Sadet Berkyürek/SES
CHP’nin gençlik kollarında yetişti. Her partinin sabahlara kadar bayrak asan, mitinglerde çalışan, sandık başlarında bekleyen gençlik kollarından... CHP’nin Hatay 3. sıra milletvekili adayı Servet Mullaoğlu, gençlik kollarından itibaren örgütün çeşitli kademelerinde yer almış bir siyasetçi. İl başkanlığı döneminde toplumsal olaylara yaklaşımı, Suriye olaylarının Hatay’a yansımalarındaki duruşu, Gezi Protestolarında, gözaltı süreçlerinde yaklaşımıyla da döneminin dikkat çeken yöneticilerinden oldu. 2018’de liste değişikliğinde yansıyanlar geride bırakılmış, yeni bir defter açılmıştır bile. 3. sıra adayı olarak parlamentoya en yakın isimlerden üstelik. 1. sıra adayı ve Milletvekili Mehmet Güzelmansur ile il başkanlığından halef-selef.
Hani Hatay’ın 2 bölgeli karakterinden bahsedilir ya, hani dağın ötesi-dağın berisi diye tabir edilen… Öteden bir aday beride ses verdiğinde ne kadar duyulur? Bu söyleşi ile verilen bir ses, gazetemize de ziyaretiyle dayanışma oldu. Değişimi, liyakati, anketlerin göstergelerini, sahanın nabzını, öncelikleri ve adeta bir referandum algısına dönüşen bu seçimin yaratabileceği değişimi konuştuk.
14 Mayıs 2023 için seçim kararı alındığından bugüne hayatımızda değişen çok şey oldu, özellikle de Hatay için. Size göre neler değişti?
Tabii ki deprem… büyük kayıplarımız oldu. Çok dostlarımızı kaybettik. Dolaysıyla halen o burukluk içimizde var. Aslında buraya üç gün hiçbir hükümet yetkisi gelmedi. İnsanlar acı çeke çeke canlarını verdi. Telefonlar kesildi, birbirimize ulaşamadık. Orada şunu gördük; demek ki bu hükümetin değişmesi gerekiyor. Çünkü, liyakat sistemine göre örgütlenmiş bir devlet sistemine ihtiyaç var. Enkazın altında hükümet de kaldı. Bu nedenle acil bir şekilde Cumhuriyet Halk Partisi ana çatısı altında Millet ittifakının bir iktidarına ihtiyaç var. Dolayısıyla Hatay'ın yeniden imarı gerekecek. Antakya yerle bir oldu. Çok özel çalışmalar yapılması gerekecek. Ve tabi ki Hatay için pozitif ayrımcılık talep edeceğiz inşallah.
Liyakat dediniz… bu dönemde en çok kadrolarla ilgili liyakatten bahsedildi. Siyasi liyakat tartışması da milletvekili listeleri üzerinden sürdü. Hatay açısından baktığımızda sizce liyakati temsil eden listeler oluştu mu?
Biz başka partilerin iç işlerine, listelerine karışmayı doğru bulmayız. Bizim açımızdan partimiz son derece liyakatli bir liste yaptı. Temsil kabiliyeti son derece yüksek arkadaşlar var listede. Şu anda ilk on birde olan arkadaşlarımızın hepsi sahada.11. sıradaki arkadaşımız birinci sıradaki arkadaşımız gibi çalışıyor. 11. Sıradaki arkadaşımız 1.sıradaki gibi çalışıyor. Güzel bir sinerji yarattık doğrusu.
Bir de anketlerin belirleyiciliğiyle giden bir süreç yaşıyoruz uzunca bir süredir. Bu seçim dönemi için anketler ne diyor? Partinizin sizinle Hatay özelinde paylaşımları oluyordur. Hatay ne gösteriyor?
Hatay 5 ve 6 gösteriyor. 5’ten aşağı çıkan bir anket görmedim. Zaten biz sahadayız, Hatay’ın her tarafını dolaşıyoruz. Gerçekten partimize müthiş bir ilgi var. Mesela Hassa… Gençlik Kollarından beri dolaşırım. Uzun yıllardır siyasetin içindeyim. İnsanların vücut dilinden, sıcaklığından bu farkı hissedebiliyorsunuz. Yayladağı da öyle. Mesela ovada oylarımızı ikiye katlayacağız görünüyor. Çok güzel bir yönelim var. Sahada gördüklerimizle anket birbiriyle uyuşuyor. Dolayısıyla biz buradan olumlu anlamda çok büyük sürpriz yapabiliriz. Hatta depremde nasıl gündeme geldiysek, inşallah yaratacağımız başarıyla da gündeme geleceğiz.
Listeler açıklandığından itibaren alan çalışması başlattınız, öncesinde de uzun süredir sahadasınız. Saha size ne söylüyor?
Sahada en az altı vekil görüyorum. Çünkü insanlar Ak Parti hükümetinin uygulamalarından bıkmış. Depremin üzerinden bu kadar süre geçti, hala çadır ihtiyacı sözkonusu. Çok ihtiyaçları var insanların, artık bir bıkkınlık var. Bizim de daha önce kurduğumuz ilişkiler de var. Bizimle çok rahat ilişki kurabiliyorlar ve bize güvendikleri için de müthiş bir katılım ve destek var. Bu sahiplenme bizi çok mutlu ediyor. Ancak hükümet yetkililerinin en son ayrıştırıcı dil kullanması çok rahatsız edici. Adalet Bakanının ‘alnı secdeye değenler ile şampanya içenler’; Binali Yıldırım Bey'in ‘işgalci kuvvetleri ile işgale karşı direnenler’, yine Tarım Bakanı'nın ‘milli olanlar gayri milli olanlar’… Bu toplumu bölme, bu dil, bu kimlik siyaseti, anlamsız siyaseti çöpe atıyoruz. Yani bundan sonra biz yepyeni bir siyaset anlayışına hâkim kılmak zorundayız. Türkiye'yi bütünleştirmek zorundayız. Biz şunu diyoruz; bu ülkenin alnı secdeye değen de başımızla beraber, şampanya içen de başımızla beraber; başörtülü başörtüsüz, laik anti laik de… Yıllarca bu şekilde insanları birbirine kırdırarak Türkiye'nin enerjisi çok boşa gitti. Yani biz meclise gittiğimizde artık bu tür kavgaları görmek istemiyoruz. Öyle anlaşılıyor ki bu AK Parti siyasetinin varlık nedeni. Aslında toplumsal refahı sağlamak olan işte güvenlik politikalarımız, eğitim, sağlık, ekonomi politikalarına yoğunlaşması gerekirken, kendi etraflarına da maalesef bütün ülke kaynaklarını aktardıkları için ülkenin geri kalan, kendileri dışında geri kalan herkesi terörist ilan ediyorlar.
Bir de geriye bırakılanlar var. Hangi anlayışların geride bırakıldığını düşünüyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir açıklaması oldu; ‘CHP’ye oy verenler fetöcüdür, teröristtir PKK’dır’ diye. Bir karar verin fetöcu muyuz, terörist miyiz? Çok komik bir hal almaya başladı. Tabi devlet başkanının bunu bu şekilde söylemesi devlet yönetiminden ne kadar uzaklaşmış olduklarını, çok partizanca bir anlayışla yaklaşım gösterdiklerini çok net gösteriyor. Kendi tabanları bile bu durumdan rahatsız. İşte biz Millet İttifakı olarak en sağından en soluna artık bu klasik kimlik siyasetini bir kenara bırakmış durumdayız. Fiilen biz Türkiye’yi bütünleştirmek taraftarıyız, onu savunuyoruz. Öyle de yaşıyoruz zaten. Dolayısıyla bu ülkenin en doğusunda en batısı kuzeyi güneyi… yani birbirimiz arasındaki farklılıklar, ancak bizim kardeşlik ruhumuzu daha fazla güçlendirmeye aracı olur.
Aramızdaki bu farklılıkları kaşıyarak birbirimizden uzaklaştıran her söylemi, her eylemi de ayaklarımızın altına alıyoruz. Artık yepyeni bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız. Hepimizin Türkiye’si. Sen şusun, sen böyle giyiniyorsun, sen böyle yaşıyorsun… siyasetin haddine değildir. Bir devlet başkanı da olsa vatandaşlarını ayrıma tabi tutması kimsenin haddine değil. Biz Türkiye'yi bütünleştirmeye ve hepimiz herkesi kazandırmaya geliyoruz.
Hatay’a dönecek ve sahada tuttuğunuz nabzı ve gözlemlerinizi de katarak Hatay’ın artık öncelikleri nedir? Hatay’ın öncelikleri, sorunları ne?
En önemli sorun deprem. Barınma sorunun çözülmesi ki AK Parti hükümeti bunu kredi vererek gidereceğini söylüyor. Ancak biz bunu kesinlikle, genel başkanımızda net tavır verdi; bir kuruş almadan insanlarımıza bedelsiz olarak evlerin inşa edip teslim edeceğiz, iş yerlerini de. Dolayısıyla herşeyi bilen siyasetçi gibi olmayacağız. Daha çok kafamızda insanların lehine, onları mağdur etmeyecek her şeyi, kendimizce fikirlerimizi paylaşacağız. Ama en önemlisi onların da fikirlerini alacağız. Belki unutulan eksik kalan bir şey varsa onların da fikirlerini aldıktan sonra olgunlaştırılacak projeleri hayata geçirmek hedefimiz olacak . Dolayısıyla insanların içine katılmadığı her proje eksik oluyor. Proje muhataplarını mutlaka projenin içine dahil etmek gerekiyor. Bugüne kadar yapılan bütün bu yanlış uygulamaları yine çöpe atacağız. Sıfırdan yepyeni bir yönetim anlayışını inşa etmek zorundayız. Sahada acılarımızı da paylaşmaya çalışıyoruz. Ve geleceğe dair… hayat devam ediyor. Hatay’ı hep birlikte yeniden inşa edeceğiz.
Türkiye ve Hatay için ayrı ayrı bakacak olursak bu seçim sizce neyi değiştirecek?
Bu seçim Türkiye için çok önemli. Bir kere burada sadece Kemal Kılıçdaroğlu ile Tayyip Erdoğan yarışmıyor, iki tane zihniyet yarışıyor. Bir tarafında artık iyice çürümüş sadece kendisini, etrafını zengin eden; bütün ülke kaynaklarını üç beş müteahhide aktaran bir zihniyet ile tamamen ülkesini düşünen, ülke kaynaklarını bütün toplumun her kesimine aktarmaya çalışan esnafını, çiftçisini, emeklisini düşünen iki fikir yarışıyor. Dolayısıyla Kemal Bey'in temsil ettiği fikir ve siyasi felsefenin kazanması durumunda Ak Partililerin kendisi de kazanacak. Çünkü kimseyi ayırmayacağız. Biz yepyeni bir Türkiye'ye uyanacağız. Öbür şekil olursa işte gençler Türkiye’den ayrılmak istiyor. Geleceklerine çok güvenmiyorlar. Çünkü sınava giriyor kazanıyor; ama hakkı yeniyor, yapılmıyor. Bu torpil, devlet çürümüşlüğü… mesela 5. maaşını alsın diye bir güreşçiyi Vakıfbank Yönetim Kuruluna alabiliyorlar. Enkazda, bu kadar büyük depremde Kızılay başkanının çadır sattığını öğrendik. Altı maaş alıyor 5 maaş… dünyada emsali olmayan bu çürümüşlük bitecek. Ama öbür şekilde yepyeni bir Türkiye’ye uyanacağız. Bunu düşünmek bile bizleri heyecanlandırıyor.
Hatay özelinde de bugüne kadar Hatay çok ihmal edildi verdiğinden çok az aldı. Vergide çok ödemede bulunuyordu, ama hizmetler konusunda maalesef çok hakkını alamıyordu. Hem hakkını alacak hem de pozitif ayrımcılığa tabi tutulacak. Yani onun için biz elimizden geleni yapacağız. Erzin’den Yayladağı’na Reyhanlı'dan Samandağ’a, Defne’sine kadar Hatay bir bütün olarak düşünüyoruz. Çünkü hertarafı hizmetler konusunda geri kalmış. Onları da gidereceğiz inşallah.
Milletvekili adaylığı bir iddia sahibi olmaktır aynı zamanda. Aile kökeninize, parti içindeki çalışma sürecinize, çalışma ekiplerine kadar Servet Mullaoğlu, bu listede sıralamasıyla, varlığıyla neyi, hangi iddiaları taşıyor?
Ben CHP Gençlik kolları yönetiminden başladım, başkanlığını yürüttüm. Çok erken yaşlardan beri partinin içerisindeydim. Daha sonra yönetimlerde görev aldım. 2011'den 2015'e kadar İl Başkanlığı, daha sonra 2018'de yine İl Başkanlığı, o dönemde yine bir milletvekili adaylığım oldu. 2011 yılında İl Başkanı olduğum dönemde 2012'de Hatay'ın başına gelmeyen kalmadı. O zaman Gezi olayları, yanlış Suriye politikasının Hatay’a yansıması çok olumsuz oldu. O dönemde maalesef Reyhanlı’da terör saldırısı oldu. Çok canımızı kaybettik. O dönemlerde ben il başkanıydım. 2014’te büyükşehrin alınmasında önemli oranda pay sahibi oldum. Sen ve örgütüm önemli işler yaptık. Dolayısıyla ben CHP’nin tamamını temsil ediyorum. Oradan geldim, oradan geldim, o felsefeyi aldım. Sadece ben hiçbir zaman belli bir yöreyle de anılmak istemem, öyle bir şeye karşı çıkmışımdır. Onun için ben kendimi ne kadar Reyhanlılı görüyorsam o kadar Samandağlı görürüm. Ne kadar Samandağlı görürsem o kadar Erzinli görürüm. Dolayısıyla ben Hatay'a aitim hep Hatay'da olmaktan onur duyarım. Kendimi bir ilçeyle, birkaç ilçeyle sınırlı görmek bana göre bir yaklaşım tarzı değil. Dolayısıyla ben Hatay’ın bütününü ve CHP’nin felsefesini temsil ediyorum.
Önceliğiniz, ne olacak? Hatay milletvekilleriyle ortak bir çalışma zemini oluşacak mı?
Benim çok mücadeleci bir yanım var. Siyaseti yakından takip eden herkes bunu bilir. Hatay'ın hakkını almak için veremeyeceğim mücadele yok. Tabii diğer partilerden seçilecek milletvekilleri ile birlikte de ortak çalışma hedefimiz olacak. Elbette farklı fikirlerimiz yaklaşımlarımız olacak, ama Hatay menfaati konusunda onları ortak çalışmaya zorlayacağız. Bizimle çalışmayanı çıkıp halka şikayet edeceğiz.
Madem ki bu halk bizi milletvekili olarak gönderdi, bu güne kadarki ayrık duruşları doğru bulmuyorum. 11 milletvekilinin birarada durup Hatay’ın hakkını savunması lazım. Zaten iktidar olacağımızdan eminim. İktidar Milletvekili olarak yapabileceğimiz şeyler, çok daha geniş manada yetkilerimiz olacak. Bakanlıklar olsun diğer devletin önemli kurumlarına daha rahat ulaşabileceğiz ve haklı olarak biz Hatay'ın yeniden inşası konusunda kesinlikle elimizden geleni yapacağız. Şu çok önemli tabi. Biz kendimiz yapmayacağız. Örneğin iş adamları ile görüşeceğiz, iş adamları bize sıkıntılarını söyleyecek. Örneğin işçi sendikaları, federasyonlarla görüşeceğiz. Onlar sıkıntılarını söyleyecek. Biz onlara alan açmakla mükellefiz, yasal mevzuatları değiştireceğiz. Mesela Belediyeler Yasasının değişime ihtiyacı var. Çünkü biz tek adam rejimle eleştiriyoruz. Şimdiki Belediye Yayası ile de adeta tek bir adam seçiyoruz. Bu doğru değil, değişmesi lazım. belediye yasası değişecek ve şu olacak; denecek ki Belediye Başkanı kanalizasyonu, yolu, suyu yapmadan başka hiçbir şekilde kaynakları harcamayacak. Çünkü ben çocukluğumdan beri hala yolu konuşmaktan, bunları konuşmaktan gerçekten utanıyorum. Artık bu zamanda konuşulacak konular değil. Bakın insanlar artık metaversi konuşuyor, başka sanal alem yaratıyorlar, orada mağazalar açılıyor, büyük firmalar orada milyonlarca dolarlık işler alıyor. yazılım geleceğin her şeyi. Aslında Petrol aramamıza gerek yok; bir tane yazılımla ülkenin kaderi değişebilecek. Bu teknolojik çağı bu dijital yakalamak durumundayız ve bu noktada da her ilçede veya belli merkezlerde gençlerimizin buna yönelik çalışmalarını özendireceğiz. Örneğin Reyhanlı’da… gençlerimiz neyi hayal ediyorlarsa onlara yapma imkanı sunmamız gerekiyor. Ve bu şekilde gençleri artık yönetime, kent yönetimlerine katmamız gerekiyor. Dolayısıyla bu zihinsel devrimi esasında değişim için çok önemsiyorum ve bunun kesinlikle yapacağız. Bu devrim olacak. Kamu yönetimini aslında tesadüflere bırakıyoruz. Seçtiğimiz belediye başkanı dünyanın en iyi insanı olabilir. Ama yönetimde bir zafiyet gösterdiğinde sıkıntılarını halk çekiyor. Dolayısıyla halkın kaderini bir kişiye bağlamak doğru bir yönetim anlayışı değil. Dünyanın en iyi insanı da olsa doğru değil. Yasalarla belediye başkanın yetkileri daha net çizilmeli, önce temel ihtiyaçları gidermeye yönlendirilmeli. Bunları bitirdikten sonra sosyal projelere, fantastik projelere girebilir. Dolayısıyla belediye başkanının insafına, nasıl ki eleştirdiğimiz Cumhurbaşkanımız sisteminde ülkenin kaderini bir kişiye bırakmayı doğru bulmuyorsak, kentin de yönetilmesini bir kişiye bırakmayı doğru bulmuyorum baştan sona kadar bu belediyelere yasası değişecek.
Bütün bunların ışığında, bölgesel ihtiyaçlar, öncelikler ışığında kendinizi iktidara yakın hissediyorsunuz. Ancak partiniz devlet yönetimine hazır mı?
Bu ülkeyi Cumhuriyet Halk Partisi kurmuştur. CHP’de çok ciddi devlet adamları vardır. Bütün öngörülerimizde 2002’den buyana hep haklı çıktık. Irak harekatı, 2010 referandumu, yargının tarikatlaşması… çok anlatmaya çalıştık. O zaman ‘yetmez ama evet’ciler çıkmıştı, onlar da pişman oldular. 2016’daki referandumunda keşke oy vermeseydim diyenler çoğaldı, tek adam rejiminin doğru olmayacağı düşüncesiyle… Suriye politikasının çok yanlış olduğu, bunun ülkeye her anlamda büyük sıkıntılar yaratacağını ifade ettik. O zaman bizi ‘baas’çılıkla suçladılar, çok büyük ithamlarda bulundular. Haklı çıktık ama.
Mesela daha önce çözüm süreci adı altında yapılanların çok yanlış olduğunu, bu işin çözümünün meclis olduğunu ifade ettik. Yine biz haklı çıktık. Demek ki, bizim devlet anlayışımız çok doğru, çok iyi biliyoruz, öngörebiliyoruz. Çok muazzam kadrolarımız var. Bir de Cumhuriyet Halk Partisi’nin yanına Millet İttifakı’nda da çok ciddi devlet adamları var. Mesela Temel beyin de bir devlet geçmişi var. Müsteşar yardımcılığı yapmıştır. Dolayısıyla devleti bilen, devletin nasıl yöneteceğini bilen bir ittifak halindeyiz. seçmenlerin artık Ak Parti'den, sadece kendisini, çevresini, ailesini düşünen; sadece saraylar peşinde koşan, 14., 15. uçakları almaya uğraşan, sadece müteahhitlik yapan bir anlayışı terketmesi ve onları kalben düşünen ittifakımıza destek vermelerini ve özellikle ben adayım da olduğum için Cumhuriyet Halk Partisi'ne ve Kemal bey'e destek vermelerini canı gönülden rica ediyorum.
14 Mayıs’a sayılı günler kala dönüşler de başladı. Ancak rakamlar hala farklılıklar taşıyor. Sizce seçmene ulaşıldı mı?
Bunu tamamen devletin organize etmesi gerekiyordu. Çünkü seçme ve seçilme anayasal bir haktır. Kimse burayı keyfinden terk etmedi. Dolayısıyla aslında devletin sorumluluğu altında olması lazım. Gerçekten ulaşımı anayasal bir hak ve sorumluluk olarak devletin karşılaması gerekirdi. Ama bunu yapmadığı için Hatay Büyükşehir Belediyesi de dahil olmak üzere biz ilk 6 sıradaki milletvekilleri olarak, diğer arkadaşlarımız da farklı destekler vererek, diğer büyükşehir belediyeleri de elini taşın altına koydu. Yaklaşık 20 bin seçmenimize ulaştık. Hangi ilçedeyse taşımaya başladık. Araçlarıyla, kendi imkanlarıyla gelecek olanlar var ayrıca.
Sizin de sohbetlerde vurguladığınız gibi insan dokusu da o denli önemli…
Hatay’ın inşasında maalesef tarihi binalarımız da yıkıldı. Onların aslına uygun yapılması çok önemli. Çünkü kentin bir kimliği var. Yeni imar planı yapılırken şüphesiz bilim insanlarıyla birlikte çalışılacak. Ama asla eskisi gibi rant esaslı, çok katlı binalar olmamasına özen gösterilecektir. Kentin eski ruhuna, kimliğine, gastronomi kenti özelliklerine uygun işler yapılacaktır. O bir başka olan havası, atmosferi mutlaka korunacaktır. Yoksa Antakya Antakya olmaktan çıkar, ona asla müsaade etmeyeceğiz.
Demografik yapının da asla bozulmaması gerekiyor. Ama şu memnuniyet verici ki, gerçekten gidenlerin çoğu bir an önce gelmek istiyor. Kimsenin kalıcı olarak gittiğini sanmıyorum. Yavaş yavaş çadırda yaşamak üzere bile geri dönüşler var, dönen dostlarımız var. Demografik yapının da bozulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bunu fırsat bilerek oldu bittiye de müsaade etmeyiz. Hatay bu kimliğiyle var oldu, bu kimliğiyle devam edecek.
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55