’Dezenformasyon' Yasası Meclis’ten geçti, CHP yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak.
İskenderun/SES
AKP ve MHP’nin “dezenformasyonla mücadele” gerekçesiyle hazırladığı, muhalefetin ve basın meslek örgütlerinin “sansür yasası” olarak nitelendirdiği Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin yasa teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Düzenleme Resmi Gazetenin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Muhalefetin, yasa metninden çıkarılması veya öngörülen cezanın indirilmesi, sanıkların tutuksuz yargılanması yönündeki uzlaşma çağrılarına karşın, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu” düzenleyen 29’uncu madde, değişiklik yapılmaksızın geçti. Buna göre, “halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse” 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılabilecek.
Parlar: Düzenlemeyle yeni bir suç tanımı yapılıyor
“Saray iktidarı, Cumhuriyetimizin ilk yüzyılının son yasama yılını bir sansür ve otosansür yasası ile açtı” eleştirisinde bulunan CHP Hatay İl Başkanı H. Ramiz Parlar, 29. maddedeki ‘Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu’ ifadesi ile sınırlarının ve içeriğinin ne olduğu belirsiz yeni bir suç tanımı yapıldığını belirtti.
İl başkanlığında düzenlediği basın toplantısında Parlar, şu değerlendirmeyi yaptı: “Ülkemizde demokrasinin, hukukun, eşitliğin ve özgürlüğün yeniden tesis edileceği 2023 seçimleri yaklaşırken; demokratik muhalefeti, basını, sivil toplumu ve halkı susturmaya yönelik yeni bir girişimle daha karşı karşıyayız. Bu sansür yasasının, seçimlere en fazla 8 ay kaldığı bir dönemde Meclis’te kabul edilmesi, seçimler yaklaştıkça iktidarını kaybedeceğini anlayan Saray’ın içinde bulunduğu korku ve acizliğin boyutunu göstermektedir. İktidarın, 40 maddelik bu yasayla, başta düşünce ve ifade özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin, gazeteciliğin ve basın özgürlüğünün altına son bir dinamit daha koymak istediği açıktır. Öyle ki, yasanın 29. maddesiyle, ‘Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu’ diyerek sınırlarının ve içeriğinin ne olduğu belirsiz yeni bir suç tanımı yapılmaktadır. Muğlak ve ucu açık ifadelerle, Saray yargısına ve iktidar partisinin bürokratlarına hangi bilginin halkı aldatmaya, korku ve endişe yaymaya yönelik olduğunu belirleme yetkisi verilmiştir. Aynı zamanda sosyal medyada yapılan eleştiriler, “dezenformasyon” olarak yaftalanabilecektir. ‘Hangi haber halkta korku ve endişe yaratır, hangi paylaşım kamu düzenini tehdit eder’ sorusunun yanıtı ise yasa metninde yoktur. 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası getirilen bu muğlak suç tanımının kapsamı, Saray talimatıyla hareket eden yargı mensuplarının ve iktidar partisi bürokratlarının inisiyatifine bırakılmıştır.”
"Yurttaşın habere erişimini engelleyecek"
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Sansür Yasası'nın TBMM'de kabul edilmesinin ardından bir açıklama yaptı. TGC açıklamasında şu görüşler yer verildi: "İktidar seçime giderken kamu yararına olmayan faaliyetlerinin gazeteciler tarafından haberleştirilmesini ve yurttaşın habere erişimini engelleyecek Sansür Yasa Tasarısı’nın kanunlaşmasını sağlamıştır. İktidar medyanın yüzde 90’ını kontrol etmesine rağmen bugüne kadar gazetecilerin görevini yapmasını istediği gibi engelleyememiştir. Kamuoyunda Sansür Yasası olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yürürlüğe girmesi ile basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü alanında var olan durumdan daha olumsuz değişiklikler olacaktır. İktidarın gizlediği, değiştirdiği, sağlık meslek örgütlerinin açıkladığı Covid gibi halk sağlığını etkileyen salgın hastalıklara dair veriler, ekonomistlerin açıkladığı enflasyon oranları, maden kazaları, şirketlerin neden olabileceği çevre kirlilikleri ya da suç örgütü liderlerinin açıklamalarının haberleştirilmesi halkı yanıltıcı olarak tanımlanacaktır. Yargının bağımsızlığı yaşadığımız ülkede ciddi bir sorundur. Gazetecilerin ve yurttaşların adil yargılanma hakkı sürekli engellenmektedir. Bu yasa Meclis’ten geçmeden Dezenformasyonla Mücadele Birimi kurulmuştur. İktidarın çalışmalarını desteklemeyen her haber bu birim tarafından halkı yanıltıcı olarak tanımlanacaktır. Mahkemeler tarafından hem gazetecilere hem de haberi paylaşan yurttaşlara üç yıla kadar hapis cezası verilmesi kolaylaştırılmış olacaktır. İktidar ve ortaklarının tarihimize kara bir leke olarak kattıkları 40 maddelik kanunu kullanarak gerçekleri örtme, gazetecilerin haber yapmasını, yurttaşın habere erişmesini engelleme çabaları sonuç vermeyecektir. Gazetecilik iktidarı övme değil, yurttaşları bilgilendirme mesleğidir. Biz gazeteciler olarak seçime giderken gerçeklerin örtülmesi için iktidarın attığı ve atacağı tüm adımlara rağmen yurttaşların habere erişimini sağlamak için mücadelemize devam edeceğiz."
Barolar birliği 'tehlikeli 'uyarısı yaptı
Türkiye Barolar Birliği (TTB) de tasarı kabul edilmeden önce "Basın Kanunun değişikliği teklifinin yaratacağı tehlikeyi görüyor ve uyarıyoruz" başlıklı açıklamasında şunlara yer verdi: "Teklif’in amacının 'Basın özgürlüğünü sağlamak ve bu özgürlüğün kullanımı ile basın kartına ilişkin usul ve esasları belirlemek' olduğu belirtilmekteyse de düzenlemede yer alan 'endişe', 'gerçeğe aykırı bilgi' gibi hukuki öngörülebilirlik sağlamaktan uzak nitelikteki ifadeler basın ve ifade özgürlüğü yönünden ciddi tehlikeler yaratma potansiyeline sahiptir. Bu ve benzeri ifadeler Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10/2. maddesi kapsamında 'meşru amaç' ve 'demokratik bir toplumda gereklilik' koşulları açısından, hak ve özgürlüklere aykırılık taşımaktadır. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı’nın re’sen içerik çıkarma/erişimin engellenmesi kararı verebildiği alanın genişletilmesinin ve özellikle Türk Ceza Kanunu’na 217/A maddesi ile 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' adlı yeni bir suç tipi eklenmesinin hak ve özgürlükler önünde engel yaratacağını şimdiden öngörebiliyoruz. Bu haliyle kamuoyuna dezenformasyonla mücadele etiketi altında sunulan Teklif’in ifade özgürlüğü hakkının engellenmesine yönelik yeni bir araç olarak kullanılabileceğinin farkındayız. Türkiye’nin, eleştirel her türlü düşüncenin bastırıldığı ve yasaklarla anılan bir ülke olmaması için, hak ve özgürlük alanlarını daraltan değil koruyan hukuki düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz."
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55