Ayna İskenderun Kültür Sanat Derneği ile Evimiz İskenderun Süpürge Derneği 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden üyeler, üye yakınları ve dernek dostlarını andı.
Kent ve ülke gündemine ilişkin gelişmelerin, kente dair her konunun ve tarafı kişisinin, kürsüsünde kendine yer bulduğu geleneksel Çarşamba Sohbetlerinin evsahibi Ayna İskenderun Kültür Sanat ile Evimiz İskenderun Süpürge dernekleri depremde hayatını kaybeden üye ve yakınlarını andı.
6 Şubat depremlerinin yarattığı yıkım ve kayıpların arkasında yer seçiminden denetime tüm birimlerin sorumluluğuyla birlikte yatan etmenlerin ele alındığı anma toplantısında, devletin afete hazırlıklı olmamasının kayıpları nasıl arttırdığına dikkat çekildi, olası yeni bir afete hazırlık yapılması çağrısında bulunuldu. Derneklerin kurucularından Ayşe Figen Arlı ile dernek üyeleri Ali Ahmet Altun, Rafi Sümbültepe, dernek üyelerinin yakınları Haluk Arlı, Alaz Yıldırım Genç, Ali Genç, Cahide Sümbültepe, Nuran Altun, Adnan Kimyon ile dernek dostları adına lokma dağıtıldı, anılar paylaşıldı, kentin yeniden inşası ve sorumluluklarla ilgili yol haritası hedefi konuşuldu.
Açılış konuşmasını yapan İskenderun Kültür Sanat derneği Başkanı Recep Yıldırım,
“Bu kürsüde insana ölüm getiren şeyleri çokça konuştuk. Salgını konuştuk, haftalarca önemli isimleri davet ettik; yangını konuştuk. Depremi, çevreyi, beslenmeyi konuştuk. Türkiye halkına ölüm getiren ne varsa en çok onlar üzerine konuştuk. Ama bu kadar yakına geleceğini hiç tahmin etmezdik. Bundan dolayı benim için çok ağır bir konuşma. Deprem büyüktü, binalar çürüktü. Ama hayatta kalmanın, kalabilmenin gizemli bir tarafı var. Anılarımız var. Ama hiçbir bina alınlardan dolayı çökmedi. Kolonları zayıftı, kirişleri köküydü, demirleri zayıftı vs… Bu insanlar hayatta olsaydı bu toplantıyı nasıl yapardık diye düşündüm. Hani haber metinlerinde geçiyor ya… 22 aynı denetimden geçmesi gereken binalar nasıl olur da çöker, bunların sorumluları kimlerdi diye sormaya devam ederdik” dedi.
Her iki derneğin kurucu üyesi ve Ses Gazetesi’nin imtiyaz sahibi Ayşe Figen Arlı’nın kente ve yaşama yönelik projelerini hatırlatan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayşe Figen gibi bir entellektüeli kaybettik. Bu o kadar acı ve acıklı ki, çünkü çok sayıda projesi vardı ve bunlar askıda kaldı. Onun anısını sürdürebilmek için, projelerinin yeniden gündeme gelmesini sağlamak lazım. O projeleri bir araya getirelim, yazıya dökelim. Çevre, insan sağlığı, halk sağlığı konusunda, aynı zamanda şehrin kültür sanat hayatının daha da ileri gitmesi, buna katılan insan sayısının artması konusunda elimizden geleni yayarsak onların ruhunu şadetmiş oluruz.”
Titus Tüneli kadar işlevsel, St.Simon Manastırı kadar değerli…
“Depremden geriye bize ne kaldı?” diye soran, dernekler ve bireyler olarak sürecin kendilerine yeni görevler verdiğini ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:
“1940’lardan, 60’lardan, 80’lerden bize kalanlara bakıyorum. Milattan öncesinden bize kalanlara bakıyorum. Bizden geriye ne kalacak? Edebiyat hayatımda da temel çıkış noktalarımdan bir tanesi bu. Bugün enkazlara baktığımızda bizden geriye ne kaldığını görebiliyoruz. Bugün o hurda için millet birbirini yiyor ama, ama o hurdada bize kalan ne? İşte aliminyum, bakır, silikon var ve buna benzer şeyler… peki bizden geriye ne kaldı? Bizden geriye sadece güzel anılar kalabilir. Hiçbir yapı o anıların ağırlığından dolayı çökmedi. Tam tersi, anılar bizi hayatta tutar, ayakta tutar ve geleceğe gitmemizi, gelecekte doğru şekilde anılmamızı sağlar. Benim Ayna Kültür Sanat Derneği’nde, aynı zamanda paydaşımız olan Evimiz İskenderun Süpürge Derneğinde olmamım temel nedenlerinden biri işte bu fikir. Titus Tüneli kadar işlevsel, St.Simon Manastırı kadar değerli, hala kullanılmakta olan bir köprü kadar işlevsel bir eser kalsın istiyorsak bizim öncelikli olarak da zihnen hazırlıklı olmamız gerekiyor ve bu derneklerin temel işlevi bu. Devletin ayık olması gerekir. Aynı zamanda kendi toplumunu, kendi bireyini nitelikli bir şekilde ayakta tutması gerekir. Bireyin kendi içinde dayanacağı temel şey, o varoluş dediğimiz şey de doğal olarak sanattır, edebiyattır, estetize edilmiş değerlerdir, etiktir… bunları sağlamak derneklerimizin temel görevidir. Bundan başka şansımız, çaremiz yoktur. Eylül ayından itibaren derneğimiz faaliyet başlayacak. Bu faaliyetler içinde kaybettiğimiz çok değerli insanlar için bir tür diyet, borç bu insanların fikirlerini hayatta tutmak aynı zamanda bu fikirleri diğer insanların algılamasını sağlamak, bize benzeyen insan sayısını arttırmak gibi bir sorumluluğumuz var. Bu şehri ayağa kaldırmak, değerlerle donatmak da bizim biricik görevimizdir. Aynı zamanda kaybettiğimiz insanlara karşı borcumuzdur.”
9549,89%1,94
34,54% 0,18
36,00% -0,62
3005,99% 1,50
5006,70% 1,01