İskenderun/SES
Tesisin, kentin 6 kilometrelik kumsalık alan olan Burnaz Plajına yapılacağını ifade eden yöre halkı, Körfezi´n zehirli kimyasal üretim merkezi yapılmaya çalışıldığını savundu ve planın yaşama geçirilmesinin bölge tarımını bitireceğini, kumsal ve oradaki endemik türlere zarar vereceğini, tatlı su kaynaklarını yok edeceğini kaydetti.
Erzin Gönüllüler Derneği Başkanı Hüseyin Ertaç, 'Erzin´de, Burnaz sahil kumullarında, plastik hammaddesi olan polipropilen tesisi kurulması planlanmaktadır. Bu tesisi Erzin Belediyesi, yöre halkı, sivil toplum kuruluşları istememektedir. Plastik hammaddesi olan polipropilen tesisi, gerek üretim, gerekse atık süreçleriyle tarım arazileri, su kaynağı, insan sağlığı ve doğal yaşam üzerinde büyük bir tehlike oluşturmakta olduğu sayısız bilimsel verilerle ortaya konmuştur' dedi. Ertaç, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Narenciye üretim ve ihracat merkezi olan Erzin´de, üstelik bölgenin en önemli tatlı su kaynağı rezervine sahip olan, aynı zamanda endemik türleri barındıran Burnaz mevkiinde, zehirli plastik ham madde fabrikası kurulma planı, bölgenin kimyasal bir alana dönüşme sürecini daha da hızlandıracak, narenciye, tarım ve Burnaz tatlı su rezervinin sonunu getirecektir. Erzin, geçmişte kömürlü termik santrallere karşı onurlu mücadelesini vermiş ve gelişen tarihsel süreç bu mücadelenin haklılığını ortaya koymuş, dünya fosil yakıt kriziyle başbaşa kalmıştır. Dünyayı iklim ve gıda krizi beklerken tarım alanlarının, su kaynaklarının yanı başına kimyasal tesis yapmanın açıklaması bulunmamaktadır. İskenderun körfezi ve Erzin yeterince kirletici kuruluş tarafından fazlasıyla zaten kirletilmektedir. Erzin´in ve çevre yerleşimlerin, tarım alanlarının denizden esen hâkim rüzgârların da etkisiyle daha fazla zehirli gaza, kirleticilere maruz kalması kaçınılmaz hale gelmektedir. Erzin´ii temsil eden sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, kooperatifler ve Erzin halkı olarak İskenderun Körfezi´ni zehirli kimyasal üretim merkezi yapacak, bölge tarımını bitirecek, kumsallara ve oradaki endemik türlere zarar verecek, tatlı su kaynaklarını yok edecek süreci başlatacak böyle bir tesisi istemiyoruz. Tesisin kurulmaması için her türlü demokratik ve hukuksal mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz. Birkaç ay önce ´yok, bunu yapamazlar´ diyebileceğimiz türden bir haberle daha karşılaştık. Ancak malesef yapmaya kalkışıyorlar.
'Ölü doğum ve kanser hastalığrını arttırır'
Narenciyenin başkenti Erzin, İssos gibi bir antik bölgeye, Burnaz gibi eşi benzeri bulunmaz bir sahile, birinci sınıf tarım toprağına ve iklimine sahip bir bölge. Ülkemizde o kadar yer varken neden Erzin? Başka yer mi yoktu? Sahilimizde kurulması planlanan bu tesis öncelikle hammaddesi olan propan gazını ithal edecek ve gemilerden karayolu ile tankerlerle tesislere taşıyacak. Gazların transferi ve tesislerin işletilmesi sırasında 200 tona yakın partiküler madde, karbon monoksit, azot oksit gibi zehirli gazların salınımı mümkün. Bu gazlar halk sağlığı ve bitki sağlığı açısından son derece zehirli uçucu maddelerdir. Zarar sadece Erzin ile kalmıyor, Dörtyol başta olmak üzere tüm bölgeyi direkt etkiliyor. İmalat sırasında ayrıca asetaldehit, aseton, benzen, toluen, trikloroetilen, triklorotoluen, ve ksilen gibi adını bile telaffuz etmekte zorlandığımız zehirli maddeler havaya karışacaktır. Üretim sırasında bu uçucu gazlar havaya karıştığında, ısı etkisiyle direkt yere inecek, toprağa ve suya karışacak, canlılar tarafından solunacaktır. Bizlere bu zehirli gazlar için tesislerin bacalarına filtre takacaklarını söyleyeceklerdir ancak daha önce de karşılaştığımız gibi filtrelerin çok pahalı olması nedeniyle kullanılmayacaktır. Kaldı ki filtreler tam olarak bu zehirli gazları engelleyemiyor. Engellese bile biz bu riski almak istemiyoruz. Su kaynaklarımız da gasp edilecek. Tesislerin soğutulması için önemli oranda soğuk suya ihtiyaç vardır, bunun için büyük bir olasılıkla Burnaz tatlı suyu, yetmediği zaman yeraltı artezyen suları, o da yetmediği zaman deniz suyu kullanılacak ve tekrar denize dökülecektir. Bu da deniz suyunun ısınması ve tüm canlıların ölümü demektir. Bütün bunların olması demek; Hormonal dengesizlik, cinsel bozukluklar, solunum sorunları, (astım, allerjik bronşit, ve KOAH), cilt hastalıkları, doğum kusurları, (ölü doğumlar, sakat doğumlar), akciğer enfeksiyonları, kurşun zehirlenmesi ve kanser demektir. Bunun yanında bahçelerin ve tarlaların yok olması, dağlardaki tüm endemik canlının yok olması, denizde canlıların yok olması demektir. Bizim hayatımız, toprağımız, denizimiz, dağlarımız ve en önemlisi çocuklarımız plastikten daha değerlidir. Bölgemizde kirli ve zehirli sanayi istemiyoruz.'