Öğretmenlik Mesleği ve Milli Eğitim Akademisi Kanununa tepkiler sürüyor
İskenderun/SES
Eğitim Sen, AKP iktidarı ve Millî Eğitim Bakanlığı'nın (MEB), Öğretmenlik Mesleği ve Milli Eğitim Akademisi Kanununa karşı bugün (3 temmuz Çarşamba) Ankara'da olacağını açıkladı.
Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Mustafa Ünsal, iktidar ve MEB'in bugüne kadar defalarca yaptığı gibi, masa başında hazırlandığı meslek kanunu ile eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını tek taraflı olarak düzenlemeye çalıştığını belirtti. Anayasa Mahkemesi’nin Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bazı maddelerini iptal etmesinin ardından, kapalı kapılar ardında, kanunun asıl muhatabı olan öğretmenler ve sendikaların iradesi dışında, öğretmenlerin haklarını ve taleplerini dikkate almadan yeniden düzenlenmiş 'Öğretmenlik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu Taslağı' adıyla TBMM’ye sunulduğunu ifade eden Ünsal, ş açıklamayı yaptı: "Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) düzenlemesi ilk gündeme getirildiğinde, öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran, öğretmenlerin ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, özlük haklarını zayıflatan ve öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren bir içeriğe sahip olduğu yönünde yoğun eleştiriler almıştır. MEB ise ÖMK’ye yönelik bütün eleştirilere kulaklarını tıkamış ve bildiğini okumaya devam etmiştir. Sendikamızın ve öğretmenlerin temel talebi, ÖMK’de yer alan ekonomik iyileştirmelerin bütün eğitim ve bilim emekçilerine ayrımsız ve eşit bir şekilde uygulanması, öğretmenleri ayrıştıran ve ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesiyle çelişen her türlü uygulamaya derhal son verilmesidir. ÖMK'na göre 2022’de 516 bin 974 öğretmen uzman öğretmen, 66 bin 679 öğretmen ise başöğretmen unvanı alırken, 2023’te ise 69 bin 881 öğretmen uzman öğretmen, 3 bin 891 öğretmen de başöğretmen unvanı kazanmıştır. Günümüz itibariyle diğer meslektaşları ile aynı işi yapan öğretmenlerden uzman unvanı alanlar 4 bin 304 lira, başöğretmen unvanı olanlarsa 8 bin 608 lira eğitim-öğretim tazminatı almaktadır. Yeni Öğretmenlik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu Taslağı, eğitim-öğretim hizmetlerini yürüten öğretmenlerin seçimi, yetiştirilmesi, atanması, hakları, ödev ve sorumlulukları ile kariyer basamaklarında ilerlemeleri gibi konuları ve Millî Eğitim Akademisi’nin kurulmasını düzenlemektedir. Öğretmenlik mesleği, genel kültür, özel alan eğitimi ve öğretmenlik meslek bilgisi gerektiren bir ihtisas mesleği olarak tanımlanmıştır. Öğretmen olarak istihdam edilecekler, belirli yükseköğretim programlarından mezun olmalı ve hazırlık eğitiminde başarılı olmalıdır. Hazırlık eğitimi, teorik ve uygulamalı derslerden oluşacak ve Millî Eğitim Akademisi tarafından verilecektir. Eğitimin süresi dört dönem olarak belirlenmiş, eğitimde başarının yazılı sınavlar ve uygulamalı değerlendirmelerle ölçüleceği belirtilmiştir. Hazırlık eğitimini başarıyla tamamlayanlar sözleşmeli öğretmen olarak istihdam edilecektir. Sözleşmeli öğretmenler üç yıl süreyle başka bir yere atanamayacak ve üç yıllık hizmet süresini tamamlayanlar kadrolu öğretmenliğe atanacaktır."
18 milyon öğrenci, 1 milyon öğretmeni ilgilendiriyor
Kanun taslağının hazırlanış biçimi ve sınırlı içeriği açısından meslek kanunu olmaktan uzak olduğunu savunan Ünsal, "Öğretmenlik mesleği gibi 18 milyona yakın öğrencinin eğitim hakkını ve bir milyonu aşkın öğretmenin mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarını dar bir çerçevede düzenlemek doğru değildir. Kanun tasarısında, özel okul ve kurslarda öğretmenlik yapan meslektaşlarımızın başta taban ücret düzenlemesi olmak üzere temel ekonomik ve sosyal hakları, ücret ve çalışma koşulları ile ilgili hiçbir düzenleme olmaması önemli bir eksikliktir. Meslek kanunu olan diğer mesleklere (doktorluk, mühendislik, mimarlık, avukatlık, eczacılık) bakıldığında kamu-özel ayrımı yapmadan o mesleği icra eden herkesin ilgili meslek kanunu kapsamında olduğu görülmektedir. Diğer meslek gruplarına ilişkin meslek kanunlarında daha bütüncül ve kapsayıcı bir yaklaşım söz konusu iken, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun da bir öğretmen adayının meslek tercihinden emekliliğe kadar geçen sürece ilişkin tüm aşamaların yer almaması bir diğer önemli eksikliktir. Kanun taslağında öğretmenlerin gerçek ihtiyaçlarının ve beklentilerinin neler olduğuna yeterince bakılmaması ve toplumsal statülerini iyileştirmeye yönelik geniş kapsamlı bir çalışma yapılmaması en önemli sınırlılık olarak dikkat çekmektedir. Kanunun öğretmen ve yöneticilerin niteliklerinin belirlenmesi, atama ve görevlendirmelerde liyakat ve kariyer esaslarına uyulması, mesleki gelişimlerinin sağlanması gibi ilkeleri içerdiği belirtilmektedir. İlk bakışta liyakat ve kariyer esaslarına uyulması önemli bir ilke olmasına rağmen, Türkiye'de bu tür süreçlerin şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesi konusunda geçmişte yaşanan sıkıntılar göz önüne alındığında, bu ilkenin uygulamada ne kadar etkili olacağı konusunda endişeler bulunmaktadır. Ayrıca, öğretmenlerin mesleki gelişimlerinin sağlanması için gerekli olan kaynakların yeterli olup olmadığı belirsizdir. Kanun taslağında öğretmenlerin sorumlulukları detaylı bir şekilde belirtilirken, hakları konusunda daha genel ifadeler kullanılmış olması dikkat çekicidir. Bu durum, öğretmenlerin haklarının korunması ve uygulanmasında sorunlar yaşanabileceğini göstermektedir. Özellikle çalışma koşulları ve ekonomik haklar konusunda ciddi eksiklikler bulunmaktadır.
Kanun taslağında öğretmen adaylarına ve öğretmenlere yönelik disiplin cezalarını ve bu cezaların gerektiren fiil ve davranışları detaylı bir şekilde düzenlemektedir. Disiplin cezalarının ayrıntılı bir şekilde belirtilmesi, öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının iş güvencesine yönelik açık bir tehdit olarak kullanılabilecektir. Ayrıca, MEB’in geçmiş yıllardaki uygulamaları dikkate alındığında söz konusu cezaların uygulanmasında keyfi uygulamalara yol açabilecek açık noktalar bulunmaktadır" değerlendirmesinde bulundu.
“Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleği”
İktidarın, öğretmenler arasında var olan sözleşmeli, kadrolu, ücretli öğretmen ayrımlarına yenileri eklediğini, eğitim sisteminin rekabetçi ve eleyici yapısını daha da pekiştirecek adımlar attığını ifade eden Ünsal, "Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir. Bu temel gerçeği yok sayarak, öğretmenleri kariyer basamaklarına göre bölmek, farklı ücret politikaları üzerinden ayrıştırmak, öğretmenler arasındaki ilişkilerin ve mesleki dayanışmanın bozulmasına neden olacaktır. Yapay olarak oluşturulan farklı statü ve unvanlar, zaman içinde giderek belirginleşen sınıfsal ayrışmalara, okullarda katı ve hiyerarşik çalışma ilişkilerinin oluşmasına yol açacaktır. ‘Nitelikli okul/niteliksiz Ooul’ ayrımında olduğu gibi, kariyer basamakları üzerinden ‘nitelikli öğretmen/niteliksiz öğretmen’ algısı yaratılarak öğretmenlik mesleğinin saygınlığının daha da düşmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu durum ayrıca, okullarda çocuğunun sınıfına uzman ya da başöğretmenin girmesini isteyen velilerle okul idaresi ve öğretmenler arasında gerilimler yaratacak ve okullarda oluşturulan ‘özel sınıfları’ daha yaygın hale getirecektir. Meclis’e sunulan kanun teklifinin bu şekilde yasalaşması halinde, öğretmenler sözleşmeli olarak atanmak için bir de yeni kurulacak bu akademinin eğitiminden geçecek; akademiye KPSS puanına ve atama ihtiyacı sayısına göre alınacak olan öğretmenler, 3 ya da 4 dönemlik eğitim boyunca “öğretmen adayı” sayılacaklardır. Öğretmen adaylarının Akademi’de geçirdikleri süre hizmet süresinden sayılmazken, sadece genel sağlık sigortalısı olacak olmaları dikkat çekicidir" dedi.
Millî Eğitim Akademisi'ne girişin KPSS puanı ile, öğretmenliğe atamanın ise akademi eğitimi başarı puanı ile yapılacağını anlatan Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Mustafa Ünsal, "Millî Eğitim Akademisi'nin kurulması, öğretmenlerin mesleki gelişimini desteklemek adına olumlu bir adım gibi yansıtılsa da, bu akademinin işleyişi ve etkinliği konusunda ciddi belirsizlikler bulunmaktadır. Ayrıca, akademinin işleyişi sürecinin finansmanı ve kaynakları konusunda net bir planlamanın belirtilmemiş olması dikkat çekicidir. Kanun teklifinin 14. maddesinde 'Öğretmen adaylarına hazırlık eğitimi sürecinde her ay (18.650) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda ödeme yapılır' denilmektedir. Bu maddeye göre, Millî Eğitim Akademisi’nde eğitime alınacak öğretmen adaylarına ödenecek ücret, daha önce bizzat Bakan Yusuf Tekin tarafından açıklanan 23 bin liranın aksine, bugünkü tutarla 14 bin 190 lira olarak belirlenmiştir. Öğretmenlerin niteliğini arttırma iddiasıyla gündeme getirilen Millî Eğitim Akademisi’ne devam edecek olanlara asgari ücretin altında maaş ödenerek nasıl bir nitelik artırımı sağlanacağı tartışmalıdır. Kanun teklifinin en dikkat çekici ve istismara açık maddesi olan 34. maddeye göre, mesleki yetersizliği iki müfettiş raporuyla görülen öğretmenlerin akademiye alınması ve akademi eğitimi sonrasında da müfettişlerce başarısız görülmeleri halinde genel idari hizmetler sınıfında uygun yerlere memur olarak atanmaları düzenlenmiştir. Bu madde, öğretmenlerin iş güvencesi açısından önemli bir tehdittir ve kabul edilemez" diye konuştu. Kanun taslağı hazırlanırken eğitimin tüm bileşenlerinin sürece dahil edilmemesi, görüşlerinin alınmaması ve katılımcı bir süreç yürütülmemesi önemli bir eksiklik olarak niteleyen Ünsal, "Siyasi iktidar, gerçek bir meslek kanunu yapmakta samimi ise, atılması gereken ilk adım, öğretmenlik mesleği açısından uluslararası düzeyde kabul gören en önemli belge olan 'Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı'na uygun bir düzenleme yapmasıdır. ILO ve UNESCO ortak belgesi olarak 5 Ekim 1966 yılında kabul edilen ve Türkiye tarafından da onaylanan tavsiye kararı, öğretmenlerin toplumsal statüsüne yönelik olarak bugüne kadar atılmış en önemli ve kapsamlı adımdır" değerlendirmesini yaptı.
9031,64%-0,85
34,24% 0,06
37,65% 0,18
2911,50% 0,08
4872,56% 0,00