İskenderun/SES
Hatay Barosu Kadın Hukuku Komisyonu adına açıklama yapan Meral Asfuroğlu, ülkemizde, kadınların ilk kez oy kullandığı TBMM 5. dönem seçimlerinin 08 Şubat 1935´te yapıldığını ve 17 kadın milletvekilinin ilk kez meclise girdiğini anımsattı. Asfuroğlu, 'Ara seçimlerde bu sayı 18´e ulaştı. İlk meclisin yüzde 4.5´i kadındır. Son dönem milletvekili seçimlerinde 96 milletvekili ile bu oran yüzde 16 olmuştur. Yani 84 yılda kadın milletvekili oranı sadece yüzde 10 civarında artmıştır. 80 yılda seçilen tüm kadın milletvekillerinin toplamı 426´dır. Yani 80 yıldaki kadın milletvekili sayısı, sadece bir seçim döneminde meclise giren erkek sayısından bile azdır. Oysa bizden sonra seçme ve seçilme hakkının verildiği Avrupa ülkelerde bu oran yarıya yakındır. Kadınların sosyal ve kültürel alanlarda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmasını ve bu hakların yasa ile güvence altına alınmasını hedefleyen başta Atatürk olmak üzere genç Cumhuriyetimizi yönetenler, mecliste kadına seçme ve seçilme hakkının tanınmasına ilişkin kararı 5 aralık 1934 yılında aldıktan hemen sonra,1935 yılında yapılan ilk seçimde, kadın milletvekillerinin meclise girmesini teşvik etmiş, bu hedefi gerçekleştirmek için çeşitli önlemler almışlardır.Kendi dönemleri için 17 kadın milletvekili sayısı ile,yüzde 4.5 kadın sayısı oldukça iyi bir orandır. Ancak aradan 84 yıl geçmiş, kadınlar iş hayatında, toplumsal yaşamda, kültürel alanlarda, eğitimde çok daha fazla sayıda yer almasına rağmen, siyasi yaşamda hak ettiği oranda temsil edilmemiştir. 1935 yılında yapılan ilk seçimde, seçmenlerin yüzde 48´i kadındı. Seçmenlerin yarıya yakınının kadın oluşu, o dönemde kadınların seçme hakkına duydukları isteğin açık bir göstergesidir. Toplum içinde hak ettiği değeri gören, ekonomik, sosyal ve toplumsal alanda ve siyasi karar mekanizmalarında yer alan kadınlar, aydınlık bir geleceğin güvencesidir. Kadının karar mekanizmalarında hak ettiği şekilde temsili ve siyasi karar mekanizmalarında yer alması, kadına yönelik şiddetin de önlenmesini sağlayacaktır. Özellikle seçilme hakkı yönünden kadına konulan engeller, yarısı kadın olan bir meclis görmemizi mümkün kılmamaktadır. Siyasetçilerin bu konudaki söylemleri ile eylemleri farklıdır. Ülkemizde ekonomi ve siyaset,halen erkekler tarafından yönetilmekte, ekonomik yönden zayıf konumdaki kadın iş hayatında,sosyal hayatta ve siyasette temsil hakkını kullanamamaktadır. Çözüm,nüfusun yarısını oluşturan kadının, siyasette de eşit temsile sahip olması için, önündeki engellerin kaldırılması, kadın kotasının uygulanması, siyasilerin kadın temsili konularında samimi olması ile mümkündür. Yerel yönetimlerde ve meslek örgütlerinde dahi sayımızla orantılı olarak temsil edilmemekte olmamız da üzücü bir gerçektir. Toplumsal yaşamın her alanında büyük sorumluluklar yüklenen, gelecek kuşakların yetiştirilmesinde en büyük pay sahibi olan kadınlarımızın, sahip olduğu haklarının bilincine varmaları büyük önem taşımaktadır. Kadınlarımızın ekonomik ve sosyal yaşama katılımı, karar verme süreçlerinde daha etkin rol oynaması, siyasal alanda daha yüksek oranlarda temsil edilmesi için gerekli çalışmaların yapılması zorunludur. Seçme ve seçilme hakkına kavuşmanın 84. yılında, yüzde 50 temsile ulaşacağımız günlere olan umudumuzu ve inancımızı tekrar ederken, kadına yapılan şiddet, istismar, eğitimden mahrum bırakma vb. gibi haksızlıkların son bulması, toplumun yüzde 50 sini oluşturan kadınların iş, ekonomi, eğitim, sosyal ve siyasal her alanda erkeklerle eşit oranda temsil edilmesi, uluslar arası sözleşmelerle kadına tanınan hakların samimiyetle uygulanması için herkesi göreve çağırıyoruz.'
Kadının toplumun en önemli yapı taşı olduğunu belirten Defne Belediye Başkanı İbrahim Yaman, şu değerlendirmeyi yaptı: '21. Yüzyılın modern çağdaş ülkesi olarak anılan birçok ülkesinden çok daha önce Anadolu kadınına tanınan ´seçme ve seçilme hakkı´, Cumhuriyet´in kadına ve kadın haklarına verdiği önem ve değerin en önemli göstergesidir. Çağdaş ve uygar bir ülke olmanın vazgeçilmez unsurlarından biri olan özgür ve eşit kadın modelinin, yalnızca yasalarda bir ifade olmanın ötesinde özel olarak desteklenmesi ve geliştirilmesi gereken kavramlar olduğunu unutmamalıyız. Ne yazık ki son zamanlarda Mustafa Kemal Atatürk´ün, kadınların her alanda eşit haklara sahip, kültürlü, çağdaş ve özgür olmaları adına attığı bütün temellerin sarsılmakta olduğuna kaygı ve endişe ile tanıklık ediyoruz. Bir toplumun çağdaşlık düzeyinin, o toplumun kadınlara verdiği değerle ölçüldüğü bir dünya da, kadınların haklarından, eşitliklerinden verilecek taviz söz konusu dahi olmamalıdır. Dünya Kadın Hakları Günü´nü kutluyor, kadınlarımızın toplumun dezavantajlı kesiminde değil; toplumu ilgilendiren, her konuda en önde, inisiyatif alarak karar süreçlerinde eşit söz sahibi olmalarını temenni ediyoruz.'
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55