İskenderun/SES
24 Haziran seçimleri ile ülkeyi 5 sene yönetecek Cumhurbaşkanını ve milletvekillerin seçildiğini anımsatan Ekinci, 'Artık bundan sonra sorunları değil çözümleri, geçmişi değil geleceği hedefleyerek ülkemizi gelişmiş ülkeler düzeyine çıkartma zamanıdır” değerlendirmesini yaptı. Ekinci, yazılı açıklamasında şunları belirtti: 'Vakit kaybetmeden, onlarca yıl gelişmemizin önünde ayak bağı olan orta gelir, orta eğitim ve orta demokrasi tuzaklarından kurtaracak yeni yapılanma içerisinde kolları sıvayıp yola koyulmalıyız. Tabiki bunu milletle el ele olmanın verdiği güçle yapmanın sürdürülebilir bir gelecek için olmazsa olmaz olduğu açıktır. Hukuk devletinin ve özgürlüklerin en ileri demokrasiler düzeyinde gerçekleştirilmesi, 81 milyonun yaratacağı katma değeri zirveye çıkaracaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi´nde tüm paydaşların katılımcılık esasıyla kanun yapma, yerelde ve genelde partilerarası uzlaşma ile etkin denetim mekanizmasının tüm unsurlarının hayatageçmesi gerekir. Yasama ve yürütmenin kapsamlı bir reform ve politika gündemine yer vermesi önemli, Gelişmiş batı ülkelerinde uygulanan anayasaların tüm vatandaşları eşitlik ilkesinde kapsayan bir yapıda olduğu göz önüne alınarak Türkiye´de de bütünleştirici, bireysel hak ve özgürlükler dikkate alınarak toplumun tüm kesimlerini eşitlik ilkesinde kapsayıcı bir sivil anayasa hazırlanması da önem taşımaktadır. Türkiye´yi en geç 5 yıl içinde bulunduğu seviyeden gelişmiş ülkelerle rekabet edecek seviyeye çıkarmak mümkün. Bunların zor olduğunu hiç sanmıyorum. Mesela; kadın-erkek eşitliğinisağladığımızda yurt içi yıllık hasılayı 250 milyar dolar arttırabiliyoruz. Sanayi, tarım ve hizmetleri kapsayan bütün sektörlerde haksız rekabete yol açan Kapasite fazlalıklarını, kayıt dışını, dampingli ve dış devlet teşvikli ithalatı ortadan kaldırdığımızda, iş insanlarımız ihtiyaç duyduğu gerekli sermaye birikimine sahip olacak ve yüksek teknolojiye sahip tesis yatırımlarıyaparak katma değeri yüksek ürün ve hizmetler üretecek ve dünya pazarlarında rekabetçi bir konumda yerini alabilecektir. Yüzyıllardır süren gecikmelerle ancak yakalayabildiğimiz endüstri 1.0, 2.0 ve kısmen 3.0 devrimleri artık miadını doldurmuştur. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere artık işçilik maliyetini neredeyse sıfıra indirgeyen Endüstri 4.0 devrimini gerçekleştirme yarışına tüm dünya ülkeleri girmiştir. Bu devrimde de geç kalmamız durumunda pazarda rekabet edemeyerek iş verenlerimiz işyerlerini, işçilerimiz de işlerini kaybedeceklerdir. Dolayısıyla Endüstri 4.0. devrimi bir keyfiyet değil, mecburiyettir. Önümüzdeki 15 yılı hedef alarak bu yarışta ön saflarda yer almamız Devlet ve Özel Sektör İşbirliği içinde yukarıda sözünü ettiğimiz ortamı yaratarak gerçekleştirmemiz mümkündür. Bütün bunların yanında ´komşularla sıfır sorun politikası´ ile bir zamanlar yakaladığımız yüksek ekonomik ve sosyal büyümeye aynı politikayı sürdürerek ulaşmamız mümkün olacaktır. Avrupa Birliği normlarıyla bütün farklılıklarımızı gözden geçirerek AB ile uyumlu hale gelmemizin yaratacağı etkinin de sosyal ve ekonomik büyümemizde önemi büyüktür.'