“Depreme dirençli kentler yaratılmalıyız”

“Depreme dirençli kentler yaratılmalıyız”

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Hatay Temsilcilik Başkanı Rasim Can: “Ne yaparsanız yapın ama, depremi hesaplayarak yapın!”

*TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Hatay Temsilcilik Başkanı Rasim Can'ın gazetemizin 6 Şubat depreminin öncesindeki son sayımızda ‘eli kulağında’ depremle ilgili bir çığlık olarak nitelendirilebilecek uyarıları vardı. Yerel yönetimler, resmi kurum ve kuruluşlar ve deprem konusunda yer alan tüm mühendislik disiplinlerini sorumluluğa davet eden Rasim Can’ın depremle ilgili uyarıyor;  ‘daha fazla geç kalınmasın’, sakınım bandı, kentsel dönüşüm diyordu.

*Rasim Can, 6 Şubat yıkımının ardından bu kez depreme dayanıklı kentsel yapılanma ile ilgili uyarıyor. Hem alınan karar ve uygulamaları merceğinizde tutun diyor hem de yerel seçimde aday adayı olacaklara 'depreme yönelik programınızda ne var?' diye soruyor. Can, seçmeninde adaylardan bu yönde program sormalarını öneriyor.

*Can, Doğu Anadolu Fay Zonu, ikincisi Ölü Deniz Fay Zonu ile Kıbrıs Dalma Batma zonuna bağlanan Antakya-Samandağ Kıbrıs Fay zonunun Hatay’da kesiştiğini ve bu faylardan herhangi birinin hareket etmesi halinde ilin tümünün olumsuz yönde etkileyeceğini belirtmişti... Can, “Biz çalışıyoruz, ama bizi dinleyen yok. Deprem bir doğa olayıdır, doğal afete dönderen bizleriz” diye yakınmıştı.

*Rasim Can ile 6 Şubat depremlerinin ardından geçen 10 ay sonrasında, artık deprem öncesi ve deprem anı dönemini geçirmiş, yıkımın ve kayıpların yarattığı ağır koşulların ortasında, deprem sonrası evrede görüştük. Bu evrenin yönetsel tüm birimlerin önüne bir sorumluluk koyduğunu anlatan Rasim Can, bunu şöyle özetledi: “Ne yaparsanız yapın ama, depremi hesaplayarak yapın!”

Sadet Berkyürek/İskenderun
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Hatay İl Temsilcisi Rasim Can, 6 Şubat depreminin öncesinde yaptığı uyarıların yeniden yapılanma döneminde de güncelliğini koruduğunu belirtti. 6 Şubatı'ı milat kabul ederek depreme dayanıklı kentlerin yaratılmasını bir zorunluluk olduğunu söyledi.

Rasim Can, 6 Şubat depreminde bu kadar ağır kayıpların, hasarın yaşanmasını ise şöyle açıkladı: 
“Deprem gerçeğini kabullenemeyen bir toplumda doğru şeyler bekleyemezsiniz.  6 Şubat'ı milat saymak, gerekli tedbirleri almak zorundayız. Bunu sadece kendi şehrim için söylemiyorum. Türkiye’nin neresinde yaşarsanız yaşayın eğer biz bu coğrafyada rahat huzur içinde yaşamak istiyorsak deprem gerçeğini kabullenmek zorundayız. Ne yapacaksak deprem hesabına göre yapmalıyız. Fay ne zaman kırılacak, kırılmayan fay var mı diye çok soru geliyor. Kırılması önümüzdeki yıllarda beklenen var mı diye… Maraş’ta, Adana’da, Mersin’de yani komşu illerde kırılan bir fay durumunda burası da zarar görecek. Kimsenin garanti altındayım deme lüksü yok. O zaman biz ülke olarak depreme hazırlıklı olmak zorundayız ve depreme dayanıklı kentleri yaratmak zorundayız” diye konuştu.

Önlem için coğrafya bize fırsat veriyor
“Aslında deprem de coğrafya da bize bir fırsat veriyor,’ önlem alın ben geliyorum diyor” diyen Rasim Can, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Yerin altında depremin ne zaman olacağını kaydeden, çözen olmadı daha. Ama depremin olacak yeri, stres yüklenen bölgeleri, öncü depremler bize sinyal veriyor. Çünkü bu fayların kırılma periyotları var. Tekerrür dediğimiz olay. Tekerrür olayları kimi yerlerde 300, kimi yerlerde 100, kiminde 500 sene… ama bilim yaklaşık her fayın tekerrür depremlerini çıkartıyor. Geleceği de ona göre düşüneceğiz. Mesela Doğu Anadolu fayı 350 yıl civarında kırılıyor diyor. Buna inanacağız. O zaman biz bu evrede önlem alacağız.”

Toplanma alanlarında bile sınıfta kaldık!

Toplanma yerlerinin seçiminden donatımına, kentleşme süreçlerine yerel yönetimlerin sorumluluğuna da işaret eden Rasim Cam, 31 Mart seçimleri öncesinde yerel yönetimlere aday olanlara deprem konusundaki bilgisini, projesini, önlemini sorgulamayı öğütledi.    Deprem gerçeğinin kabullenmenin tek yolunun eğitim olduğuna işaret eden Can, şunları kaydetti: “Toplum olarak duyarlı yöneticileri getireceğiz. Çünkü bu konu en fazla yerel yönetimi ilgilendiriyor. Elbette işin içinde devlet kurumları, mühendisler, şirketler var. Kişi bir müteahhide arsasını verirken bir kere depreme dayanıklı ev yapmalısın demeli, tabandan gelmeli o baskı. Elbette fay yasasını çıkarmak, zemin yapı ilişkisine çok önem vermek, yapılan tüm yapıların deprem şartnamesine uygun ve sıkı denetim altında yapılmasını sağlamak gerek. Depremle birlikte her şeyimiz alt üst oluyor. Haberleşmeden yardımlaşmaya kadar ulaşım neredeyse her şey yok oldu. Deprem sonrası için birçok toplanma yerlerinden bahsediliyordu? Ne gördük! Toplanma yerlerinin düzenlenmiş, içinde deprem sonrası için sudan tutun ecza deposuna, kazma küreğe, iş aletlerine kadar depolanmış olması gerekir. Burada da zayıftık ve sınıfta kalındı. Demek ki eksiğimiz çok.”

Yıkılan her binanın öyküsü var ama…

Deprem sonrası başlanan tüm yapıların sıkı bir denetim altında yapılmasının zorunlu olduğunu vurgulayan Can, şunları söyledi: “Çalışanların demirci ustasından kalıpçısına kadar betondaki mikser şoföründen beton santralinde çalışanlara kadar, mühendisinden tutun yapı denetimine kadar belediyesine kadar herkesin denetim altına, uzmanı tarafından yapılması lazım. Yargının devam ettiği bir yerde konuşmak doğru değil. Her yıkılan evin, apartmanın neden yıkıldığıyla ilgili kendine göre bir hikayesi var. Tespit ediliyor, edilsin; ama biz hiç olmazsa bundan sonra yapılacak yapılar insanların üstünde yıkılmasın diyoruz. Bunun için deprem şartnamesini güncelleştirmek, daha ağır şartlarda yapmak ve o ortamda çalışacak insanların işinin ehli olması gerektiğine inanıyorum. Yani işçisinden ustasına mühendisine işin ehli olmalı.

“Yüzyılın birikiminin sonucunu yaşadık”

Marmara depreminden sonra Hatay’daki jeolojik yapıdan yola çıkarak fayları takip ettiklerini anlatan Can, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hatay'da tehlike yaratacak  3 tane büyük ana fayımız var olduğunu biliyorduk. Bu faylar Doğu Anadolu Fayı, Ölü Deniz Fayı bir de Kıbrıs yayı. Bunun yanında 7-8 yıl önce belirlenen yeni bir fay, Türkiye diri fay haritasına alındı. Buna da Antakya Kıbrıs Fay zonu diyoruz. Bizim yıkıcı depremlerimiz 6 şubatta oldu. Bir de Defne depremi dedikleri 6.4 büyüklükte bir deprem oldu. Aslında buna Samandağ depremi demek daha uygun. Çünkü Antakya’dan Samandağ’a giderken orta yerlerde fayın kırılmasıyla deprem yaşandı. O da Kıbrıs Antakya Zonu üstünde oldu. Bu fayların mevcudiyetini ve herhangi birinin kırılması halinde zarar vereceğini söylüyorduk. Çalışmalara devam edildi, yeni şartnameler çıktı… ama, bu yüzyıllık biriken bir birikimin neticesini aldık. Yani düşünün 70’li ve 80 li yıllarda yapılan Samandağ, Antakya ve İskenderun’daki binalar o günkü şartlarda yapılmış. Diyoruz ya hani bazen… deniz kumu kullanılmış. Bir tek o değil. Deprem şartnamesi 99 depreminden sonra iyileştirildi. Bu da olmasaydı belki yaşadığımızın çok daha üstünde zarar görecektik. Evet faydası oldu ama yeterli değil.”

Az katlı ve sağlam yapılan binalarda sıkıntı olmayacağını, ancak zayıf zeminler üzerinde yapılacak yüksek katlı yapıların zemin durumuna göre önlem alınması ve sıkı denetim altında yapılması gerektiğini ifade eden Can, “Yani şehrin göbeğinde yapılacak yapıların çok iyi bir zemin araştırması yapıldıktan sonra inşaata işine geçilmesinden yanayım. Zeminin durumuna, jeolojik yapıya göre yani fayın nereden geçtiği, o fayın yeri kesin tespit edildikten sonra sakınım bandı çizilerek o alanda hiçbir yapıya yola bile izin verilmemesi gerekir. Evet cennet gibi bir ilimiz var. Doğası, güneşi, havası, denizi… herşeyi mükemmel. Bir tek eksiğimiz deprem ve depremin bilinci olmaması. Umarım bundan sonra herkeste bu deprem bilinci yerleşir ve herkes deprem hesabını yaparak -bir tek yetkililer, seçilmişler, mühendislere değil, vatandaşa da iş düşüyor. Bu konuda duyarlı olmaya çağırıyorum” diye konuştu.

Rasim Can kimdir?

 İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği 1983 yılı mezunu. 1986’da DSİ’de işe başladı. Atatürk Barajı’nda yaklaşık 12 yıl çalıştı. 25 yıldır Hatay’da görev yapıyordu. Baraj, tünel Jeolojisinden, su sorununa kadar kendi deyimiyle Hatay’da ayak basılmadık yer kalmamış. Halen Jeoloji Mühendisleri Odası Hatay Temsilcilik başkanlığı görevini yürütüyor.



"Arsuz, tarım ve turizm üzerine kurulu"

Üst aramasında 281 sikke çıktı

Masatlı, koordinatörlük sürecini anlattı

"Evi ve eşyayı boşalt" tebligatı

İskenderun’da bin noktaya çöp kutusu

Özhaseki: Herkese mahallesinde ikamet çabasındayız

10 yıl sonra basın toplantısı

"281 bin ton sera gazı salımı önlendi"

Mimarlar, 70. yılı baloyla kutladı

Orta hasarlı binalara 3 aylık ek süre!

"Basın özgürlüğü her açıdan koruma altında"

Okulda öğretmene şiddete "örgütsel tepki"

Liseden, "şiir ve müzik"

İSTE, Uluslararası Havacılık Eğitim Fuarına katıldı

Meclis, 2023 yılı hesabını onayladı

İhsan Ar, toprağa verildi

'Üç fidan' anıldı

Parkta türkülerle anıldılar

Astım kontrol altına alınabilir mi?

Hıdırellez kutlandı

Paskalya'da dualar sağlık ve barış için

Muhtar Taş'ın adı oturduğu sokağa

İsraillin toprak alımına soru önergesi

İskenderun zemini çöküyor

Belediye "kariyer.net"le iş bulacak

12 bin dönüm tarım arazisi sular altında kaldı

Denizciler'e 5 kat sınırı

İskenderun’da Katoni binası yandı

Deprem yargılamaları mercek altına alındı

Güzelmansur: Rezerv alanda belirsizlik ortadan kaldırılmalı

Yükleniyor

  • BIST 100

    10218,60%-0,49
  • DOLAR

    32,19% -0,11
  • EURO

    34,79% 0,17
  • GRAM ALTIN

    2444,59% 0,51
  • Ç. ALTIN

    3950,05% 1,88