İnşaat Mühendisleri İskenderun Temsilciliğinin 16. genel kurulunda 6 Şubatın ardından yargı süreçleri, yargılanan meslek mensupları, bilirkişi raporları hakkında ve yönetmeliklerdeki sıkıntılar ve çözümleri tartışmaya açıldı
Sadet Berkyürek/İskenderun
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İskenderun Temsilcilik Başkanı Kerem Özdemir, "6 şubat depremlerinde enkazın altında sadece yöre halkı kalmadı. Ne yazık ki başta sorumlu kuruluşlar olmak üzere, tüm devlet kurumlarımız da kaldı. Yıkılan ve hasar gören on binlerce yapının sorumluluklarının hem cezai hem de hukuki yönden meslektaşlarımızın omuzlarına yüklenmeye çalışıldığını ,hep beraber izliyoruz"' dedi.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İskenderun Temsilciliğinin 16. dönem genel kurulu, deprem yargılamalarının ve tartışmalarının gölgesinde gerçekleştirildi. İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası salonunda yapılan genel kurulda Kerem Özdemir, M. Tevfik Yıldız, Erkin Polat, Hayat Yeşildağ, Görkem Şengül yeni yönetim kuruluna seçildi.
Kerem Özdemir, genel kurulda yaptığı konuşmada, 6 şubat depremlerinin kendine özgü, olağandışı ve öngörülemez niteliklerine yönelik devam eden bilimsel çalışmaların; yapı, deprem ve yapıldığı dönemde geçerli olan mevzuat ilişkisi ile Oda'nın başta olmak üzere ilgili tüm tarafların konuya dair bilimsel ve hukuki çalışmalarının soruşturma ve kovuşturma aşamalarında dikkate alınmamasını eleştirdi. Özdemir, 'hukuki ve teknik gerekliliklere uygun olmayan bilirkişi raporları doğrultusunda' meslektaşlarının hukuksuz şekilde tutuklu yargılanmalarının mesleğin ve meslek mensuplarının topyekûn cezalandırılması haline dönüştüğünü savundu.
Yapı kullanımından sonra sorumluluk kimde?
Özdemir, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Meslektaşlarımız sadece yapıda sonradan projeye aykırı şekilde kolon kesme, duvar yıkma gibi değişikliklerin yapıldığının ispatı halinde tahliye ediliyorlar. Oysa ki proje müellifi mühendisin görevi proje tarihindeki mevzuata uygun proje hazırlamak, uygulamacı ve denetçi mühendislerin görevi ise projeye uygun imalat ve denetim yapmaktır. Bizler projeyi çizer, uygulamayı kontrol eder ve yapı kullanımını aldıktan sonra inşaattan sorumlu olamayız ki şu anda yargılandığı projeden uzun süre geçmesinden dolayı bu süreçte bu binadaki değişiklikleri büyütmeleri, küçültmeleri veya kesme işlemlerini nereden bilebilirler. Dolayısıyla dünyada hiçbir meslekte olmayan ömrünün sonuna kadar yaptığı işten sorumlu olma durumu sadece bizim mesleğimizde vardır ve bu durumu kınıyorum."
"Adil yargılama hakkının gereği..."
Açıklamasını sürdüren Özdemir, "Ayrıca belirtmek gerekir ki, deprem yargılamalarında binanın inşa edildiği tarihte mühendisin yaptığı proje kusurlu bulunsa dahi, kusurlu olduğu hususların yıkımda ne şekilde ve ne derecede etken olduğunun ortaya çıkarılması, adil yargılanma hakkının gereğidir" dedi.
Bilirkişi raporları ve masumiyet karineyi ilişkisi
Özdemir, şöyle devam etti: "Yıkılan binaların hangi sebepten yıkıldığı net olarak ortaya konulmadan, yıkım sebepleri ve sorumluluk zinciri tespit edilmeden, bazı eksiklikler nedeni ile bilirkişi raporlarında yıkımda kusurlu olarak gösterilen tasarım, yapım ve denetimden sorumlu meslektaşlarımız halen cezaevlerinde tutuklu bulunmaktadır. Bu nedenle de ceza hukukunun temel ilkelerinden birisi de suçluluğu mahkeme kararı ile sabit oluncaya kadar bir kimsenin suçlu sayılamayacağını ifade eden masumiyet karinesidir. Bu karine adil yargılanma hakkının da temelidir. Ancak yaşanan bu süreçte masumiyet karinesi meslektaşlarımız açısından, suçsuz olmadığı hükmü sabit oluncaya kadar suçlu sayılacaktır şeklinde tersine çevrilmiş gözükmektedir."
İlk günden sahadaydık
Toplumun dayanışması ve yaşanan felaket karşısında örgütlenme kabiliyeti ne acıdır ki sorumlu kurum ve kuruluşların önünde olduğunu anlatan Özdemir, "Özellikle ilk hafta içerisinde, acil durum ve acil müdahale açısından görünen sorunların tarif edilebilir veya anlaşılabilir hiçbir yönü yoktu. Biz oda ve yönetim olarak çok fazla mühendis arkadaşlarımızla her ne kadar çok acılar içerisinde olsak da ilk günden beri sahada birçok enkazın yanında, üstünde, heryerinde olmaya çalıştık ve olduk" diye konuştu.
Adil yargılama talep etti
Özdemir, şunları söyledi: "Geçici yerleşim alanlarının kurulması, enkaz kaldırma işlemleri, altyapısal hizmetlerin yani elektrik, su, kanalizasyon, haberleşme ihtiyaçlarının karşılanması gibi faaliyetlerdeki sorunlar aradan 1 yıl geçmesine rağmen halen karşımıza sorun olarak çıkmaya devam ediyor. Bu sorunların hem psikolojik olarak sağlıklı olmak hemde huzurlu bir gelecek için bir an önce düzene girmesi gerekmektedir. Aksi taktirde burada yaşamak her bir birey için çok daha zor olacaktır özellikle bugünlerde Green Peace ölçümlerine göre, partikül olarak Türkiye'nin en kirli havasının İskenderun olarak açıklanması hepimizi derinden üzmektedir. Bizler çocuklarımız için burada daha sağlıklı ve mutlu yaşamak için elimizden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğiz ve yapacağız. Sizleri de bunu yaşatmak için odamızın her anında yanında olmaya davet ediyoruz. Aksi taktirde bugün başkasına olanlar, yarın sizlerin başına gelmeyeceğinin garantisi yok. Biz hep bir ağız olacağız, tek yürek olacağız ve üzerimize düşen her görevi yerine getireceğiz. Daha yaşanabilir bir gelecek için mücadele edeceğiz. Yargı süreçleri adil yargılanma, adli süreçlerin demokratikleşmesi ve tutuksuz yargılanmayı heryerde ve her zaman yüksek sesle dile getireceğiz."
Risk yenilemiyor
Özdemir, "Resmi raporlarda 10 milyonluk toplam yapı stokumuz içinde 6-7 milyonluk riskli yapı olduğu tahmin edilmektedir. Fakat buna karşın son 11 yıl içerisinde ülke genelinde sadece yüzde 3-4 civarındaki kısmı yenilenebilmiştir. Yetkililerin kentsel dönüşüme çok önem vermesi ve her türlü desteği vermesi gerekmektedir ki, vatandaşın kentsel dönüşüm için isteği artsın. Aksi taktirde yeni depremlerle tekrar eski yapı stoğumuzun yıkılmasına sebebiyet verir, insanlarımızı kaybedebiliriz" değerlendirmesini yaptı.
9863,27%1,88
34,75% 0,10
36,60% 0,33
2957,36% 0,48
4831,50% 0,59