Nesrin Geyik/İskenderun
Asgari ücret tespit komisyonunun dün ilk toplantısını yaptığını ve toplantı sonucunda, 2019´da işçilere verilecek asgari ücretin belirleneceğini anımsatan Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Ali Karadaş, asgari ücretin en az 2.200 lira olması gerektiğini ifade etti.
Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Karadaş, dün sendika binasında düzenlediği basın toplantısında 'Belirlenecek asgari ücretin öbür yıllardan farkı vardır. Çünkü; Birincisi; 2018 yılı gittikçe derinleşen ekonomik krizin başlangıç yılı olmuş ve elektrik, doğalgaz başta olmak üzere hemen hemen bütün temel tüketim maddelerine en az yüzde 50 zam gelmiştir. kincisi; 1.600 liralık asgari ücret zaten çok yetersizdi. Ama son aylarda alım gücü yüzde 50 civarında düşmüş ve asgari ücretlinin durumu çok daha kötü olmuştur. Asgari ücret adeta erimiştir. Aileler geçim sıkıntısı nedeniyle daha önce olmadığı kadar sıkıntılar yaşamakta, bu nedenle şiddetli geçimsizlik başta olmak üzere bir çok sorun yaygınlaşmaktadır. Üçüncüsü; enflasyon tarihi rekorlar kırmakta ve işçinin, emekçinin alım gücü günden güne düşmektedir. Dördüncüsü; ekim ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.919, yoksullul sınırı 6.252 olarak belirlenmiştir. Asgari ücret, ülkemizin en büyük Toplu İş Sözleşmesidir. Bu sebeple asgari ücrete yapılacak zam oranı başta özel sektör çalışanları olmak üzere ülkemizdeki bütün emekçileri, kamu çalışanlarını ve emeklileri ilgilendirmektedir' dedi.
Karadaş: Asgari ücret vergi dışı bırakılsın
Karadaş, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Temel tüketim maddelerine yapılan zamlar ve alım gücündeki düşüşü göz önüne aldığımızda 2019 yılı için belirlenecek asgari ücret en az 2.200 lira olmalıdır. Asgari ücretli zaten geçinememektedir. Bu nedenle asgari ücret vergi dışı bırakılmalı, vergi asgari ücretlilerden değil zenginlerden, çok kazananlardan alınmalıdır. 2018 yılında binlerce işçi işini kaybetmiştir. İşten atmalar artarak devam etmektedir. Kriz bahane edilerek işten atmalar yasaklanmalıdır. Krizin bütün yükünün krizi ortaya çıkaran patronlara değil, işçilere yıkıldığı bu günlerde Türk-İş ve Hak-İş başta olmak üzere işçi sendikaları sesizliğini bozmalı; hem kendi üyelerinin, hemde milyonlarca sendikasız işçinin sesi olmalıdır. Sendikalar işsizliğin, sefaletin ve yoksulluğun tavan yaptığı bu günlerde sesini çıkarmayacaksa ne zaman çıkaracaktır? Asgari ücretlilerin zor zamanlar yaşadığı bu dönemde Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak bütün sendikaları, siyasi partileri, odaları ve emekten yana bütün örgütleri asgari ücretlilerin sesi olmaya çağırıyoruz.'