Sadet Berkyürek/İskenderun
158 bin bağımsız birimden, 124 bin bağımsız birimin yıkık, ağır hasarlı ve acil yıkılması gereken durumda olduğu Hatay’da yaklaşık 18 milyon ton metreküp civarındaki enkazın bir geri dönüşüm modeli ve çevreye en az zararla bertaraf edilmesi gerektiği belirtiliyor. Deprem Bölgesindeki enkaz kaldırma çalışmalarının başlaması, moloz yığınlarının rastgele alanlara boşlatılması, güvenli ve uygun şartların sağlanmaması durumunda olası etkileri endişe kaynağı oluyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Hatay’daki en önemli sorunlardan birinin enkaz meselesi olduğuna dikkat çekti. Antakya’da kurulan İBB Afet Koordinasyon Merkezi’nde düzenlenen v Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savay'ın da katıldığı toplantıda, aşınacak bazı enkazlardaki molozları asbest içerdiğine vurgu yapan İmamoğlu, bu durumun da önemli bir çevresel tehdit olduğuna dikkat çekti. İmamoğlu, “İmamoğlu, “4 futbol sahası büyüklüğünden bahsediyoruz. Bunun en aza indirgenmesi için ve inşa faaliyetlerinin de finansmanına katkı sunması için, ayrıştırmanın sağlanması ve bir geri dönüşüm modelinin uygulanması şarttır. Depolama alanlarının, kent merkezine ve insan yerleşimlerine uzak, tarım alanları, sulak alanlar, çayırlar, meralar, dereler ve dere yatakları gibi üretim ve çevre açısından kritik alanların dışında olan bölgelerde seçilmesi, çok önemli bir konudur. Bu alanların aynı zamanda olası planlama alanları düşünülerek de seçilmesi önemlidir. Çünkü bir yandan kentsel planlama çalışmaları başlayacaktır. Hatay’da mevcut moloz alan seçimlerinin kent merkezine yakın, tarım alanları üzerinde ve dere yataklarını tahrip eder nitelikte olduğu tespit edilmiştir. Bu bizi üzmekte ve endişelendirmektedir. Bu konularda zamanında yapılacak ikazların altın değerinde olduğu bilinciyle, ben burada yaptığımız bilimsel ve teknik çalışmaları kamuoyuyla ve ilgili birimlerle paylaşıyorum” uyarılarında bulundu.
“Bu konu AFAD'a aittir, Bu konu Şehircilik Bakanlığı’na aittir, bu konu Kültür ve Turizm Bakanlığı’na veya Ulaştırma Bakanı’na aittir, deyip geri çekilmeyiz, çekilmeyeceğiz” diyen İmamoğlu, hem katkı sunma çabasında olacaklarını hem de son ana kadar uyarılarını sürdüreceklerini vurguladı. İmamoğlu, GAra depolama alanlarında yapılacak ayrıştırma sonucunda, hacmi küçültülen molozun nihai depolama alanı için de 4 milyon kilometre kare yerine, 500 bin metrekare alana düşürüleceği gerçeği ortadadır. Belirttiğimiz büyüklükler, Hatay'da hasar tespitinin anlık durumuna ilişkindir. Hasar tespiti arttıkça, bu değerler ne yazık ki yukarıya tırmanacaktır. Bütün bu detaylar bundan sonraki vizyoner bir başlangıcın, pırlanta gibi bir Hatay'ın oluşması adına ve 10 kentin de bu şekilde değerlendirilmesi adına önemli bir uyarıdır, önemli bir öneridir” şeklinde konuştu.
LÖSEV ÖLÇÜM ÖNERDİ
LÖSEV Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Üstün Ezer, devremin etkilediği bölgedeki 100 milyon ton molozun nereye döküleceğinin yönetiminin, asbest ve kanserojen yükü ölçümünün yapılması gerektiğini belirtti. Erciyes Dağı büyüklüğünde moloz yığını oluşacağı yönündeki öngörüyü de hatırlatan Dr. Ezer, “Deprem nasıl geliyorum dedi ve geldiyse ne yazık ki Lösemi ve kanser de aynı şekilde kapımızı çalacaktır” uyarısında bulundu.
DERNEKTEN MASKE VE SULAMA UYARISI
Asbest Söküm Uzmanları Derneği adına yapılan yazılı açıklamada da, depremin ardından gelen büyük tehlikenin afetten sonra ortaya çıkan çevre ve halk sağlığı sorunlarına, asbest, siilka gibi kanserojen tozlara dikkat çekildi. Açıklamada, “Depremden ileri derecede hasar görmüş, hatta bir bölümü çökmüş olan bu tür binaların kamu güvenliği açısından ivedilikle yıkılması gerekirb Ancak, bu durum yıkımın kontrolsüz ve başta tozuma olmak üzere birçok konuda yeterli güvenlik önlemleri alınmadan yapılması anlamına gelmez. Bu nedenle enkaz kaldırma işlerinde, gerek yıkım süresince gerekse yıkım atıklarının yüklenmesi ve taşırması sırasında tozuma oluşumunu önlemek amacıyla standarda uygun toz bastırma donanımları ile sulama sistemlerini yıkım şantiyesinde hazır etmek veya molozların ıslatılması gereklidir” denildi.
Solunum Derneği TÜSAD, deprem bölgesinde solunum enfeksiyonlarında artış yaşanabileceği uyarısı yaptı. TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu Sözcüsü Prof. Dr. Berna Kömürcüoğlu, deprem sonrasında, bölgede oluşan geçici yaşam koşuları ve soğuk hava maruziyeti nedeniyle, akut enfeksiyonlar ve kronik hava yolu hastalığı olan kişilerde akut alevlenmelere neden olabileceğine dikkat çekti. Kömürcüoğlu, “Bu nedenle mevcut sağlık sorunları olanlar için temel ilaçların sağlanması kadar, depremzedelerin ve bölgede görev alan ekiplerin solunum yolu, su ve hijyen kaynaklı enfeksiyonlar konusunda da koruyucu önlemlerin acilen alınması önem taşıyor” dedi.