceği meslekle uyum yakalasınlar, diye. Üniversiteye gitmiş olmak için, gitmek isteyenler de var ama sonlara doğru onlar da ekonomik koşullardan ötürü kaygı duyuyor' dedi. Ekonomik gerekçelerin tercihte azaltma yaşatacağını düşündüğünü de belirten Kömürcü, bunun yüzde 40 dolayında olacağını, barajı geçen öğrenci sayısının azlığından dolayı bu durumun yaşanacağını tahmin ettiğini söyledi.
Öğrenciler geçmiş yıllara bakarak kaç sıralama ya da puan gerisini tercih etmeli?
“Geçen sene sınavda zorluğuTYT´de zor sorarak AYT´yi kolaylaştırarak bir denge sağlanmıştı ama bu sene TYTde AYT´de orta yolu bulma, asla olmadı. Her ikisi de zorlayıcıydı' diyen Kömürcü, öğrencilerin geçmiş yıllara bakarak kaç sıralama ya da puan gerisini tercih etmeleri gerektiğini şöyle anlattı: “Genel anlamda sayısalda 30-40 bin geriden ya da ileriden, eşit ağırlık için 50-60bin, sözel de ise biraz daha minimuma düşüyor yığılmadan kaynaklı. 20-30 bin civarında kaymaların yaşanacağını yabancı dil de ise bu oran 10-15 bin kadar oluşacağını gösteriyor.”
“Geçen yılki koşullarda alınan müsamahakâr tavır neden bu sene olmadı?”
Geçen seneki sınav ile bu seneki sınavı karşılaştırarak değerlendiren okulun Türkçe öğretmeni Recep Yıldırım ise, öğrencilerin geçen seneki sınavda alınan müsamahakar tavırın bu sene neden alınmadığını sorgulayarak sitemde bulunduklarını söyleyerek, şunları anlattı: “Ben geçen yıl 600 bininci sayısal öğrenciye tercih yaptırdım, bu sene 290 bininci çocuk barajın altında. Barajı geçemeyen öğrenci adayları, vakıf üniversitesi de seçemeyecek. Bu da ilginç noktalardan biri. Vakıf üniversiteleri barajın 170‘e düşürülmesi için zorluyorlar, ama zor. Oğlum 3 yıl önce Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi´ni kazandı. Yaklaşık 507 puan almış, sıralaması 5.200 olmuştu. Bu yıl aynı bölümü kazanan öğrenci 470 puan aldı ama sıralaması 5 bininci oldu. Tercih yaparken ciddi sıkıntılar var. Çocuk gerçekten gidebileceği yerin çok çok altında bir yere yanlışlıkla gidebilir. Garip bir şekilde sınav açıklanmadan 1 hafta önce meslek yüksekokullarının kontenjanı 160 bin arttırıldı. Ve 140 bini devlet üniversitesi. Sanki barajın altında kalanlar için ‘size pırlanta gibi okullar açtık, ülkenin de lisans mezunu öğrenciye ihtiyacı yok´ gibi bir mesajı verilmeye çalışıldı. Geçen yıl sınavda ek olarak yarım saat fazladan verdiler ve geçen yıl öğrenciyi en çok bunaltan matematikte türev, limit, integral soruları sorulmadı. Bir anlamıyla şike sınav oldu. Bu durum, iyiyi aşağıya kötüyü yukarı çekti. Geçen sene 900 bininci öğrenciye tercih yaptım. 700-720 bininci olan öğrenci yüzde 25-yüzde 50 burslarla bir yerlere gitti. Garip bir yıldı. Bu yılsa tam tersi oldu. Pandemi koşullarında değişen hiçbir şey olmadı. Ama ne yarım saat verdiler ne de müfredatta herhangi bir sınırlamaya gittiler. Tam tersi soruları da zorlaştırıldı. Çok zor soru statüsünde her testte 2 soru olması gerekirken matematik de bu sayıyı 5´e çıkardılar. Geçen yılki koşullarda alınan müsamahakâr tavır neden bu sene olmadı? Öğrencinin de çok sorduğu sorulardan bir tanesi bu. Öğrencilerin ‘Geçen sene bizden farklı bir şey mi yaşadılar, onlara artı yarım saat verildi, onlara şu konular çıkarıldı, bize neden böyle davranıldı, bize ekstra bir şey verilmedi´ gibi sitemleri var.”