İskenderun/SES
Anadili bireyin annesinde doğduğunda herhangi bir dışsal öğrenme çabasına girmeden içine doğduğu topluluğun günlük yaşamında kullandığı, sosyalleştiği, sanat ve kültürel değerlerini yaşadığı sosyal ortamdan doğalında öğrenilen dil olduğunu ifade eden İHD İskenderun Şubesi Eşbaşkanı Selçuk, "Bu yönüyle anadil hakkı hem bireysel bir hak hem de ait olunan topluluğun kolektif hakları kapsamındadır. Dünya üzerinde 7 bin civarında anadilin konuşulduğu ve bunların 2500 tanesinin yok olma ile karşı karşıya olduğu bilinmektedir. Bu tehlikeye dikkat çekmeye çalışan UNESCO 17 Kasım 1999 tarihinde 21 Şubat’ı Uluslararası Anadil Günü olarak ilan etmiş ve 2000 yılından bu yana da dünyada kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla “Dünya Anadili Günü” olarak kutlanmaya başlamıştır. Anadil bireylerin mensup oldukları topluluklar içerisinde veya bir Devlet yönetimi altında kendilerini en iyi ifade ettikleri, sosyalleştikleri ve kültürel varlıklarını bu yol ile sürdürdükleri dildir. Devletleşmemiş halkların özellikle Anadilinde eğitim hakkından mahrum bırakılması kendilerini geliştirecek birçok olanaktan yoksun bırakılmaları anlamına gelmektedir. Bu nedenle Anadilde eğitim hakkı, talep eden bütün halklar için en meşru hak talebidir. Ayrıca, yapılan bütün araştırmalar anadilinde eğitim gören çocukların pedagojik olarak daha başarılı olduklarını ortaya koymaktadır" değerlendirmesini yaptı.
Selçuk, dernek binasında düzenlediği basın toplantısında şöyle konuştu: “Türkiye’de çok sayıda dil olmasına rağmen, Türkçe dışındaki bazı diller 2012 yılında çıkarılan seçmeli dersler genelgesi kapsamında 5. sınıftan başlamak üzere seçmeli ders olarak okutulabilmektedir. Bir çocuğun ilkokul 5. sınıfa kadar ailesinden öğrendiği dilden kopması ve resmi dili öğrenerek bilime, sanata, kültüre ve eğitime erişmeye zorlanması hem çocuk haklarının ihlali hem de pedagojik olarak çocuğun ruhsal, sosyal ve duygusal dünyasının parçalanması anlamına gelmektedir. Farklı dil ve lehçelerin seçmeli ders olarak okutulması yetersiz bir hak olmasının yanında bu dilleri seçmek ve okulda öğrenmek neredeyse imkânsız hale getirilmiştir. Yeterince öğretmen atanmaması, bir sınıfta en az 10 öğrencinin o dersi seçmek zorunda oluşu, eğitim araç ve gereçleri ile ders kitaplarının eksikliği, çocukların ve velilerin ders seçim dönemlerinde haberdar edilmeden idarenin uygun gördüğü çoğunlukla da dini içerikli derslere çocukların yönlendirilmesi gibi zorluklar nedeniyle bu hak bile kullanılamamaktadır. Ayrıca ailelerin ve çocukların ayrımcılığa ve sosyal dışlanmaya uğrama endişesi de anadilinde eğitim taleplerinden caydırıcı etkisi olmaktadır.”