´Barış herkesin ortak paydası olmalı´

´Barış herkesin ortak paydası olmalı´

1 Eylül Dünya Barış Günü, dün kutlandı.

Akın Bodur/İskenderun

 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981 yılında, genel kurulun açılış günü olan her Eylül´ün üçüncü salı günününü Uluslararası Barış Günü ilan etmiş, 7 Eylül 2001 tarih ve A/RES/55/282 sayılı kararıyla da 1 Eylül´ü Barış Günü olarak kabul etmişti. Siyasi parti, belediye başkanları. sivil toplum kuruluşları ve meslek odalı Dünya Barış Günü mesajlarında, barış gününü kutladı. İnsan Hakları Derneği (İHD) İskenderun Şubesi de kentteki Sağlıklı Yaşam Parkın´da basın açıklaması yaptı. Açıklamaya CHP İskenderun İlçe Başkanı Yusuf Mansuroğlu, EMEP Hatay İl başakın Mevlüt Bulgur, yörede faaliyet gösteren bazı sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri de katıldı.
İHD İskenderun Şube Başkanı Coşkun Selçuk, barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak istediğimizi belirtti ve 'Barış hakkı, bir insan hakkıdır' dedi. İHD olarak, tüm dünyada barışın egemen olduğu bir yaşam için insan hakları mücadelemizi sürdüreceklerini ifade eden Selçuk, şunları söyledi: 'Silahlı çatışma ve savaşın etkilerinin bu kadar ağır olduğu bir ortamda, insan hakları savunucularının barış hakkını savunması ve barışın inşa edilmesi çalışmalarına katılması, aynı zamanda bir mücadele gerektirmektedir. Denilebilir ki, Türkiye´de barışın inşası, barış hakkı mücadelesidir. Türkiye, farklı inanç ve aidiyet sorunları gibi temel sorunlarını diyalog ve müzakereye dayalı çatışma çözüm yöntemleri kullanarak çözememiş bir ülkedir. Bu nedenle ülke içi ve ülke dışında silahlı çatışmalar, huzursuzluk devam etmektedir. Türkiye´de barışın inşasına giden yolda, insan haklarının temeli olan insan onuru, eşitlik, özgürlük ve adaleti asla unutmamamız gerekir. Türkiye demokrasisinin geldiği nokta maalesef 82 Anayasasının gerisine düşen 2017 anayasa değişikliği ile tek kişi yönetimine dayalı otoriter bir yönetim biçimidir. Ancak buna karşın demokrasi ortak paydasında buluşabilen ve tek kişi yönetimine dayalı otoriter anayasayı reddeden büyük bir çoğunluk olduğu gerçeği umutlarımızın güçlenmesini sağlamaktadır. Türkiye halkı bir bütün olarak barış mücadelesinin yanı sıra yeniden demokrasiye giden yolu açacak, demokratik tutumlar gösterecek demokrasi mücadelesi bilincine ulaşmış durumdadır. Demokrasi için ifade özgürlüğünü mutlak bir şekilde kullanmak isteyen on binlerin hapishanelerde tutulduğu ve dışarıdaki milyonların hapsedilme tehlikesi altında mücadele etmek zorunda bırakıldığı bir korku iklimi yaratılmıştır. Bu korku ikliminde adalet arayan tutuklu avukatların süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi yapması ve avukat Ebru Timtik´in adalet uğrunda yaşamını yitirmesi adalet mücadelesinin geldiği noktayı göstermektedir. Tam da böylesi zamanlarda yüksek sesle adaleti ve barışı savunmanın, bu korku iklimini değiştirecek bir içeriğe sahip olduğunu özellikle belirtmek isteriz. Türkiye´nin kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve kadın erkek eşitliği bakımından mutlaka savunulması gereken Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi nedeniyle yapılan tartışmalar oldukça ibret vericidir. Kadına yönelik şiddetin önlenemediği ve giderek arttığı bir dönemde İstanbul Sözleşmesinin tartıştırılması şiddet politikalarının ne denli egemen olduğunu da göstermektedir. Denilebilir ki İstanbul Sözleşmesi´ni savunmak medeniyetin bir ölçüsüdür. Bunun dışında elbette ki kadınların hak mücadelesinin çok ciddi kazanımlar elde ettiği ve barışa giden yolda kadın hakları mücadelesinin elzem olduğu unutulmamalıdır. Sınır tanımayan ekolojik tahribatın ve yaşadığımız pandeminin de kapitalizmin para hırsı ve savaş politikasından bağımsız düşünülmesi mümkün değildir. Türkiye´nin yönetim sisteminin otoriterleştiği koşulların ortadan kaldırılarak demokrasi ve insan haklarına dayalı yeni bir toplum sözleşmesi yapması, barıştan ve barışı savunmaktan geçmektedir. Bunun için de ülkemizdeki demokrasi güçlerinin kararlı birlikteliği sürdürülebilir yeni bir barış sürecinin başlaması için en önemli güvence olacaktır. İHD, Türkiye´de barış ve demokrasiden yana kesimlerin birlikte mücadelesinin sonuç alacağı inancındadır.'

Barış Günü mesajları
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, her bireyin dünya barışının sağlanması konusunda sorumlu olduğunu belirtti. 1 Eylül Dünya Barış Günü´nün tüm insanlığa özlenen huzur ortamını getirmesini temenni eden Savaş, Dünya Barış Günü mesajında şunlara yer verdi: “Barış tüm insanlığın iyiliği ve erdemi için olmazsa olmaz bir kavramdır. Yüzyıllardır barış içerisinde yaşayan ve bu huzuru her zaman hisseden bir şehir olan Hatay´da yaşamak bu kavramın ne denli kıymetli olduğunu her gün daha iyi idrak etmemize vesile olmaktadır. Yaşadığımız coğrafyanın dört bir yanında süren savaşların yaşattığı acılar ve geride bıraktığı hayatlar dünyanın barışa duyduğu hasreti gözler önüne sermektedir. Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk bağımsızlık ve milli egemenlik uğruna verdiği mücadelelere rağmen ´Yurtta barış dünyada barış´ diyerek tüm cihanda barışın önemine işaret etmiştir.'
Samandağ Belediye Başkanı Refik Eryılmaz da şu açıklamayı yaptı: 'Dünyanın en güzel olgusu her zaman, tüm tarihi süreçlerde Barış olmuştur. Coğrafya´nın kader olduğu Anadolu topraklarında barışı tesis etmek için yüce milletimiz çok defalar bedel ödemiş ve her seferinde barış şarkılarını avaz avaz söylemeyi başarmıştır. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ´Yurtta sulh, cihanda sulh´ diyerek, ülkelerin uygulaması gereken temel felsefeyi bizlere aşılamıştır. Dünyanın neresinde bir savaş yaşansa, o savaşın acıları tüm insanlığı etkiliyor. Bu yüzden barış herkesin ortak paydası olmalıdır. Öncelikle ülkemizde, Orta Doğuda ve tüm dünyada gözyaşının, savaşın olmadığı, sevginin, huzurun egemen olduğu, savaş ve terör olaylarının yaşanmadığı bir dünya yaratabilmek hepimizin mücadelesiyle gerçekleşecek umuduyla, 1 Eylül Dünya Barış Günü´nü kutluyorum.'
HDP Hatay İl Eş Başkanları Kerem Nalbant ve Aysel Eşiyok ise ortak yaptıkları açıklamada şunlara yer verdi: 'Savaşlarla, yıkımlarla ve ölümlerle 1 Eylül Dünya Barış Gününü karşılıyoruz. Dünyayı yöneten egemenler arasındaki silahlanma hırsından kaynaklı çıkan savaşlardan dolayı yüz binlerce insan öldü, milyonlarca insan da doğup büyüdüğü toprakları bırakarak, göç etmek zorunda bırakılmıştır. AKP İktidarının son 10 yıllık politikalarına bakıldığında, özellikle Suriye savaşıyla başlayan ve günümüze kadar süregelen, savaşı kutsayan neo Osmanlıcı yayılmacı siyaset değim yerindeyse tam bir felakete dönüşmüştür. Özellikle AKP iktidarı ile barışı savunmak suç, savaşı savunmak ise suç olmaktan çıkartıldığı bir noktaya gelinmiştir. İsminin baş harfi adalet olan partinin, savaş yıkım, milletçilik, ırkçılık ve hamaset kokan söylemlerle en çok adaleti katlettiği aşikardır. İktidarın savaşçı ve fetihçi siyasetinden kaynaklı yoksullaşan geniş kitleler özellikle esnafların çoğu ya iflas etmiş ya da iflasın eşiğine gelmiştir. Bu savaşı kutsayan yayılmacı siyasetinizden bir avuç, rantçı kesim dışında, toplumun ezici çoğunluğu reddetmektedir. Tüm toplumsal ve siyasal muhalefeti hedef alan bu çatışmacı zihniyet, ülke sınırlarının içinde de dışında da bir yönetim biçimi halini almıştır. Her açıdan maliyeti yüksek savaş ve çatışma politikalarında ısrar etmek yerine, şimdiye kadar gerçek anlamda uygulanmayan barış politikalarının denenmemesi büyük bir hatadır. Hatırlatmak isteriz ki Türkiye dünya genelinde silahlanmaya en çok kaynak ayıran ülkeler arasında hızla yükselmektedir. Oysa savaşa, saraylara ve şatafata ayrılan bütçe; işçiye, emekçiye, sağlığa, eğitime, sosyal güvenliğe ayrılsa toplumun bu ağır kriz yükü büyük oranda hafifler.'



Erzin AKP'de başkan Musa Kürtül

Güzelmansur: Mücbir sebep, en az iki yıl uzatılmalı

TBMM’de ‘Hatay’a sahip çıkın’ çağrısı

Çalışkan, depremzedelere vergi affı istedi

İskenderun'da trafikten incelemesi

HBB'den 2 milyonluk lokum ihalesi

AKP Kırıkhan'da başkan değişti, Hassa'da değişmedi

Hak sahipliği için 2 günlük ek süre

"Kira yardımı, tapuyu verene" mi?

İskenderun'da 'silahlı tehdit' operasyonu

Akçalı'da ilkokula kütüphane

Nardüzü Ortaokulu'na kütüphane

Depremde ölenlerin anısına fidan

Süheyla Sultan gemisi barınaktan ayrıldı

İskenderunlu kadınlar yendi

Öntürk: Serinyol-Madenli yolu 2025 yazında tamamlanacak

"Ben geldim diye vali ve başkan izne ayrıldı" polemiği

Yaşam iki dakika durdu… Sonsuza kadan onunlayız

İskenderun Engelliler, Şanlıurfa'yı 83-60 yendi.

AKP Dörtyol'da başkan değişmedi

İmamoğlu: Depremin faturası büyük

Kaymakamı Muhammet Önder, görevine başladı

Erzin OSB'de 'yol ve altyapı temeli' atıldı

43 yabancı 'kaçak kişi' sınır dışı

Polisten üç mahallede 'asayiş toplantısı'

Zeytinyağı fabrikalarına denetim sürüyor

Medeniyetler korosundan konser hazırlığı

İskenderun'da filtre operasyonu

Dr. Kanatlı'dan ürküten tablo

Aile hekimleri iş bıraktı

Yükleniyor

  • BIST 100

    9549,89%1,94
  • DOLAR

    34,54% 0,18
  • EURO

    36,00% -0,62
  • GRAM ALTIN

    3005,99% 1,50
  • Ç. ALTIN

    5006,70% 1,01