Sendikalar ve sivil toplum kuruluşları 1 Mayıs nedeniyle açıklamada bulundu. Belediyeler, milletvekilleri de yayınladıkları mesajlarla 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramını kutladı.
Akın Bodur/İskenderun
Eğitim İş Sendikası Arsuz Temsilciliği adına açıklama yapan Mehmet Eşkili, şunları belirtti: 'Türkiye´de son zamanlar emekçiler açısından en büyük hak kayıplarının yaşandığı dönem olarak tarihe geçmiştir. Ülkenin en değerli ve stratejik kaynakları özelleştirmeler yoluyla uluslararası ve yerli sermayeye peşkeş çekilmiştir. Esnek ve güvencesiz çalışma, taşeronlaştırma uygulamaları hızla yaygınlaşıp, kitlesel işten çıkarmalar sürerken, düşük ücret ve maaş artışlarının dayatıldığı, emeğe yönelik saldırıların çok yönlü olarak hayata geçirildiği bir süreç yaşanmıştır. Oluşturulmak istenen yeni siyasal rejim, emekçi sınıfların sömürüsünü derinleştirmiştir. Ücretlilerden alınan vergi artmış ancak faizden alınan vergi azalmıştır. Faiz gelirlerinin artması ülkede bir sıcak para ekonomisi oluşturmuş, sanayi üretimi ise artan iş talebini karşılayacak oranda gelişmemiştir. Ülkede var olan işsizlik her ilde üniversite açıp akademik nitelik gözetmeksizin öğrenci kontenjanlarını yüksek tutma yoluyla örtmeye çalışmaktadır. Böylece işgücü çağındaki milyonlarca genç, üniversite öğrencisi olarak görünmekte ve işsizlik rakamlarında yer almamaktadır. Emekçiler verimlilik ve milli gelir artışından payını alamamaktadır. Bu nedenle de gelir dağılımı ülkemizde oldukça bozuktur. Nüfusun en düşük gelir grubunu oluşturan yüzde 20´lik diliminin milli gelirden aldığı pay yüzde 6´dır. Buna karşın nüfusun en yüksek yüzde 20´lik grubunun milli gelirden aldığı pay ise yüzde 46´dır. Bugün halkın büyük bölümü açlık sınırının altında, yoksulluk sınırınınsa çok ama çok uzağında bir yaşam sürdürürken, bir milletvekilinin bir aylık maaşı, asgari ücretlinin bir yıllık maaşına eşittir. Kamu emekçilerinin iş güvencesinin elinden alınmak istenmesi, taşeronlaştırmanın, esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaşması, işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarının giderek ağırlaşmasına yönelik yasal düzenlemeler ve atılan fiili adımlar sürmektedir. Kamu çalışanlarının iş güvencesini ortadan kaldıracak, kamusal hizmetleri ticarileştirip, özelleştirecek girişimlere karşı uyarıyoruz. Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Ülkemizdeki emeğin sömürülmesi düzenine, emekçilerin ´Birlik, mücadele ve dayanışma´ ruhuyla karşı koyulacağına inanıyoruz.'
Genel-İş: Hep beraber çalışmalıyız
Genel-İş Sendikası Hatay Şube Başkanı Yusuf Berkyürek, insanca çalışmak, hakça bölüşmek, kardeşçe yaşamak için 1 Mayıs´ta alanlarda olduklarını ifade etti. Berkyürek, 'Emek, demokrasi ve hukuk, olağanüstü hal yönetiminin baskısı altında yok ediliyor. İktidarda olan AKP baskıcı yönetimi, hukuk gözetmeksizin çıkardığı kanun hükmünde kararnamelerle, TBMM´yi devre dışı bırakarak, anayasal düzeni hiçe saymaktadır. Demokratik hakları yok sayan, olağanüstü hal yönetimi altında Türkiye işçi sınıfı kazanımlarından ve değerlerinden uzaklaşıyor; yandaş sendikalar eliyle sınıf bilinci ve sendikal haklarından uzaklaştırılmaya çalışılmakta. Sınıf sendikaların öncülüğünde taşeronluk sistemine karşı verilen güvenceli kamu istihdamı mücadelesi kamuda ´personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımları´nın yasaklanması sonucunu doğurdu' açıklamasını yaptı. Bir milyon işçiyi ilgilendiren taşeron şirket işçilerine yönelik düzenlemenin ´kamu istihdamı kanun hükmünde kararname ile düzenlenemez´ taleplerine rağmen yapıldığını anlatan Berkyürek, şunları belirtti: 'Eşitsiz ve ayırımcı sonuçlar ortaya çıktı güvenlik soruşturması ve sınav uygulamaları işçi kıyımına dönüştü. Kadroya ve belediye şirketlerine geçişlerde işçilerin geçişine engel teşkil edecek herhangi bir mahkumiyeti ya da cezası olmadığı halde arşiv araştırması/ güvenlik soruşturması gerekçesiyle işçilerin kamuya geçiş hakları engellendi. Anayasa´da belirtilen ´suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz´ kuralına ve masumiyet karinesine aykırı davranıldı. Olağanüstü hal yönetimi altında kanun hükmünde kararnamelerde ve hukuksuz uygulamalarda suçsuz yere binlerce işçi işinden edildi. Kamuya geçişleri sağlanan taşeron şirket işçilerinin özgür toplu sözleşme hakları en az iki yıl askıya alındı. Ekonomik kriz derinleşirken işsizlerin sayısı 6 milyona ulaşmış, işçiler üzerindeki vergi yükü kat ve kat artmış, neredeyse kanıksadığımız zamlar ücretlerimizi hızla eritmeye devam etmektedir. 2018´in ilk ayında en az 394 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. 2017 yılında ise 2006 işçi çalışırken yaşamını yitirmiştir. Grevler ve her türlü demokratik hak arayışı yasaklanıyor. İşçilerin toplantı ve gösteri yürüyüş hakkı yok sayılıyor. Emeğimiz-alın terimiz hukuksuzca OHAL bahane edilerek sermayeye peşkeş çekilmektedir. Kamusal hizmetler paralı hale geliyor, niteliksiz eğitim ve sağlık hizmetleri için para ödüyoruz. Parası olan ailelerin çocukları iyi eğitim olanaklarına; parası olanlar iyi sağlık hizmetlerine ulaşabiliyor. Toplumun ezici çoğunluğu ise yurttaşlık hakları olan nitelikli eğitim ve sağlık hizmetlerini alamıyor. Anadolu´yu iş ile sendika ile hak ile hukuk ile tanıştıran kamu işletmelerinin özelleştirilmesi memleketin ışıklarını söndürecek, yoksulluğu ve göçü hızlandıracaktır. Neredeyse ülkenin tüm varlıklarını satma noktasına gelinmiştir. Tarihi ve doğal varlıklar, kentler, yaşam alanları yok ediliyor. Nükleer santraller geleceğimizi tehdit ediyor. Suyumuz, ağacımız, fidanımız kapitalizmin kar hırsına terk ediliyor. Eğitimin muhafazakârlaştırılması ile beraber çocuklarımızın geleceği karartılıyor. Bizler çocuklarımızın geleceğinin karartılmasına asla izin vermeyeceğiz... İşte bu tablo ile 24 Haziran´da seçime gidiyoruz. Biz işçiler olarak buradan tüm halkımıza çağrımızdır; siyasi veya etnik kimliğimiz ne olursa olsun bu baskıcı ve otariter AKP iktidarından kurtulmak için hep beraber çalışmalıyız. Halkımızı, geleceğimiz çocuklarımıza yaşanabilir bir ülke bırakmak için iktidara karşı bu tarihsel sorumluluğu yerine getirmeye davet ediyoruz.'
Sarı Zeybekler Derneği de yaptığı açıklamada, 'Dünyada işçilerin çalışma şartlarının düzeltilmesi için verdikleri mücadelenin başlangıcı olan ve tüm çalışanların ve dünyanın evrensel ortak değeri konumundaki 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, çalışma hayatıyla ilgili sorunların karşılıklı diyalog ve uzlaşma içerisinde çözüme kavuşacağı sembol günlerin en önemlisidir” görüşünü kaydetti.
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55