İskenderun ve Arsuz çiftçisine 23 yıldır zirai ilaç hizmeti veren Mehmet Candemir, yöre üreticisine deprem sonrası verilen desteklerin daraldığına dikkat çekerek, hibe ve pazarlama destekleri için çağrıda bulundu.
Yeni sezon ekim döneminde yaşanan daralmayı birebir gözlemlediklerini kaydeden Candemir, "Çiftçi tohuma, fideye, gübreye yetişemiyor. Deprem sonrası tohum, fide dağıttı. Ancak, yeni sezonda destekler ciddi oranda daraldı. Bir yılda bölge depremzede olmaktan çıkamadı" dedi.
Yöre çiftçisinin ekim alanlarındaki daralmanın tüketiciye yansımalarının da değerlendirilmesi gerektiğini vurglayan Mehmet Candemir, desteğe ihtiyacın sürdüğünü belirtti. Candemir, şunları kaydetti: "Deprem bölgesindeyiz. Ben tohum fide de satarak ticaret yapıyorum, ama keşte tohum ve fideden hiç para kazanmasam; STK’lar, belediyeler, gücü olan işadamları çiftçiye destek verse. Çiftçinin, üreticinin bu desteğe ihtiyacı devam ediyor. Devlet desteği ise en önemlisi. Mücbir sebepten dolayı 1,5 yıldır ödemelerde ertelemeler oldu. Erteleme o gün için nefes aldırdı. Ama yarın nefesi daha da zorlaştıracak. Deprem sonrası desteğin gözden geçirilmesi, tarımın sürdürülebilmesi için verilmesi gerekiyor."
Nasıl destek verebilirler?
Deprem sonrası bahar döneminde verilmeyen desteğin güz dönemi ekimine yönelik gerçekleştirileileceğini di ifade eden Candemir, konuşmasını şöyle sürdürdü: "En azından muhtarlıklardan, ilçe tarım müdürlüklerinden bir ön sipariş, bir duyuru ile daha planlı olarak duyurup en azından en azından hibe şeklinde destek verebilirler. Tohum gübre desteği en azından… bunlar çiftçinin en ciddi kalemleri. Bir de kıştan çıkıp baharda tohuma, fideye, gübreye para… ortalama çiftçi bunlara yetişemiyor, bir yerde açık veriyor. 10 dönüm ekmek isterken gücü 5 dönüme yetiyor, istediği kadar üretemiyor. Başta İstanbul, büyükşehir belediyelerinin deprem sonrası çok ciddi destekleri oldu. Tohum, fide dağıttılar. Bir yılda bölge depremzede olmaktan çıkamadı. Bir yıl o desteği veren belediyeler bu yıl niye o desteği vermediler? Neden gerek duymadılar diye sormalı. Bu desteğe ihtiyaç devam ediyor."
Batı kadar ‘sahipli değil’
Bölge çiftçisinin, batı bölgesindeki çiftçiler kadar 'sahipli' olmadığına da işaret eden Candemir, bunun yolunun kooperatifleren geçtiğini, bölgede kooperatifçiliğin halen sağlıklı yapılanamadığını kaydetti. Candemir, "Kooperatifleşme yok. Bakanlığın örgütleri çalışıyor ama sahaya çıkanı çalışanı 1-2’dir. Her köye ziraat mühendisi kısa sürede unutuldu" diye konuştu.
Yine de çiftçi başarılı, çünkü üretiyor
Girdi maliyetlerine ve artan fiyatlara da işaret eden Candemir'e göre 'çiftçi hiçbir şeyin sahibi değil'. Candemir, şu değerlendirmeyi yaptı: "Çiftçi sadece toprağın sahibi. Tohum, fide, , ilaç fiyatını kontrol edemiyor. Mazot fiyatını kontrol edemiyor, gübre fiyatını öngöremiyor. Maliyeti öngöremiyor, pazarı kontrol etme şansı hiç yok. Bölgenin en büyük eksiği kooperatifçilik. Belen'de çiftçi üretiyor. Arsuz’da zeytin, kaysı, narenciye, sebze üretimininde yapılıyor, çiftçi bir şekilde üretiyor, bu kadar zorluklara rağmen çiftçi çok başarılı üretiyor. Ama hiçbir şey kontrolünde değil."
Maliyetler fide siparişlerini de etkiledi
Baharlık ekim döneminin tamamlandığı bölgede ekim alanındaki daralma yanında üretim planlaması olmadığını da sözlerine ekleyen Candemir, güzlük ekimin ise baharlık ekimin yüzde 25'ini geçemeyeceğini söyledi. Candemir, "Buradaki ekim periyodunu biliyoruz. Martın son haftasında başlar, Nisan ayının tamamı ekim dönemidir. Mayıs 15’e kadar baharlık ekim dönemi sürecidir bu. Bu erken bahar ekimi dönemi dediğimiz… Sipariş alarak 40 gün önce gelecek fidenin, her haftanın 40 gün öncesi siparişlerimizi oluşturuyoruz. Teslimatı haftalık yapılıyor. 1-2 yıl öncesine kadar biz o sipariş üzerine yüzde 50 fazladan ekim yaptırabiliyorduk. Son anda kadar veren, ben de ekeyim-tarlam boş kalmasın diyen o yüzde 50’lik talep de karşılanabiliyordu. Ancak bu yıl maalesef o yüzde 50’lik bölümden maliyetlerden, fiyatlardan dolayı vazgeçtik, fideliklere sadece sipariş kadar ekim yaptırabildik. Arsuz ve İskenderun’da tahmin ediyorum 23 tane zirai ilaç bayisi var, ama fide işinin yüzde 70-80’ini uzunca bir süredir ben yapıyorum. Ve giderek azalan, daralan bir ekim sözkonusu" diye konuştu.
Belen kendi pazarını oluşturuyor
Arsuz'da zeytin ve kayısıya yönelimin devam ettiğini, bunun sebze üretim alanını daralttığını, diğer bir daralmanın ova kısmındaki yapılaşmadan kaynaklandığını ifade eden Candemir, Belen'in ise kendi oluşturduğu yerel pazarlarıyla doğrudan tüketiciye ulaşmasının üretimi olumlu etkilediğine dikkat çekti. Candemir, şunları söyledi: "Son birkaç yıldır sebzecilik anlamında üretim artışı Belen’de gözle görülür durumda. O bölgede ürettiği ürünün ciddi bir bölümünü çiftçi hale gitmeden kendi pazarlarında, aracıyı aradan kaldırarak ve yüzde 20-25 ekstra kårları olduğu için orası Arsuz’daki çiftçiye göre daha kårlı durumda. Üretici ürününü doğrudan kendisi satabiliyor. Ya küçük alanlar ekiyor, ektiği ürünü çevre pazarlarda kendi satabiliyor."