Tarih: 03.11.2017 11:56

BM´nin, ´güvenli bölgeye´ dönüş hazırlığı yok

Facebook Twitter Linked-in

Akın Bodur

Uluslararası Göç Örgütünün 1991´den beri Türkiye´de bulunduklarını ve çalışmalarını ulusal ve uluslararası paydaşlarla yaptıklarını anlatan Mehmethanoğlu, eğitim, sağlık koruma, genel ihtiyaçlar gibi alanda çalışma sürdürdüklerini söyledi. Geçen yıl göç ederken 6.296 kişinin yaşamını yitirdiğini, 2017´de bu sayının 4.824 olup, 2.824´ünün Akdeniz´de can verdiğini anlatan Mehmethanoğlu, göçmenliğin cezasının olmadığını ancak bunun organizasyonunu yapmanın suç olup, yapanların da cezalandırılıdğını anımsattı.
Mehmethanoğlu, bir soru üzerine, Astana Anlaşması kapsamında sriye´de oluşturulması planlanan ´güvenli bölge´lere yönelik Suriyeli göçünün gerçekleşmesi için Uluslararası Göç Örgütü, BM veya uluslararası başyka kuruluşların bir çalışması olmadığını da belirtti.
190 ülkede eğitim, sağlık, beslenme, temel yaşam haklarının korunması gibi konularda çalıştıklarını belirten UNICEF (BM Çocuk Fonu) İletişim Uzmanı Tülay Güler de, çalışmalarının ana bölümünü çocuklar oluşturmasına karşın kadınlara yönelik çalışmalarının olduğunu da belirtti. Çocukların en dezavantajlı grup olduğunu anlatan Güler, 'Çocukları ihmal etmenin maliyeti çok yüksektir. bu, toplumların kaldırabileceği maliyetin de çok üzerindedir' dedi.

Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet çalışması
Kadınlara yönelik eğitim, hijyet seti yardımında bulunduklarını, kız çocukları için de çalışma yaptıklarını ve bunu bulundukları ülkelerde devletlerle birlikte gerçekleştirdiklerini ifade eden BM Nüfus Fonu Toplumsal Cinsiyet Uzmanı Bora Özbek, toplumsal cinsiyetin, toplumların kadın ve erkeğe yüklediği rol ve sorumluluktan kaynaklandığını anlattı. BM Nüfus Fonu insani yardım programının, UNFPA şemsiyesi altında 5 ülkede (Suriye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Türkiye) hayata geçirildiğini belirten Özbek, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesi ve müdahelesi; Kadın güçlenmesi ile Cinsel sağlık ve üreme sağlığı üzerine çalışmaları olduğunu kaydetti. Kadın ve çocuklar için güvenli alanların az olduğunu belirten Özbek, 'Program çalışmalarıyla farkındalık ve bilgilendirme oturumları, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete yönelik farkındalık ve bilgilendirme, hizmet bilgisinin aktarımı, vaka yönetimi, mağdurlara psikososyal destek hizmeti, yasal yardım, sağlık yardımı ve mağdurlarını diğer hizmetlere yönlendirme çalışmaları üzerinde çalışma yapılıyor' diye konuştu.
Özbek, 'Sığınmacılar toplumsal cinsiyetten nasıl, ne kadar etkileniyor? Çok etkileniyor. Erkekler toplumsal cinsiyette hep ´sağlam´dır. Bozulmak makinalar gibi örgütleniyor. Ve herkes, toplumsal cinsiyette üzerine düen payı alıyor. Toplumsal cinsiyette habercilik de daha zordur. Şiddet, istismar kişiyi etkiler. Hayati tehlike yaratır. Ortadoğu´da toplumsal cinsiyet haberciliğinde ´doğruluk, terminoloji, hakkaniyet, tarafsızlık, halkı ilgilendiren konular, masumiyetin korunması, kaynak, zarar vermemek, empati yapmak´ önemlidir. haberler de bu kapsamlarda yapılmalıdır. Biz, BM Nüfus Fonu olarak, iki toplumu biraraya getiren ortak etkinlikleri destekliyoruz. Yani sosyal entegrasyonu. Bu durumda aslında Türkiye´nin iki numaralı gündemidir. Buna önem vermeye çalışıyoruz' diye konuştu.

´Gazeteciler bakış açısının edğişmesine katkı sağlamalı´
Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürüğü Enformasyon Dairesi Başkanı Mahmut Şevket Bayram da, toplantının hedef kitlesinin gazeteciler olduğunu söyledi. Toplumda Suriyelilere yönelik bakış açısının değişmesi için gazetecilerin katkı salamasını isteyen Bayram, Suriyelilerin kendi işyerlerini açtığını, birçok sektörde çalıştığını ve ülkemizde artık Arap ekmeklerinin yenmeye başlandığını ifade etti.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —