Sadet Berkyürek/İskenderun
Arsuz gelişsin, turizm bölgesi olsun, ama kültürel kültürel ve tarihi dokusunu bozmadan, o dokuyu koruyarak… özellikle doğaya uyumlu, çevreye saygılı bir anlayışla çalışma yürütüyoruz” dedi.
Tarım ve turizmin belirleyiciliğindeki kenti ‘geleceğe taşıma´ hedefiyle çalışma yürütüldüğünü kaydeden Başkan Culha, Arsuz´da 3 turizm bölgesinden Akçalı´nın imar planının yapıldığını, turizm arsalarının turizmcilerin yatırımlarına hazır hale getirildiğini söyledi. Culha, turizmcilere “arsamız var” davetinde bulundu. Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha, Ayna İskenderun Kültür Sanat Derneği ile Evimiz İskenderun Süpürge Derneği´nin ortak ve geleneksel Çarşamba Sohbetlerinde içiçe yaşanan iki ilçesinin ortak değerlerinden yola çıkarak Arsuz´u, hedeflerini, beklentilerini ve gerçekleşmeleri anlattı, soruları yanıtladı.
Tatlı patetesin ana yurdu
Tarım ve turizm karakterli olarak tanımladığı Arsuz´un, yeşil sebze, zeytin, narenciyenin ağırlıkta olduğunu ürün desenine dikkat çeken Culha, tarıma yönelik İlçe tarım Müdürlüğü ile işbirliği içinde olduklarını kaydetti. Arsuz´un tatlı patates üretiminde özel ve tek nokta özelliğine de işaret ederek, bölgenin tarım potansiyeline ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye´nin yeşil sebze ihtiyacının yüzde 40´ı Hatay´dan karşılanmakta, bu yüzde 40´ın 30´luk bölümü de Arsuz´da üretilmekte. Özellikle maydanoz, dereotu. Tarım üretimimize seracılık da eklendi. Muz üretiminde de Anamur´a rakip olabilecek nitelik ve kaliteye ulaşıldı. Balıkçılık ve buğdayda da özel yeri var. Tatlı patates üretiminde özel bir yeri var. Türkiye´de de başka noktada yok denecek kadar az. Bunun daha bilimsel yapılması yönünde katkı sunmaya çalışıyoruz. İlçe tarım Müdürlüğü ile işbirliği içerisindeyiz.”
“Yetki alanında olmasa da müdahil olduk”
Elektrik altyapı yetersizliği, girişimler ve sağlanan yatırımla alınan mesafe hakkında da bilgi veren Başkan Culha, Karaağaç ve Nardüzü´nde elektrik sorununun yüzde 80 oranında çözüme kavuştuğunu, doğalgaz gibi elektrik konusunun da yetki alanlarının dışında kalmasına karşın müdahil olduklarını ifade etti. Culha, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bölgenin ihtiyacı, konuya duyarlılık ve hakimiyetimizden kaynaklı kendi yetkimiz dışında her konuya müdahil olduk. Elektrik ve doğalgazda cevap aldık. Doğalgazda Arsuz´un kapsama alınmasını sağladık. Küçük ölçekli de olsa bir yatırım çıkarttık. Işıklı´ya kadar projelendirildi, Karaağaç´ın bir kısmında çalışma başlatıldı. Ben kapı aşındırdım, sonuç aldık.”
Tütün depolarına hastane ısrarı
Arsuz´da planlanan devlet hastanesi için sit alanında kalan yer seçiminin yanında ulaşımın da yaratacağı trafik sorununa işaret eden ve yerin değiştirilmesinde ısrarcı olduklarını aktaran Culha, Madenli´deki ‘tekel tütün depoları´nın kazandırılabileceğini kaydetti. Culha, “Devlet Hastanesi yatırımı konusunda onay çıktı. Seçilen yerin sit alanı içerisinde olması dolayısıyla idari süreç uzuyor. O süreç biter bitmez devlet hastanesi yapılacak. Biz yer seçimi konusunda itiraz etmiştik. Halen itirazcıyız. Çünkü eski Arsuz´un biraz ötesinde bir alan. Karşı çıktık, çünkü halihazırda yazın Arsuz kendi yoğunluğunu taşıyamıyor. Hastaneden dolayı oluşacak trafik yoğunluğunu kaldıramaz. Bu yatırımı ya Akçalı bölgesine ya Madenli´deki Tekel tesisleri olabilir. Maalesef politik bir seçimdir. İnşallah teknik olarak çözülür ve yapılır” diye konuştu.
Suriye savaşı turizmde caydırıcı olsa da…
Culha, bölgenin kültürel ve tarihi dokusunu ise bozmadan sürdürme kararlılığında olduklarını vurguladığı konuşmasında turistik ziyaret ve konaklamada Arsuz´da kalma süresini arttırmanın seçeneklerini de araştırdıklarını ve Hatay´ın tüm değerleriyle birlikte bir sunumu hedeflediklerini de sözlerine ekledi. Konaklama süresinin arttırılması yönünde ise ulaşılamayan tarihi ve kültürel değerlere ulaşılabilir olmanı sağlamak istediklerini de sözlerine ekleyen Culha, gastronomiye yönelik de eksikliklere dikkat çekti.
Culha, şunları söyledi: “Biz turizmin altyapısından, imar planından başladık. Bu ilçede yeteri kadar çarpık yapılaşma var zaten. En azından bundan sonra zararın neresinden dönülebilir yaklaşımıyla planlayarak program içerisinde o gelişmeyi sağlamak istiyoruz” ifadesini belirtti. Ancak, gerek ülkemizde gerek dünyada Hatay´ın Suriye´deki savaşın lojistik merkezi olarak gösterilmesinin yarattığı caydırıcılığa da işaret ederek, şunları söyledi: “Bir çok yabancı misafirimize Türkiye´ye geldiğinde Hatay´a gelmemesi önünde telkinde bulunuluyor. Turizmi etkileyen bir faktör durumunda. Bu sorunlar aşıldığında ülkenin sayılı merkezlerinden biri haline getireceğiz.”
Arsuz HADO´nun güzergahında yeralmalı
Büyükşehir Belediyesi tarafından Kıbrıs ve Lübnan´a yönelik deniz ulaşımında terminal merkezlerinin Samandağ ve İskenderun olarak gösterilmesine karşın Arsuz´da da bir terminalin şart olduğunu kaydetti. Çalışmanın henüz çalışma aşamasında olduğunu da ifade eden Culha, “Bu yerinde bir projedir. Rantabl olmadığı yönünde değerlendirme de yapıldı ancak, belediyeler sadece ticari amaçla hareket etmez. Kamuoyunun ciddi olarak bu projeyi desteklediğini görmekteyiz. Ben de destekleyenlerden biriyim. Zaten Hatay´la ilgili bir imaj var. Bunu kırmak adına böyle projelere ya da yabancı ayağa ihtiyacımız var. Özellikle Arap turizmini deniz ulaşımı yoluyla tekrar canlandırır kanaatindeyim” şeklinde konuştu.
Altyapı ‘en büyük´ sorunlardan
Altyapıya yönelik sorunların devam ettiğini, bir çok sitenin arıtmasının denize deşarj edildiğini, özellikle yerleşimin yoğun olduğu Karaağaç ve Uluçınar mahallelerinde sorunun görünür durumda olduğuna dikkat çeken Culha, Büyükşehir belediyesinin bununla ilgili projelendirme çalışmasının tamamlandığını, finans sorununun da çözülerek ihale aşamasına getirildiğini hatırlattı.
Culha´dan Karaağaç´ta bitişik nizam eleştirisi
Karaağaç ve Nardüzü´nde yoğun ve yüksek katlı yapılaşmanın yarattığı sorunların hatırlatılması üzerine geçmiş yönetim dönemlerindeki imar uygulamaları ve kararlarına dikkat çeken Culha, “Karaağaç Arsuz´un kalbidir. Karaağaç´la Arsuz´u bir kabul ediyoruz. Yapılaşmaya açılmış alanlar ile ilgili talep edilmesi halinde ruhsat vermekle mükellefiz. Belediye başkanı olduğum zaman Karaağaç´ta imara açılmayan hiçbir nokta, imarsız alan yoktu. İmara açılan bir yerin binalaşmaya maruz kalacağını bilmek için zaten kahin olmaya gerek yok. Karaağaç´ın başta imar planlamasında bir hata var. Karaağaç´ta bitişik nizam düzenlemesi kararı olur mu? Yapılmış maalesef. 32 kat bile vardı, 12´ye ancak çekebildik. Karaağaç´ta yapı yüksekliğinin 7´de durması lazım” değerlendirmesinde bulundu.