Sadet Berkyürek/İskenderun
3 yıl süren yetki sürecinin ardından işyeri ile yetkili Birleşik Metal İş Sendikası arasında 12 Şubatta başlayan toplu iş sözleşme görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlandı. Arabulucu döneminde de anlaşma sağlanamaması üzerine alınan grev kararı Cma günü uygulamaya kondu. Fabrikanın giriş kapısına grev kararı ve pankartını asan işçiler, işyerinde çalışmayı durdurdu. Greve çıkan işçilere sendikanın genel Başkanı Özkan Atar, Genel Sekreter Ali Çeltek ile Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan da eşlik etti. Alkışlar ve sloganlarla grevi başlatan işçilere seslenen Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Özkan Atar, "Toplu sözleşme sürecinin masada sonuçlanmasına dair tüm çabalarımız sonuçsuz kaldı. Üyelerimizle yaptığımız değerlendirme neticesinde, işverenin verdiği teklifin Befesa işçilerinin gerçekliğinden uzak olduğu değerlendirmesini yaparak 3 Temmuz’da fabrikada grev kararımızı ilan ettik ve 26 Temmuz itibarıyla da Befesa’da 59 üyemizle birlikte grevimizi başlatıyoruz" dedi.
Çalışanların sendika değiştirmelerinin ardından Çelik-İş Sendikasının yetki itirazında bulunması ve yargı sürecinin tamamlandığı 3 yıllık süre içinde ücretlerin asgari ücret seviyesine gerilediğine dikkat çeken Genel Başkan Atar, toplu sözleşme görüşmelerinde taleplerinin artan hayat pahalılığı karşısında ücretlerin iyileştirilmesi olduğunu kaydetti.
Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Özkan Atar, gazetemize Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’da birçok geri dönüşüm tesisi bulunan İspanya merkezli şirketin İskenderun'daki işyerinde greve çıkış süreci ve çalışma ve ücret koşullarını değerlendirdi. Genel Başkan Özkan Atar, çelik fabrikalarının baca tozlarının işlenerek başta çinko oksit başta olmak üzere elementlere geri dönüşümünün sağlandığını, özel kendine özel bir sektörde faaliyet yürütüldüğüne dikkat çeken çekti. "Çelik endüstrisinin aslında ortaya çıkan atıklarını endüstriye ve yeniden kazanım anlamında önemli, hem çevrenin ve doğanın korunması açısından bir işlev gerçekleştiriyor. Yabancı menşeli şirketin global anlamda kårlılığının iyi olduğunu biliyoruz. Bizim Ocak ayı itibariyle asgari ücret oranı üzerine yüzde 80'lik bir ücret artışı talebimiz var. İkramiye ve primlerin şekillenmesine ilişkin de yan ve sosyal haklarla ilgili yeni düzenleme taleplerimiz var. İşverenin zam teklifi ise yüzde 27 ve kıdeme yönelik düzenleme ile yüzde 32'lik bir bir önerisi oldu. Mevcut hayat pahalılığı karşısında kabul etmemiz mümkün olamazdı" dedi.
Ücretlerin ikramiye, prim ve diğer yan haklarla ortalama ücretin 25 bin lira olduğu işyerinde resmi arabulucu sürecinin ardından 26 Temmuz Cuma günü saat 11.00 itibariyle grevi başlattıklarını kaydeden Atar, çelik sektörünün işçi sağlığı, meslek hastalıkları, iş kazaları açısından risklerinin yüksek bir sektör olduğunu da sözlerine ekledi. Atar, "Toplu iş sözleşmelerimizde işçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili maddelerimiz var. Onlardan da ziyarede şçi sağlığı iş güvenliği kurulunun oluşturulması ve kurulun sağlıklı işlemesine yönelik de toplu sözleşmede tekliflerimiz var. Ekonomik hakların yanında çalışma koşullarının iyileştirilmesi, en başta da insan sağlığının , yaşam güvenliğinin sağlanabilmesi bizim en temel yükümlülüklerimizden ve görevlerimizden birtanesi. İşverenin de belli uygulamaları ve tedbirleri var. Ama mutlaka iyileştirilmesi gereken, sendikal kurullarla birlikte de daha iyi şekle kavuşturulması gerekiyor. Biz de bunun mücadelesini veriyoruz." diye konuştu.