Tarih: 19.05.2021 16:33

´Diplomatik ilişkiler askıya alınmalı´

Facebook Twitter Linked-in

İskenderun/SES

 İsrail rejiminin her birkaç yılda bir tekrarladığı katliamlarına yenisini eklediğini belirten Kılıç, 'İsrail´in Gazze Şeridi´ne düzenlediği saldırılarda 10 Mayıs´tan bu yana 37´si çocuk, 22´si kadın 137 Filistinli hayatını kaybetti, 950 Filistinli yaralandı. Ortadoğu´nun ve hatta bütün dünyanın kanayan yarası Filistin, Nakba´nın (Büyük Felaket) 73. yıl dönümünde sanki tarih tekerrür ediyormuşçasına çocuk, kadın demeden yine katliamlara maruz kalmaya devam ediyor. Nakba günü; Filistinliler açısından felaket olarak görülen İsrail Devleti´nin bağımsızlığının ilan edildiği ve ardından gelen katliam ve işgallerin adıdır. İsrail´in bağımsızlığını ilan ettiği tarih olan 14 Mayıs 1948 tarihini takip eden gün olan 15 Mayıs, Nakba Günü olarak sembolleşmiştir. İsrail, tarihi Filistin topraklarının yüzde 85´inden fazlasını işgal altında tutmaktadır. Siyonist rejim, Filistinlilerin geleneklerine, inançlarına da vahşice saldırıyor. Ortadoğu´nun tam kalbinde yer alan bu yara nasıl ortaya çıktı? Yeniden hatırlamada fayda var' açıklamasını yaptı. 'Filistin sorunun kökleri, İsrail Devletinin temellerinin atıldığı bir asır önce 1917´de yayınlanan ve ünlü Sykes- Picot anlaşmasının devamı niteliğinde olan Balfour Deklarasyonu´na dayanmaktadır. İngiliz devleti bu Deklarasyonla Filistin topraklarında bir Yahudi devletinin kurulmasını destekleyeceğini ilan etmişti. Bu desteğe bağlı olarak bölgeye Yahudi yerleşimcilerin getirilmesi ve Filistinlilerin topraklarının işgal edilmesi, 1948´de İsrail devletinin kuruluşuyla sonuçlanmıştı' değerlendirmesini yapan Kılıç, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Sykes- Picot ´gizli´ anlaşmasının yıl dönümüne de denk düştü. Bu gün paramparça olmuş Arap coğrafyası ve Filistin sorunu başta olmak üzere Ortadoğu´nun diğer mazlum halklarının çektiği acı, bu anlaşmanın bu güne bıraktığı mirastır. Bu nedenle Filistin davasına sahip çıkmak, aslında emperyalizmin özellikle Sykes-Picot´tan bu yana bölgeyi parçalama politikalarına karşı çıkmaktır. Ne yazık ki Filistin halkı, katliamlar karşısında verdiği mücadelede tarihte olmadığı kadar yalnız kalmıştır. Buna karşılık Siyonist işgal devleti yeni katliamlar yapmada, Filistinlilerin ellerinde kalan toprakları işgal etmede cüretkar davranmaktadır. ABD emperyalizminin büyükelçiliğini Kudüs´e taşıması ve aslında fiilen Filistin Davasını bitirmeyi hedefleyen ´yüzyılın anlaşmasının´ dayatmasıyla ile somutlanan İşgal devletine verdiği sınırsız desteğin payı vardır. Lakin terörist devletin diğer önemli dayanağı bölgedeki gerici rejimlerdir. Mısır 1979´da imzaladığı Camp David ve sonrasında Ürdün´ün 1994´te imzaladığı Vadi Araba Anlaşmalarıyla İsrail´i ilk tanıyan Arap ülkeleri oldu. Fakat ne yazık ki son dönemde hemen hemen bütün Arap gerici rejimleri terör devletiyle normalleşmek için sıraya girdiler. Trump geçen yıl Netanyahu ile birlikte Filistin´e teslimiyet dayatan ´yüzyılın anlaşması´nı açıklarken yanında Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn´in Washington büyükelçilerini de almıştı. Ardından önce BAE ve sonra Bahreyn, İsrail´le ´normalleşme´ anlaşmaları imzaladılar. Şimdi de diğer gerici rejimler ´normalleşme´ kuyruğuna dizilmiş durumdalar. Filistin halkının hamasete değil, somut desteğe ihtiyacı vardır.'

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —