CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, "Devletin en çok hassas göstermesi gereken yer deprem bölgesidir. Bu hassasiyet buralarda gösterilmiyor" dedi.
Antakya/SES
CHP’nin Hatay Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin iptaline yönelik itirazının YSK tarafından reddedilmesinin ardından kurduğu 'Hatay’a Sahip Çıkıyoruz Çalışma Grubu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan başkanlığında Hatay'a geldi. Rezerv alan uygulamaları ve hak ihlalleri ile ilgili CHP Hatay İl Başkanlığı'nda düzenlenen basın toplantısında Murat Bakan, Hatay'da rezerv alan uygulamasına tepki göstererek, yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bakan, İstanbul Milletvekili Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu, Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, Mersin Milletvekili Gülcan Kış, Hukukçu Prof. Dr. Bahadır Erdem'den oluşan heyetle CHP Hatay İl Başkanlığı Koordinasyon çadırında gerçekleştirdiği basın toplantısında 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri'nin ardından CHP olarak farklı uzmanlıklardan oluşan farklı heyetlerle çalışmaya başladıklarını, diğer illerde olmayan Hayat'a özel bir çalışma yürüttüklerini belirtti.
6 Şubat depreminin Hatay'da yarattığı yıkımın diğer ekilenen illerden farklı olduğunu kaydeden Bakan, "Bu kent adeta yok oldu" dedi. Heyet olarak tüm sorunları yerinde tespit etmeye ve çözüm önerilerini oluşturmaya geldiklerini aktaran Bakan, şunları kaydetti: "Buradan öncelikle şunu bilinmesini istiyoruz, tüm Hataylılara sesleniyoruz; Hatay yalnız değildir, Hatay sahipsiz değildir. Biz Hatay'a sahip çıkmaya devam edeceğiz. Yerel seçimlerden sonra bir heyetle gelmiştik. Şimdi tekrar geliyoruz budan sonra da yeni heyetler Hatay'a gelmeye sorunları tespit etmeye ve çözüm önerilerinde bulunmaya gelecekler."
Hatay'da sorunlar yumağı...
Hatay'da sosyal ve ekonomik sorunların yanı sıra alt yapı, ulaşım, sağlık, sağlıklı çevre hakkı ihlaline ilişkin sorunların bulunduğunu vurgulayan, şiddet olaylarında ciddi artışların yaşandığına dikkat çeken Murat Bakan, "Hatay'da ciddi bir yönetim sorunu var. Hatay Valisi ve iktidar süreci kapsayıcı şekilde götürmüyor. Sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının ve siyasi partilerin düşünceleri alınmadan tek bakış açısıyla süreç yürütülüyor ve bunu yarattığı sıkıntılar var. Rezerv alan ve konut politikalarıyla ilgili sorunlar var. Bu sorunun ne derece büyük olduğunu anlamanız için önce içinde bulunduğumuz fiziki koşullara bakmanız yeterli" diye konuştu.
Hatay CHP İl Başkanlığının görevini bir çadırda yürüttüğünü, depremden bugüne geçen 15 ay 15 günlük sürede 188 tane konteyner kent ile Hatay'da hayatın konteyner kente dönüştüğünü ifade eden Bakan, şunları söyledi: "Bazı konteyner kentte binlerce bazılarında on binlerce insan yaşıyor. Ve şu ana kadar yapılması gereken konut sayısı 140 bin olması gerekirken sadece üç bin konut yapılmış. Bunun ne kadarı teslim edildi ve ne kadarının içinde insan yaşıyor bilmiyoruz. 20 bin konutun ihalesi yapılmış."
Önce alan çalışması sonra basın toplantısı...
Sorunları tespit etmek amacıyla sokakta halka görüşmelerin yanı sıra sivil toplum kuruluşları, tüm meslek odalarını bünyesinde barındıran Hatay Akademik Meslek Odaları Koordinasyon Kurulu (HAMOK), belediye başkanları, Hatay Barosu ve meclis üyeleriyle yapılan görüşmelerin ışığında sorunları dile getirdiklerini belirten Bakan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Rezerv alanla ilgili sıkıntılar var. Rezerv alanla ilgili en önemli sıkıntı belirsizlik. Neresi olacak, hangi kriterlerle belirlenecek bunlar hiç istişare yapılmadan bir günde bakanlık eliyle ilan ediliyor. Orada da az hasarlı binaların olduğu, hasarsız binaların olduğu bölgeler de rezerv alanı olarak ilan ediliyor. Burada da birtakım sıkıntılar var. Örneğin; az hasarlı binanız var. Devlet dedi ki; binanı sen güçlendirebilirsin. Onay verdi projene. Binanı güçlendirdin. Şimdi o binanın mülkiyet hakkı askıya alınmış durumda rezerv alanı ilan edildiği için. Orada az hasarlı binalar ve hiç bina yapılmamış parsel sahiplerinin sorunları var. Onlar da bu belirsizlikten etkileniyorlar. Ne olacağını kendi gelecekleriyle ilgili, evlerine zor koşullarda deprem koşullarında yaptıkları masrafları nasıl alacaklarını, ne yöntemle alacaklarını, hangi hukuki dayanağa göre alacaklarını bilmiyorlar."
"Devlet hassasiyeti gösterilmiyor"
Deprem bölgesinde devletin devlet vasfının gereği hassasiyetin deprem bölgesinde gösterilmediğini belirterek eleştiren Bakan, "Burada bu hassasiyeti gösteremediğini görüyoruz. Dramatik bir örnek vereyim; rezerv bölge ilan edilmiş bir yerde bir vatandaşın az hasarlı binası, binasını güçlendirme yapmış, sağlıklı bir konut haline getirmiş. Evin içinde eşyaları varken rezerv alanın tamamı yıkım ihalesine verildiği için içindeki demir ve enkazdan çıkacak diğer değerli ne varsa onlar için, vatandaşın evini yıkıp ekipleri kimseye sormadan yıkıyorlar. Dava konusu olsa ne olur? Devletin en çok hassas göstermesi gereken yer deprem bölgesidir. Bu hassasiyet buralarda gösterilmiyor" şeklinde konuştu.
"Deprem yönetmeliğini yenilemeden aynı koşullarda aynı lokasyona bina yapıyoruz"
Depremzedenin belirsizliklerler karşı karşıya bırakıldığını, boş taahhütname imzalatıldığını söyleyen Bakan, yapı denetim firmalarının bölgede tekel oluşturduğu da sözlerine ekleyen Bakan, deprem yönetmeliğiyle ilgili iddialara da dikkat çekerek şöyle konuştu: "Deprem yönetmeliğiyle ilgili eleştirilerimiz var. Biz deprem yönetmeliğimizi yenilemeden o yüzde 2 binalar için söylüyorum, aynı deprem yönetmeliğiyle aynı koşullarda aynı lokasyona bina yapıyoruz. Yani aynı depremi aynı koşullarda yaşadığımızda o yüzde 2'lik binalar yeniden yıkılacak. Bununla ilgili bir çalışma olmadığını görüyoruz. Japonya'nın bu depremi örnek alıp yönetmeliği yenilerken bizim de buranın öznel koşullarına ilişkin olarak fay hattının tespiti, fay hattının dışında Asi nehrinin kenarındaki kırılımların tespit edildiği bir çalışma yapılıp, bu çalışmaya göre mevcut deprem koşulları yeniden geldiğinde bu binalar yıkılmayacak şekilde bir yönetmelik yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Çok sayıda tutuklu mimar, mühendis var. Davalar açılmadı henüz. Ve kamu binaları yıkıldı bundan dolayı tutuklu kimse yok. ODTÜ'nün verdiği raporlar var. Deprem yönetmeliğine uygun olarak, gereken yasal koşullara uygun olarak yapılmış ve yıkılmış o binaları mimar ve mühendisleri tutuklu. Bununla ilgili de Adalet Bakanlığı'nın yargı süreçlerinin hızlanması gerektiğini düşünüyoruz. Bu depremin tüm sorumluluğu mimar ve mühendislerde değil. İktidar da herkes de üstüne düşen sorumluluğu almalı. Biz Hatay'a sahip çıkıyoruz. Hatay'a sahip çıkmaya devam edeceğiz."
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55