Akın Bodur-Elif Günay/İskenderun
İskenderun´da İnsan Hakları Derneği (İHD) İskenderun Şubesi tarafından Ulucami caddesi üzerindeki Sağlıklı Yaşam Parkı önünde yapılan basın açıklamasında, 'Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temelidir' ifadesi vurgulandı.
'Yaşasın 1 Eylül Dünya Barış Günü; Savaşa hayır, barış hemen şimdi; Susma haykır, savaşa hayır; Yaşasın demokrasi, barış mücadelesi' sloganları arasında konuşan İHD İsknederun Şube Başkanı Coşkun Selçuk, 'Barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak istediğimizi bir kez daha belirtmek için alanlardayız. Dayanışma haklarından olan barış hakkı, bir insan hakkıdır. Bir hak olarak barışın talep edilmesinin engellenmeye çalışılması ve savaşın kutsanması kabul edilemez' dedi.
Bazı siyasi parti ve sivil toplum kurumuşlarının destek verdiği, polisin geniş güvenlki önlemi aldığı basın açıklamasında konuşan Selçuk, şunları söyledi: 'Birleşmiş Milletler (BM), 1945 yılında kabul ve ilan edilen BM Şartı ile kurulmuştur. BM Şartı´nın giriş bölümü ile 1. ve 2. maddelerinde Birleşmiş Milletler´in barışı, insan hak ve özgürlüklerine saygıyı güçlendirme amacı vurgulanır. 10 Aralık 1948 tarihinde kabul ve ilan edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirisi´nin başlangıç maddesi ile 28. maddesinde barış ve barışın temellendirileceği sosyal düzenlerin, bu bildiride yer alan haklara ve özgürlüklere dayanması gerekir. Bildiride barış hakkının kutsallığı ve bu hakkı korumanın ve uygulanmasını sağlamanın da devletler için bir yükümlülüktür. Barış talebinin, medeni ve siyasi haklarla yani yaşam hakkı, işkence yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, adil yargılanma hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü olduğu kadar; ekonomik, sosyal ve kültürel haklar yani çalışma hakkı, konut hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, dil hakları ile de ilişkisi bulunmaktadır.'
'Türkiye sözleşmelerin tarafı'
Selçuk, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'İHD, insan haklarını evrensel, bütünsel, bölünmez, biri diğerine tercih edilemez ve tüm insan haklarının birbiriyle irtibatlı oluşuyla kabul etmektedir. Türkiye bu sözleşmelerin 2003 yılından beri tarafıdır. Bu metinlerde İHD´nin de benimseyip paylaştığı temel yaklaşım, barışın insan hakları ve özgürlüklerine dayalı oluşudur. İnsanlar arasındaki ekonomik, sosyal ve her türden eşitsizlikler, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir. O nedenle, İHD olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz.'
İHD: Türkiye çoğulcu dokuya sahip
İHD İskenderun Şube Başkanı Coşkun Selçuk, 'Ortadoğu yıllardır büyük güçlerin çatışma alanı haline dönüşmüştür. Enerji kaynaklarına hakim olmaya çalışan emperyalist güçler bedelini Ortadoğu halklarına ödettirdikleri kanlı bir savaş yürütmektedirler. Suriye´de devam eden savaş bütün insanlığı ve insanlık değerlerini tehdit eden bir boyuta ulaşmıştır. Ortadoğu´da ve bütün dünyada çatışmaların durması halkların kendi içlerinde sorunları çözüp dayanışması ile mümkün olabilir. Türkiye çoğulcu etnik, dilsel, dinsel ve kültürel dokuya sahiptir. İnsanı ve doğayı temel alacak bir bakış açısı, hukuksal düzenlemelerin de bu çoğulcu dokuyu hak temelli olarak yansıtmasını gerektirir. Çoğulculuk, İHD´nin pek çok kez vurguladığı ve yansıttığı, ´herkes farklı, herkes eşit´ sloganında ifadesini bulur. Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temelidir. Demokrasi ile insan hakları arasında koparılamaz bir bağ bulunduğu düşüncesindeyiz. O nedenledir ki, Türkiye´nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çiziyoruz. Türkiye´de kalıcı barış için çatışma nedenleri ortadan kaldırılmalıdır. Bunun için ilk yapılması gereken çatışmaların durması, sona erdirilmesi, diyalog yollarının açık tutulması, insan hakları ve demokrasi eksenli çözüm arayışlarına imkân sağlanmasıdır. Türkiye´nin yönetim sisteminin otoriterleştiği koşulların ortadan kaldırılarak, demokrasi ve insan haklarına dayalı yeni bir toplum sözleşmesi, barıştan ve barışı savunmaktan geçmektedir. İnsan hakları savunucuları olarak, ülkemiz başta olmak üzere tüm dünyada barışın egemen olduğu bir yaşam için insan hakları mücadelemizi sürdüreceğiz' diye konuştu.
CHP´li gençler, Atatürk´ün sözünü anımsattı
CHP İskenderun Gençlik Kolları yönetimi de Atatürk´ün ´Yurtta sulh Cihanda sulh´ sözleriyle yaptığı açıklamada 1 Eylül Dünya Barış Gününü kutladı ve şöyle değerlendirdi: 'Ömrünü vatan aşkı ile savaş meydanlarında cepheden cepheye koşarak geçiren büyük komutan vatan sevdalısı önderimiz rol aldığı savaşlardan her zaman muzaffer bir komutan ünvanıyla çıkmış bir savaş dahisi olarak defalarca barışın önemini sözlerinde dile getirmişti. ‘Harp zorunlu ve hayati olmadıkça cinayettir´. Asırlardır üzerinde yaşadığımız,kendimize yurt edindiğimiz bereketli Anadolu toprakları için canlarını feda eden kahraman dedelerimizle birlikte vatan savunması yapan,onlarla omuz omuza çarpışan ve onlara önderlik eden ebedi liderimizin ‘zorunlu ve hayati´ derken ne demek istediğini o kahraman dedelerin torunları olarak tarihimizi okudukça daha iyi anlıyoruz. Gerek dış devletlerle olan ilişkilerimizde gerekse güzel ülkemiz üzerinde yaşayan farklı kültür,inanış ve mezhebe sahip bireylerin birbirleri ile olan iletişimlerinde insana saygı ve sevgi kavramları biz CHP´li sosyal demokrat gençlerin benimsediği öncelikli değerlerdendir. Barış içinde yaşamak için hayati olan bu değerlerin en yoğun yaşandığı ve özümsendiği şehirlerden biri olan Hatay´da yaşayan gençler olarak farklılıklarımızın aslında en büyük zenginliklerimizin olduğunu sürekli olarak gözlemleme fırsatına sahip olduğumuz için kendimizi ayrıca şanslı hissediyoruz. Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sunni, Hristiyan, Yahudi ve sayamadığımız birçok farklı kültürün kardeşlik bağlarıyla iç içe barış içinde yaşadığı güzel kentimizin bu anlamda tüm dünyaya örnek olmasını ve barışın sadece bizim topraklarımızda değil tüm coğrafyalarda tüm halkların arasında egemen olmasını diliyoruz. Hatay´daki düğünlerde halaylarda farklı kültürlere sahip bireylerin ellerinin neşe içinde kardeşçe birleştiği gibi bu halayların dünyanın çevresinde kurulmasını ve tüm insanlığın ellerinin bir daha ayrılmamak üzere birleştiğini görmeyi temenni ediyoruz.´