Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Mustafa Ünsal, "Alanlardayız. Çünkü bu ülkede emeği ile geçim mücadelesi verenler olarak tarihimizin en karanlık, en zorlu süreçlerinden birisini yaşıyoruz" dedi.
İskenderun/SES
Hükümetin ücret ve emekli maaşına yaptığı zam oranı protesto ediliyor. Emeğinin karşılığını, hakkını isteyen kamu emekçileri ve emeklilerin ülke genelinde alanlarda olduğunu ifade eden Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Mustafa Ünsal, "Alanlardayız. Çünkü bu ülkede emeği ile geçim mücadelesi verenler olarak tarihimizin en karanlık, en zorlu süreçlerinden birisini yaşıyoruz. Alanlardayız. Çünkü bu ülkede yıllardır kamu emekçisi, işçisi, emeklisi, asgari ücretlisi ile milyonlar olarak her geçen gün daha fazla yoksullaştırılıyoruz. Bizler kendi kendimize yoksullaşmıyoruz. Yıllardır bizzat iktidarlar eliyle planlı, programlı, bilinçli, kasıtlı bir şekilde yoksullaştırılıyoruz. Üstelik iktidar da artık bunu saklama gereği duymuyor" değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye’de iki tablo ile karşı karşıyayız”
Dönemin Maliye Bakanının "Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor" dediğini anımsatan Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Mustafa Ünsal, "Bu sözler mevcut sistemde kimlerin baş tacı edildiğini, kimlerin ise yok sayıldığının açık bir itirafı olarak tarihe geçmiştir. Evet, çarklar yıllardır dönüyor. Ama o çarklar halkı, emekçileri, yoksullaştırmak, işsiz bırakmak, bir avuç zengini daha zengin etmek için dönüyor. Çarklar düşük gösterilen TÜİK enflasyonu ile halkın, emekçilerin cebinden alıp bir avuç patrona, yandaşa aktarmak için dönüyor. Yıllardır bu ülkeyi yönetenlerin kısa vadede de orta vadede de uzun vadede de tek bir programı vardır. O da emeği ile geçinenlere ve halka dayatılan Köleliğe ve Yoksulluğa Uyum Programdır. Attıkları her adımda işte bu Köleliğe ve Yoksulluğa Uyum Programını hayata geçirenler iki tablolu bir ülke yaratmıştır. Geldiğimiz noktada Türkiye’de iki tablo ile karşı karşıyayız. Birinci tablo faizden, ranttan, emek sömürüsünden beslenen bir asalağın tablosudur. İkinci tablo ise onlar zenginleşirken her geçen gün daha fazla yoksullaştırılan, güvencesiz hale getirilen milyonların tablosudur" diye konuştu.
“Yoksulluk tüm toplumu sarmış durumda”
Türkiye’de her dört kişiden birinin işsin, çalışan her iki kişiden birinin ise açlık sınırının altında kalan asgari ücretle ayakta kalmaya çalıştığını ifade eden Ünsal, gazetemize gönderdiği yazılı açıklamasında şu değerlendirmeye yer verdi: "Yoksulluk tüm toplumu sarmış durumda. Her iki kişiden birinin geliri açlık sınırının altında kalıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca açıklanan Mayıs 2024 verilerine göre bu ülkede 17 milyon 114 bin 912 yurttaş yaşamını sosyal yardımlarla sürdürmeye çalışıyor. 9 milyon 444 bin 458 kişinin aylık geliri brüt asgari ücretin üçte birinin altında kaldığı için GSS primleri bütçeden karşılanıyor. Milyonlarca kamu emekçisine yoksulluk sınırının yarısını bulmayan bir maaş reva görülüyor. Milyonlarca kamu emekçisi çalışırken aldığı maaş emekliliğinde en az yarı yarıya düşeceği için emekli olamıyor. Her 3 emekliden birisi ise açlık sınırının yarısını bulmayan bir aylıkla yaşam mücadelesi veriyor. Avrupa ülkelerinin en düşük emekli maaşı ortalaması 1294 Euro ile Türkiye'nin 5 katını aşıyor. Türkiye'nin emeklileri barınma, gıda, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılamazken Avrupa'nın emeklileri ise aldıkları maaşlarla dünya turuna çıkıyor. Takla attırılan TÜİK enflasyon rakamlarını daha da aşağı çekmek için yıllardır başvurulan hilelere her gün bir yenisini ekliyorlar. Ev kiraları ülkenin en ücra kasabasında dahi 10 bin lirayı, metropol illerde ise ortalama 20 bin lirayı aştığını bilmeyen kalmadı. Ama TÜİK’in enflasyon sepetinde ev kirası sadece 5 bin 845 lira. TÜİK’te büyük indirim var, fiyatlar piyasadakinin hemen hemen yarısı. Hatta yurt ücreti, uzman doktor muayene ücreti TÜİK rakamlarına göre neredeyse bedava. Tüm bunlar yetmezmiş gibi iktidar kendi yarattığı ekonomik krizin yükünü yine bizlere yıkan 'yeni paketler' açmaya devam ediyor. Istakoz yedikleri masalardan, meclis bahçesinde düzenledikleri kebap partilerinden fotoğraf paylaşanlar yoksullaştırdıkları milyonlara 'kemer sıkın' diyorlar. karlarını dörde, beşe katlayanlara 'siz de biraz tasarruf edin', demek akıllarının ucundan bile geçmiyor. Muafiyet ve istisnalarla çalıştırdığı asgari ücretli kadar bile vergi vermeyen firmaların, şirketlerin, faizden, ranttan, dövize endeksli hazine garantilerinden beslenen asalak takımının sırtını sıvazlarken tüm yükü bize yıkmaya devam ediyorlar."
“TÜİK rakamlarının değil, yoksulluk sınırının temel alınmasını istiyoruz”
Ülkenin kamu emekçileri, emeklileri olarak artık yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil, hak edilen refahta birleşmek istediklerini anlatan Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Ünsal, "Bizler artık içi boş müjdeler, bugün kaşıkla verileni yarın kepçe ile alan hileler, sadaka, ulufe değil, emeğimizin karşılığını, hakkımızı istiyoruz. Bunun için; kamu emekçilerine 14.493 lira olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin emekliliğimize yansıtılmasını için mevcut taban aylık katsayısına dâhil edilmesini istiyoruz. Söz konusu ilave ek ödeneğin tüm emeklilerin kök aylıklarına yansıtmasını, emekli aylıklarından sağlık payı kesilmesine son verilmesini istiyoruz. Emekli aylıklarında yaşanan buharlaşmanın önüne geçilmesi için emekli maaş bağlanma hesaplamasında 2008 öncesine dönülmesini istiyoruz. Maaş artışlarımızda tüm toplumun sahte olduğunu yaşayarak öğrendiği TÜİK rakamlarının değil, yoksulluk sınırının temel alınmasını istiyoruz. İktidarın 'en düşük maaş' olarak ifade ettiği eşi çalışmayan, 2 çocuklu en düşük kamu emekçisi maaşının eş ve çocuk yardımı ve fahiş oranda zamlanan kiralar karşısında bugün artık elzem hale gelen kira yardımı ile dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını istiyoruz. Vergide adaletin sağlanmasını, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz. Bunun için; Tükettiğimiz her şeyden alınan dolaylı vergilerin düşürülmesini, gelir vergisi birinci dilim oranının yüzde15 ten yüzde10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini, sıfır kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını istiyoruz. Seçim öncesi verilen 3600 ek gösterge ve mülakatın kaldırılması sözlerinin tutulmasını; istiyoruz" dedi.
8877,01%0,17
34,22% 0,08
36,97% 0,60
2925,07% 0,01
4834,06% -0,57