Arsuz Belediyesi tarafından gerçekleştirilen 1. Kitap Günleri´nde Göç ve Göçmen Edebiyatı konulu sunumda, Doğu Akdeniz bölgesinin göç tarihindeki yerine dikkat çekti, buluntuların bir müze ile gelecek kuşaklara aktarılmasını önerdi.
Modern insan olarak bilinen Sapiens´in Doğu Afrika´da ortaya çıktığı, tüm Afrika coğrafyasına 65 bin yılda yayıldığının bilindiğini hatırlatan Kabadayı, “Şu andaki verilere göre 135 bin yıl önce Afrika dışına göç etmeye başlayan Sapiens´in 135-115 bin yılları arasında Batılıların “Levant” olarak adlandırdığı Doğu Akdeniz´e yerleştiği biliniyor. İşte bugün Hatay´ın da içinde bulunduğu Doğu Akdeniz coğrafyasında modern insanın 135 bin yıllık göç tarihinin derin izleri bulunmaktadır. İşte bu izlerin arkeolojik buluntularının, antropolojik-etnolojik ve folklorik öğelerinin bir müzede toplanarak, modern insanın kültürel evriminin ortaya konması büyük önem arz etmektedir” diye konuştu,
Samandağ´daki Barutlu Mağara´da 90 bin yıl öncesine ait insan fosilleri, bu insanların kullandıkları aletlerin bulunduğunu, yine Keldağ´ın Akdeniz´le birleştiği bir koydaki Üçağızlı Mağara´da 40 bin yıl öncesinde et pişiren insanın aletleri, eşyalarının gün yüzüne çıkarıldığının altını çizen Kabadayı, gazetemize yaptığı değerlendirmede Antakya´da yeni yapılan Hatay Müzesi´nin girişinde bu mağara canlandırılarak burada yaşayanlarla ilgili buluntuların ayrıntılı biçimde sergilendiğini, yüzlerce tümülüsün yer aldığı Amik´teki Atçana, Tel-Kurdu, Tel-Cüdeyde´de bulunan önemli yapıtların Hatay Müzesi ve Louvre Müzesi´nde sergilendiğini de sözlerine ekledi.
Neolotik çağdan günümüze kadar kuzey-güney, doğu-batı yönlerinde gerçekleşen göçlerin kavşağında kalan Hatay, gerek Amik Ovası´ndaki, gerekse Samandağ çevresindeki ve İskenderun Körfezi´ndeki verimli toprakların, doğal güzellikleri nedeniyle bugün de göç almayı sürdürdüğünü aktaran Kabadayı, şunları ifade etti: “Son yıllarda Suriye´den göçle ilin dokusunda olumsuz değişim görülse de, coğrafyanın ve paylaşımcı kültür atmosferinin etkisiyle bu en aza inmektedir. Bu da göstermektedir ki Hatay, coğrafyası ve kültürüyle göçmenlerin kısa sürede uyum sağladığı bir yerelliktir, aynı zamanda bir evrenselliktir. Bu karakteristik niteliği, Hataylıların aynı zamanda göçtükleri başka kentlerde ve ülkelerde sıcak ilişkiler kurmalarına ve başarılı çalışmalar yapmalarına zemin oluşturmaktadır. İşte Hatay coğrafyasında gerçekleşen tarihsel göçlerin hikayesini yeni kuşaklara anlatacak, böylece insanlığın 135 bin yıllık kültür evrimine ışık tutacak bir Göç Müzesinin Antakya veya İskenderun´da açılması çok önemlidir. Antakya´daki eski Arkeoloji Müzesi, aslında bu amaçla düzenlenebilirdi. 66 yıl Arkeoloji Müzesi olarak hizmet veren taş binanın, 6 yıl boş kaldıktan sonra “Şehir Müzesi” ya da “Etnografya Müzesi” olarak açılacağını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu tarihi binanın kent merkezinde bulunması nedeniyle Göç Müzesi olarak düzenlenmesi çok yerinde ve anlamlı olurdu. Bunun gerçekleştirilme koşullarının araştırılmasını, mümkünse bu binada, değilse başka bir yapıda Hatay Göç Müzesi´nin faaliyete geçirilmesi, kültür turizmi açısından da Hatay´a katkı sağlayacaktır.”