Akın Bodur/Arsuz
Obeziteniin günümüzde önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu anlatan Doç. Dr. Kitapçı, ´obezite´nin Latince bir kelime olup, yağ-kitle anlamına geldiğini ifade etti.
Arsuz´da, TTB eski Başkanı Dr. Füsun Sayek´in anısına düzenlenen 12. Füsun Sayek Sağlık ve Kültür Etkinlikleri kapsamındaki 'Toplum bölgilendirmesi: Çocuklarda obezite' adlı söyleşide konuşan Doç. Dr. Kitapçı, obezitenin ülkemizde ve dünyanın birçok ülkesinde hızla arttığını belirterek, 'Artık dış görünüşten ziyade sağlıklı kilo önemli. Çocuklar da sağlıklı bir erişkin olarak büyümeli. Bu olunca çocuklar büyümeli ve daha kuvvetli olabilmelidir. Son yıllarda dünya genelinde sağlıksız kilo alımı yaygınlaştı. 2010´da nüfusun yüzde 10 ´aşırı kilo´, yüzde 3 ´fazla kilo´ oranına sahipken, 2013´te bu oran arttı; kızlarda yüzde 20-24 oranına kadar çıktı. Korunabilir şeyler, bazı hastalıkları da gündeme getiriyor. Çünkü, neden ve sonuçlar önemlidir' değerlendirmesini yaptı.
Ailesel yatkınlık da obeziteyi etkiliyor
Bazı insanların, diğerlerine göre daha kolay kilo alabildiğini ´su içsem yarıyor' değerlendirilmesi yapıldığını belirten Doç. Dr. Ayşın Uçkun Kitapçı, 'Bu kişiler, diğerlerine göre daha çok çaba yarcamalıdır. Çünkü, eti genetik bir nedendir. Ailesel yatkınlık fazladır. İnsanların çevre koşullarına, beslenmesine, spora dikkat etmesi gerekir. Çünkü bunlar birer hastalık nedenidir; Şeker, yağ, kolosterol, ortopedik sorun, karaciğer, uyku apnesi, tansiyona yol açabiliyor' dedi.
'Obezite, ergenliği de etkiliyor'
Doç. Dr. Ayşın Uçkun Kitapçı, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Beslenmeye dayalı olarak son yıllarda ergenlik biraz daha erkene de kayabiliyor. Ve 2 yıl önce de olabiliyor bu, 6 ay-2 yıl arasındaki bir süreci de etkileyebiliyor. Bazı hastalığa yakalandıktan ya da obezite olduktan sonra çözüm aramaktansa, olmadan korunmak önemlidir. Çocuklarda erişkinlerden farklı olarak kalori önemli. Karbonhidrat önemli. Çocuklar aldığı enerjinin yüzde 50´sini korbonhidratlardan almalı. İlk iki yaşta çocuklar biberonla beslenmeye devam ederse, daha çok obez olma ihtimali vardır' diye konuştu.
'Öğünler zamanında yenilmeli'
Doç. Dr. Ayşın Uçkun Kitapçı, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Öğünler zamanında yenilmeli. Atlanırsa kilo daha fazla alınıyor. Ailece yenen yemekler bizim kültürümüzde zaten oldukça fazla ama yine de en az haftada 3 kez ailece yenen yemek, öbeziteyi önlüyor. Televizyon, bilgisayar karşısında yemek ise obezite nedeni. Küçük çocuklar enerji alımını ayarlayabiliyor ama beslenme çeşidini bilemiyor. Yetişkinler bunu ayarlamalı. Beslenme planında tahıl, süt-yoğurt, mevye-sebze, protein tüketilmelidir. Çocuklar mutlaka üç öğün yemek yemeli. Doyana kadar yesinler ama besin çeşidini aynı oranda arttırsınlar. Öğün aralarında tüketilen yiyecekler de sağlıklı atıştırmalar olsun; Meyve, peynir, süt, sandviç gibi.'
Mısır şurubu tehlikeli, çocuklarda meşrubat kesilmeli
Mısır şurubunun çok zararlı olduğunu anlatan Doç. Dr. Ayşın Uçkun Kitapçı, mutfakta plastik kullanımının azaltılmasını, konserve yerine taze pişmiş yemeklerin tercih edilmesini de istedi. Doç. Dr. Kitapçı, 'Çocuklarda sadece meşrubatı keserseniz obezite oranı oldukça düşer' değerlendirmesinde bulundu.
Obezite nedir?
Ülkede hızlı artması üzerine Sağlık Bakanlığı da obeziteye karşı dikkat çekmeye ve bununla mücadele etmeye başladı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise obeziteyi, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlıyor.
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün internet sayfasında obezite hakkında şu bilgiler yer alıyor: 'Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır. Beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın sonlandığı ana kadar devam eden yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. İnsanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan besin öğelerini yeterli ve dengeli miktarda alıp vücutta kullanabilmesidir. Karın doyurmak, açlığı bastırmak, canının çektiği şeyleri yemek veya içmek değildir. Günlük yaşamda bireylerin (gebe, emzikli, bebek, okul çocuğu, genç, yaşlı, işçi, sporcu, kalp-damar, şeker, yüksek tansiyon hastalığı, solunum yolu bozuklukları vb.) yaşa, cinsiyete, yaptığı işe, genetik ve fizyolojik özelliklerine ve hastalık durumuna göre değişen günlük enerjiye ihtiyacı vardır. Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için, alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerekmektedir. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının yüzde 15-18´i, kadınlarda ise yüzde 20-25´ini yağ dokusu oluşturmaktadır. Bu oranın erkeklerde yüzde 25, kadınlarda ise yüzde 30´un üstüne çıkması obeziteyi oluşturmaktadır. Günlük alınan enejjinin harcanan enerjiden fazla olması durumunda, harcanamayan enerji vucutta yağ olarak depolanmakta ve obezite oluşumuna neden olmaktadır. Günümüz teknolojisindeki gelişmeler, yaşamı kolaylaştırmakla birlikte, günlük hareketleri önemli ölçüde sınırlamıştır. Obezite; besinlerle alınan enerjinin (kalori) harcanan enerjiden fazla olması ve fazla enerjinin vücutta yağ olarak depolanması (yüzde 20 veya daha fazla) sonucu ortaya çıkan, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir.'
9660,53%1,16
34,59% 0,13
36,29% 0,82
2982,40% -0,75
4956,70% -1,49