'Eğitim yapboza çevrildi'

Ertem, 'Son 15 yılda eğitim sistemi 3 kez değiştirildi. Eğitim yapboza çevrildi. Her Milli Eğitim Bakanı değiştiğinde sistem değişiyor. Eğer bir sistem her Bakan değiştiğinde değişiyorsa o sistem milli değildir. Çünkü Bakana göredir' dedi.

TEOG sınavına 2 ay kala TEOG´un kaldırıldığının açıklandığını, aileler ve öğrencilerin mağdur edildiğini belirten Milletvekili Birol Ertem, AKP´nin diğer politika belirleme alanlarında olduğu gibi eğitim politikalarını da bilimsellikten uzak, dogmatik bir sistem üzerine inşa ettiğini aktardı. Yazılı açıklamasında Birol Ertem, değişen sistemle yaşatılan mağduriyet yanında yaşattığı belirsizlik ve umuzsuzluğa da dikkat çeken Ertem, 'Çocukları için hayatını planlayan ailelerin tekrar düzeni bozuldu. Çocuklar nerede okuyacaklar, hangi sınava girecekler, nasıl bir sistem olacak, belirsizlik ve umutsuzluk içindeler. Çocuklar da artık değişimden bıktı ve eğitimden soğudular' ifadesini belirtti.

Bakan´dan tarihi hata
TEOG yerine geçecek modeli Milli Eğitim Bakanı açıklarken tarihi bir hata yaptığını, ancak bir gerçeği de itiraf ettiğini de sözlerine ekleyen Milletvekili Ertem, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Dedi ki, ´öğrencilerin yüzde 10´unun nitelikli okullara merkezi sınavla alınacağı öngörülmüştür´ dedi. Bir eğitim sistemini düşünün, devlet okullarının yüzde 90´ı niteliksiz okullar. Nitelikli okullar sadece yüzde 10. Kendi başarısızlıklarını itiraf ettiler. Sınava girmeyen ya da başarılı olamayan öğrenciler evine en yakın okula gidecektir deniliyor. Bu sistem nitelikli okulların olduğu yerlere ailelerin taşınmak istemesini doğurarak emlakçılara rant sağlamak için yapılmıştır ve diğer bölgelerde boş kalan imam hatip okullarını doldurmak amaçlanmıştır.'

CHP ne öneriyor?
Milli Eğitim Şurası´nın hızla toplanmasını, hangi siyasi ve kimlikte olursa olsun bütün tarafların Şüra´ya davet edilmesini öneren Ertem, açıklamasında şu grüşleri dile getirdi: 'Önyargıyla devlet yönetilmez. Akıl akıldan üstündür, eğitim şurasını toplayacağız. Herkesi davet edeceğiz, eğitimi tartışacağız. İki, her okulun bir bütçesi olmalı. Hükümet özel okullara 1 milyar 300 milyon lira teşvik veriyor. Özel okullara, ama devlet okullarına vermiyor. Çünkü devlet okullarına fakir fukaranın çocuğu gidiyor da ondan, vermem diyor. Fakir fukara, ben çocuğa iyi eğitim vermesem teşvik de vermesem zaten oyu çantada diyor. Bu konuda bütün velilerin dikkatli olması lazım. Üç, liyakat esasına dayalı bir sisteme yeniden dönmek zorundayız. Öğretmen kaliteliyse, öğretmen bilgiliyse, eğitim de kalitelidir ve çocuklarımız da iyi yetişirler. Bir diğer madde taşımalı eğitime son vermemiz lazım. Nerede çocuk varsa orada okul olacak, nerede çocuk varsa orada okul, orada öğretmen de olacak. Tıpkı her köyde bir ziraat mühendisinin, bir ziraatçının olmasını nasıl öngörüyorsak, her köyde bir öğretmenimiz olacak. Boğazımızdan keseceğiz, gerekirse yemeyeceğiz, bütün parayı eğitime harcayacağız, çocuklarımız için.'