Tarih: 05.06.2018 11:43

´Bilime aykırı politikalar kirlilik yaratıyor´

Facebook Twitter Linked-in

Sadet Berkyürek/İskenderun

DAÇE üyeleri arasında Antakya Çevre Koruma Derneği, Samandağ Çevre Koruma ve Turizm Derneği, İskenderun Çevre Koruma Derneği, Erzin Çevre ve Tarihi Koruma Derneği, Osmaniye Çevre Dostları Platformu, Adana Çevre Tüketici Koruma Derneği, Tarsus Çevre Koruma Kültür ve Sanat Merkezi Derneği, Mersin Çevre Dostları Derneği ile Mersin Çevre ve Doğa Derneği bulunuyor.
İskenderun Çevre Koruma Derneği yönetimi de eş zamanlı açıklama kapsamında dün dernek binasında basın açıklaması yaptı. Açıklamada konuşan dernek başkanı Nermin Yıldırım Kara, 'Ülkemizde uygulanan bilime aykırı politikalar sonucunda sanayi, tarım, kent, ulaşım, enerji, madenler, doğal kaynaklar, ormanlar, hazine arazileri, kıyılar, dereler birer rant alanı haline dönüşmüş, yeraltı ve yerüstü su kaynakları, hava ve toprak kirletilmiş, çevre sorunları artmıştır' dedi. Kara, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Anayasanın 56. maddesi olan herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir, hükmü ile insanların en temel hakkı olan yaşam hakkının ancak sağlıklı ve dengeli bir çevrede gerçekleşebileceğini belirtmektedir. Ülkemizin, mevcut ve planlanan kirli ve eski teknolojiler olan termik santraller, nükleer santraller, çimento fabrikaları ve demir çelik fabrikaları ile gelişmiş ülkelerin sanayi çöplüğü haline dönüştürülmesiyle, Sularımızın HES projeleriyle ticarileştirilmesiyle, Dağlarımızın taş ve maden ocakları ile tahrip edilmesiyle, GDO lu Hibrit tohumlarla Gıda politikamızın tamamen dışa bağımlı hale getirilmesiyle, meralarımızın yok edilmesiyle tarımımızın ve hayvancılığımızın bitme noktasına getirilmesiyle, turizm adına ormanlarla kaplı kıyılarımızın betonlaştırılmasıyla, yaşam hakkımızı koruyan Anayasanın 56. maddesi ihlal edilmektedir. Bu ihlalin karşısında hukuk kurallarının işletilmemesi mevcut sorunların çözümsüz ve büyümesine neden olmaktadır. Var olan sorunları çözümlenemez hale getirmekte ve büyümesine neden olmaktadır. Dünyayı çok büyük felaketlere götüren küresel ısınma ve İklim değişikliği ülkemiz içinde için de çok büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Devlet ve yatırımcılar başta olmak üzere herkesin insan hak ve hürriyetlerine saygı göstermesini istiyoruz.'

Çevre dernekleri adaylara da seslendi
24 Haziran´da cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin yapılacağını anımsatat dernek başkanı Kara, cumhurbaşkanı ve milletvekili adaylarına da seslendi ve DAÇE adına sıraladığı talepler arasında şunlara da yer verdi: 'Son beş yılda, kanunlar değiştirilerek yasallaştırılan çevre ve doğal alanlara yönelik yıkımlar derhal durdurulmalı, kanunlar, doğayı ve çevreyi eksiksiz koruyan bir yapıya çıkartılarak uygulama ve denetleme alanları genişletilmelidir. Doğanın talan edilmesine neden olan Çevre Kanunu ve ÇED yönetmeliğinin, Maden Kanunu, Tohum kanunu ve Kıyı Kanunu, doğa koruma odaklı olarak yeniden düzenlenmesini, nüfus planlamasının yapılmasını, sağlık etki değerlendirme yönetmeliğinin acil olarak çıkarılmasını, taraf olduğumuz uluslararası doğayı koruyan sözleşmelerin ihlal edilmemesini istiyoruz.'

Önlemlerden nükleerden vazgeçmeye çağrı yapıldı
Talepler ile ilgili metinde küresel iklim değişikliği önlemlerinden nükleerden vazgeçilmesine bir çok konuda çağrı da yapıldı. Konu başlıklarıyla çevrecilerin talepleri şunlar: 'Küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkelerin başında gelen ülkemizde, acil önlemlerin alınması gerektiği ortadadır. Bu önlemlerin başında, küresel ısınmanın nedeni sayılan karbondioksit salınımının azaltılması gelmektedir. Enerji tasarrufu ve doğa dostu teknolojilerin teknolojilerinin kullanılacağı Ulusal Enerji Master Planı yapılmalı ve uygulanmalıdır. Sularımızın ticarileşmesine sağlayan neden olan ve doğa katliamına dönüşen HES yatırımları derhal durdurulmalıdır. Teknolojisi, hammaddesi ve çalışacak personeli dış ülkelerden sağlanacak olan, enerjide dışa bağımlılığı mızı daha da arttıracak, teknoloji transferini yasaklayan, kamu kaynaklarımıza, ekosistemimize ve sağlığımıza zarar verecek, ülkemizi nükleer atık deposu haline getirecek olan Akkuyu, Sinop ve İğne ada Nükleer Santral projelerinden derhal vazgeçilmelidir. Küresel ısınmayı arttıran hava, toprak ve su kirliliğinde çok önemli payı olan karbon ve zehirli gazların emisyonları çok fazla olan, mevcut Termik Santraller kapatılmalı, yeni termik santrallerin yapımına izin verilmemelidir.'

Toplu ulaşım ile demiryolu-denizyolu hatırlatıldı
'Küresel ısınmanın karbondioksitin en önemli üretim nedenlerinden kaynaklarından biri olan ulaşım sistemimiz, toplu ulaşımı hedef alan biçimde yeniden ele alınmalı, Ulusal Ulaşım Master Planı yapılmalı, demiryolu ve denizyolu taşımacılığına yönelik yatırımlar sağlanmalıdır. Bu amaçla her ilimize ve ilçemize yük taşıması için normal rayların yanında seyahatler için gelişmiş ülkelerdeki gibi hızlı trenler yaşama geçirilmelidir. Denize kıyısı olan her beldenin deniz yoluyla yük ve seyahat amaçlı ulaşımları teşvik edilmeli yeni projeler üretilmelidir. Kent içinde bisiklet kullanımını sağlıklı ve verimli bir ulaşım modeli olduğunun kabul edilerek desteklenmelidir. Üretilen hemen her türlü ürün, mal ve hizmetin temel enerji kaynağı elektrik ve petrol olduğu kabul edilirse, satın aldığımız her şeyin, küresel ısınmaya neden olan enerji kaynaklarıyla üretilerek bize ulaştırıldığı bilinmelidir. Bu kapsamda, önemli boyutta artan tüketim hacmimizi sınırlandırmadan küresel ısınmanın önüne geçilmesi olanaksızdır.'

Aşırı tüketime eğitim ve yaptırım
'Tüketim çılgınlığının önlenmesi ve herkesin aşırı tüketimden kaçınması için eğitici çalışmalar yapılmalı ve gerekli yasal mevzuat oluşturularak maddi yaptırımlar devreye sokulmalıdır. Teknolojik ürünlerin, garanti süresi dışında da ucuz ve hızlı bir biçimde onarılması için gerekli yasal mevzuat acilen oluşturulmalıdır. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı özendirilmeli ve arttırılmalıdır. Toprağın korunmasını hedef alan ulusal planlar yapılmalı, Toprak Koruma Kanunu yeniden düzenlenmelidir. Ormanlar korunmalıdır, yeşil alanlar arttırılmalıdır, Milli Parklar korunmalı, erozyon ve çoraklaşma önlenmelidir. Birinci derece tarım alanlarımız üzerine kentleşme ve karayolu yatırımlarına izin verilmemelidir. Tehlikeli ve çok tehlikeli atık bildirimleri zorunlu hale getirilmeli ve atık yok etme maliyetleri topluma ödettirilmemelidir.'

Tarıma çok yönlü bakış
'Tarımda Ekolojik Tarım uygulamalarına geçilmesi için yasal düzenlemeler yapılmalı, bunun için bilinçsiz sulamanın, kimyasal gübre, GDO lu ve hibrit tohum kullanımının önüne geçilmelidir. Tarımsal üretim ve tüketim kooperatifleri arttırılmalıdır. Meralar korunmalı, bunun için mera kanunu yeniden düzenlenmelidir. Yerli hayvancılığın geliştirilmesi ve hayvancılık tarımı teşvik edilmelidir. Vahşi sulamanın önüne geçilmeli, yağmur suyunun sulamada kullanımının sağlanması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Balık çiftliklerinin kurulumuna izin verilmemeli, doğal balıkçılık üretimi arttırıcı önlemler alınmalıdır. Vahşi balıkçılığın yapılması engellenmelidir. Tarımımızı dışa bağımlılıktan kurtaran ve tarımda ülkemize yeten politikalar uygulanmalıdır. Halkın güvenli ve sağlıklı suyun içilmesi için şehir suyu şebeklerinden temiz suyun içilmesi sağlanmalıdır, insan sağlığını olumsuz etkileyen pet şişelerden suyun içilmesi yasaklanmalıdır. İçme ve musluk (şebeke) suyunda ağır metal ve zirai ilaç vb. kalıntısı analizlerinin şeffaflaştırılması ve kamusal araçlarla her ay en az bir kez yayınlanmalıdır. Atık sanayi sularının sadece biyolojik değil aynı zamanda kimyasal arıtma yapılmadan doğal su ve topraklara verilmesi önlenmelidir. Yer altı su aküferlerimiz (yer altı su havzası) kirlenmeden korunmalıdır. Sularımızın tasarruflu kullanılması için gerekli düzenlemeler ve eğitici programlar yapılmalıdır. Yeniden kullanım ve geri dönüşüm projeleri uygulanmalıdır. Sulak alanlar ve su kaynakları acilen koruma altına alınmalıdır. Denizlerimizi korumak için Şehirlerde kanalizasyon arıtım sistemleri yapılmalıdır. Deniz taşımacılığında kullanılan gemilerin atıklarının denizlere boşaltımları ve vahşi balıkçılığın yapılması engellenmelidir.'

Kirlilik etmenleri ve önlemler
'Şehirlerde Hava Kirliliği Haritaları oluşturulmalıdır. Sanayi kuruluşları yerleşim yerlerinden uzak kurulmalıdır. Enerji etkin ve verimli kullanılmalıdır. Kirletici teknolojilerin kurulmasına izin verilmemelidir. Mevcut Sanayi kuruluşlarının emisyonları uluslararası kriterlere göre denetlenmelidir. Toplu taşıma teşvik edilmelidir. Maden ve taş ocaklarının bilimsel, planlı olarak ve doğa koruma alanlarından ve yerleşim merkezlerinden uzak işletilmesi sağlanmalıdır. İşletme süresi sonunda işletme alanının yeşillendirilmesi (iyileştirilmesi-rehabilitasyonu) sağlanmalıdır. Devlet eliyle yapılan kömür yardımlarının iyi nitelikli olmalı veya ısınma amaçlı yardımların havayı kirletmesinin önüne geçilmesi için politikalar geliştirilmelidir. Ağır ve hava kirliliği emisyonlarına neden olan sanayi tesislerinin yerleşim yerlerinin hâkim rüzgârları üstüne kurulması yasaklanmalıdır ve Kent imar planlarının hâkim rüzgâr yönlerini ve cadde genişliğini hesap ederek yapılması sağlanmalıdır. Hava kirliliğini izleyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığının her yıl kış sezonundan bir ay önce (ekim ayında) TBMM´ne Türkiye Hava Kirliliği raporu sunmalıdır. Var olan mevzuatın yaşama geçirilmesi, eksiklerinin tamamlanması, bir ulusal eylem planına entegre edilmesi gerekmektedir. İyonlaştırıcı ve iyonlaştırıcı olmayan radyasyon izin, ÇED ve Gayrisıhhî müessese (GSM) izni ve ruhsatlandırması mevzuatımızdaki sağlık mesleklerini dışlayan yapı ve eksiklerin düzeltilmesi, ÇED yönetmeliğinde, yer seçim izni aşamasının GSM izni yer seçimi izni yerine geçmesinin engellenmesi aksine tam tersi bir mevzuatla GSM yer seçim izninin ÇED izni yerine geçmesi ya da GSM ve ÇED mevzuatı tek mevzuat haline getirilmelidir. Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun her yıl TBMM´ne bu konuda bir rapor sunmalıdır. Ulusal Çevre sağlığı eylem planının bitirilerek Avrupa Birliği ile uyumlu hedef ve kısa, orta ve uzun vade tanımlarının yapılarak yaşama geçirilmelidir. Uluslararası Hastalık Nedenleri Sınıflandırması 10. sürümünün (ICD-10) DSÖ´ nün ileri ülkelerinin uyguladığı en son gelişmiş sürümlerinin (2014 yılında uygulanmaya sokulan ICD-11) uygulanmasını ve ICD-10 ve 11´ün, ulusal ölüm bildirim sistemimiz (ÖBS) ile ulusal ölüm nedenleri sınıflandırmasına uyumu sağlanmalıdır. Ulusal çevre ve çevre sağlığı eylem planlarının eşgüdümünün ve vade çakışmasını yapılarak yaşama geçirilmelidir ve Çevre sağlığı istatistikleri sayı ve nitelikçe geliştirilmelidir. Gerek endüstriyel ve gerekse evsel katı sıvı ve gaz atıkların depolanması ve bertaraf edilmesine yönelik ciddi bilimsel projeler geliştirilmelidir. Atık miktarını azaltacak üretim teknolojileri ve tüketim programları geliştirilip kullanıma sunulmalıdır Biyoçeşitliliğin korunması için acil önlemler alınmalıdır.'




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —