Çevre Haftası kapsamında yazılı açıklama yapan Sönmez, şunları belirtti: 'Türkiye çapında yapılan duble yollar, 3. boğaz köprüsü, 3. havaalanı, Kaz dağlarında siyanürlü altın arama, Karadeniz´de hidroelektrik santralleri(HES),başta ilçemiz Samandağ VE Ege kıyıları ve Çanakkale´de Rüzgar Elektrik Santralleri (RES) ve Sinop ve Akkuyu´da yapılan Nükleer Santral nedeniyle yok edilen ormanlarımız, tarihimiz ve yaşam alanlarımız büyük bir çevresel felaket getirirken Çevre Günümüzü kutlamaktan çok kaygılarımızı arttırmaktadır. Özellikle Zeytinlik Yasası olarak bilinen yasanın yürürlüğe girmesiyle Türkiye çapında aç gözlü sermayenin gözüne kestirdiği her yere HES, RES, Termik Santral, Taş ocağı, Nükleer Santral gibi çevresel felaket yapacak projelerin onayının kolaylaşması (ÇED olumlu kararı) anlamına gelmektedir. ‘Biz Dünyayı Atalarımızdan Miras Almadık; Çocuklarımızdan ödünç aldık´ Kızılderili atasözünün ifade ettiği gibi biz bu dünyayı yaşanabilir olarak çocuklarımıza bırakma sorumluluğumuz var. Ama öyle görünüyor ki emanete ihanet içindeyiz. Bu çevresel yıkımları durduramazsak gelecekte çocuklarımıza bırakabileceğimiz bir dünyada kalmayacak. Çevresel faktörler bu projelerde birçok yönden etkilenmektedir. Bir kaçı; Direk orman kıyımı ile dünyanın hayvanlar için yaşam alanları ve oksijen kaynaklarının tükenmesi Yarattığı sera etkisi ile o bölgedeki mikro iklim koşullarını değiştirmesi. Erozyon ile mevcut toprak verimliğini yok etmesi İnsanların ve hayvanların yaşam alanlarına müdahale ederek yaşam kalitesini düşürmesi mikro düzeyde başlayan iklimsel etkinin diğer çevre felaketi projelerle birleşerek makro bir hal alması Özellikle enerji merkezli projelerin yarattığı enerji kaynaklarına yakın sanayileşmenin yaratacağı tahribat Türkiye çapındaki bu felaketlerin hepsi bizi ilgilendirir ama en çok ilgilendireni Samandağ ve Defne ilçelerinin sınırlarında bulunan Ziyarat Rüzgar Elektrik Santraline yapılacak kapasite artırımı projesinin olmaması için mücadele etmektir. Buradaki çevresel yıkımlardan nasibini almış Samandağ ve Defne ilçelerindeki vatandaşların en azından zararlarını arttırmamak için mücadele etmeliyiz. Bu konuda özellikle Ege bölgesinde ciddi bir hukuki süreç başlatılmıştır. Yaşam alanlarımıza tarihi ve doğal değerlerimize sahip çıkalım.'