Sadet Berkyürek/SES
Birleşmiş Milletler´in Lübnan´daki barış gücü UNIFIL´deki TSK unsurlarının görev süresinin uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi üzerinde TBMM´deki konuşmada Türkiye´nin çevresinde barış kuşağı oluşturabilmek için önce kendi içindeki kutuplaşmayı ve cepheleşmeyi bir yana bırakarak birlik, beraberlik ve barışın esas alınmasını ve çevresinde barış katalizörü olmayı öneren Dudu, “Bu anlamda yapmamız gereken şey, sadece askerî güç olmak değil, yumuşak gücümüzü yani coğrafi, ekonomik, demografik, siyasi ve toplumsal gücümüzü çok ileri bir boyuta taşımak zorundayız” dedi.
Türkiye´nin yumuşak gücü olarak tanımladığı coğrafi, ekonomik, demografik, siyasi ve toplumsal gücü diplomaside de devreye konulmasının zorunluluğuna işaret eden Milletvekili Dudu, “Bu yüzden dünyada keskinleşen cepheleşmede taraf olmamak, tam aksine arabulucu olarak Türkiye´yi olası savaşların tarafı hâline getirmemek, ülkemizin bekası açısından son derece önemlidir. Maalesef Türkiye Katar´a asker göndererek Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri´nin başını çektiği bloku karşısına alarak Katar´ın yanında saf tutmuştur. Bu durum, Orda Doğu´da ara bulucu olma vasfımızı kaybetmemize yol açmış, Arap dünyasının lideri konumundaki bir ülkenin tüm oklarının üzerimize yönelmesine neden olmuştur” değerlendirmesini yaptı.
Ortadoğu´da satranç oyuncusu seçeneği
Katar´la ilişkilerle ilgili, Genel Kurul´da “Türkiye, tüm Körfez ülkelerini karşısına alarak Katar´ın bölgedeki jandarması mı olacaktır? Katar´a kaç Mehmetçik göndereceğiz? Türkiye, Suudi Arabistan´ın yanında hizalanan Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Bahreyn, Yemen ve Libya´yı karşısına alarak neden Orta Doğu´daki tüm aksiyon kabiliyetini ve olası ara buluculuk potansiyelini yok etmektedir?” sorularını yönelten Milletvekili Dudu, Türkiye´nin Ortadoğu coğrafyasında bir santranç oyuncusu rolünden başka seçeneği bulunmadığını savundu.
“Türkiye´nin AB hayalinini sonra erdirme hiddi olmamalı”
AB ilişkilerine de dikkat çektiği konuşmasında Dudu, şunları ifade etti: “Avrupa Parlamentosu, Türkiye´yle devam eden üyelik müzakerelerinin koşullu olarak askıya alınmasını kabul ederek tarihî bir hata yapmıştır. Şüphesiz, AKP Hükûmetinin Avrupa Birliği rotasından çıkan tutum ve davranışları, Türkiye´de düşünce ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldırması, mesleğini yapan gazetecileri cezaevine doldurması, son KHK´larda masum vatandaşları -kısmen söylüyorum- ve FETÖ´yle ilişkisi olmayan akademisyenleri mesleğinden etmesi demokrasiyle bağdaşmamaktadır. Ancak, Türkiye´nin AB yolculuğu AKP´den yıllar önce başlamış bir yolculuktur, bu yolculuk AKP´nin yanlış ajandasıyla sona erdirilemez. Avrupa Birliği, Türkiye´nin, bu ülkenin, bu milletin altmış yıllık rüyasıdır, bu rüyayı sona erdirmeye, bir çırpıda bir hiç uğruna sona erdirmeye ne AKP Hükûmetinin ne de Avrupa Birliğinin haddi olmamalıdır.”
9549,89%1,94
34,53% 0,00
36,23% 0,66
2964,23% -1,36
5031,94% 0,00