Nesrin Geyik/İskenderun
Okullarda eğitimin pandeminin gölgesinde başladığını anlatan Ünsal, devlet okullarında sınıfların kalabalık olduğunu, özel ve devlet okulları arasında farklılık bulunduğunu ifada etti.
Kentte faaliyet gösteren Evimiz İskenderun Süpürge Derneği ve Ayna İskenderun Kültür Sanat Derneğinin ortaklaşa düzenlediği çarşamba sohbetlne konuk olan Ünsal, Birleşmiş Milletler Unesco´nun 28 Haziran 2021 verilerine göre, Türkiye´nin okulları en uzun süre kapatan ülke olduğunu, okulların okulların ´kapalı´, ´kısmın açık´ ve ´açık´ olarak nitelendirildiğini ifade etti. Ünsal, 'Veriler, Türkiye´de uygulanan uzaktan eğitimin, teknik olanakların sağlanamaması nedeniyle yaklaşık 6 milyon öğrencinin bu sürece tam olarak katılmadığı belirtilmektedir. Okul terki oranların yükseldiği görülmemiştir. Telafi eğitimlerin bu açığı kapatmadığı görülmüştür. Okulların açılması belirsizlikleri de beraberinde getirmiş. Kuşkusuz faydaları olduğu kadar bu süreçte hükümet tarafından iyi yönetilmemiştir.Türkiye´de salgın nedeniyle 1,5 yıl süreyle okullar kapalı oldu. Sendikamızın tüm çağrılarına rağmen okulların fiziki altyapısını düzeltilmemiş, derslik sayısı yeterli oranda arttırılmamış, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ´okullarda tüm önlemleri aldık´ ifadesini kullansa da tüm ülke çapında okuların salgına uygun hale getirilmediği, gerekli altyapıya hazırlanmadığı görülmüştür. Eğitime ayrılan payın Milli Eğitim Bakanlığı gider olarak verilmesi, okul ihtiyaçlarını yine velilerin sırtına yüklemiştir. Kırtasiye masrafları bile halkın alım gücünün çok çok üzerinde olduğu görülmüştür. Devletin eğitim öğretime yaptığı harcama, katkı yıllardır istikrarlı bir şekilde azalırken, hane halkının cebinden yaptığı eğitim harcamaları ise istikrarlı bir şekilde artmıştır. ´Eğitime ayrılan payı arttırıyoruz´ söyleminin gerçeğini görebilmek için halkın cebinden çıkan paranın miktarına bakmak yeterlidir. AKP Hükümetleri, siyasal, ideolojik müdehaleyle benzer olumsuz değişiklikleri, eğitimin içindeki payı azalırken velilerin finansmanına katkısı sürekli olarak artması bugün ve gelecek olarak son derece düşündürücüdür. Eğitim sistemi paralı hale getirilirken öğrenci velisi çocuklarını okutabilmek için bütçesine göre çok yüksek rakamlarda harcama yapmak zorunda bırakılmıştır. Eşit parasız nitelikli kendi dilinde kamusal bir eğitim sunulmalıdır' değerlendirmesini yaptı.
Eğitime ayrılan payların yüzde 75´inin yeni okul ve derslik yapımına gittiğini anlatan Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Ünsal, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Bu da eğitimde niteliği arttırmamakta, eğitimde sadece fiziksel koşulları arttırmaktadır. Geçen yıl yapılan okulların yüzde 57´si imam hatip liseleri ve imam hatip ortaokullarıdır. Bu kurumlar, eğitim-öğretim içinde en az öğrenciye sahip olan, ama en çok payı alan kurumlardır. Buna baktığım zaman İskenderun´da sınıflarda ortalama sınıflarda 40 kişi olan sınıf mevcutları, imam hatipler okullarında 20 kişiye düşmektedir. Bu okullarda hizmet eksiği yoktur. Bu okullarda okuyanlar özel okula gidiyor gibi ödüllendirilmekte, yemek hizmetlerini çok daha nitelikli bir şekilde almakta, kamu hizmetini çok daha nitelikli olarak görmektedirler. Buna rağmen halk imam hatip okullarına teveccüh etmemişlerdir. İmam hatip okulları bu kadar özendirilmesine rağmen, insanlar resmen ev ev dolaşarak bu okullara öğrenci bulmaya çalışmakta. Bu çalışmalar beyhudedir. İmam hatip liselerine öğrencilerinizi gönderin, diyen vatandaşların bu doğrultuda politika yapanların yüzde doksandokuzu çocuğunu bu okullara göndermemektedir. Bugün siyasi iktidar, ´imam hatip okullarına gönderin´ diye kampanya yaparken, kendi çocuklarını özel okularda yada yurt dışında okutmaktadır. Bu okullaşma oranının nasıl çarpık bir hale geldiği göstermektedir.'