Tarih: 11.04.2019 09:43

Er, ´Amanosların Çığlığı´ kitabını tanıttı

Facebook Twitter Linked-in

Nesrin Geyik/İskenderun

Dernek üyelerinin katıldığı tanıtımda konuşan Er, kitabının tarihi bir tarihsel izlenim aktarımı olmasına karşın, roman katagorisinde değerlendirilmesi gerektiğini ve kurgulardan oluşan yaklaşımı taşıdığını ifade etti.
'Bu kitabı yazmak kolay olmadı. Kitap yazmak çok başka bir deneyim' diyen Er, tanıtımda yaptığı konuşmasında şunları söyledi: 'Bu kitap, aynı zamanda tarihi bir kitap. Tarihimizle övünen fakat tarihimiz çok az bilen bir toplumuz. Eğer tarihi bilebilirsek daha iyi ileriyi görebiliriz. Soyut kavramları somut kavramlara dönüştüren edebi eserlerdir.'
479 sayfadan oluşan romanı üç yıla yakın bir çalışma sonucunda tamamladığını belirten Nurullah Er, ´Amanosların Çığlığı ´adlı kitabının üç bölümden oluştuğunu anlattı ve birinci bölümde Birinci Dünya Savaşı sonunda Anadolu´nun işgali ve Ermeni ayaklanmaların sonucunda bölgede yaşanılan acı olayların anlatıldığını belirtti. Er, 'İkinci bölümde İskenderun´un işgali var. İşgal, aralık ayında başlar. Mehmet´in ilk kurşunu Dörtyol´da attığı tescillenir. Milli mücadelenin ilk kurşunu burada atılmış. Burada yaşayan farklı kültürlerin bu savaşlarda ki yerini belirtmeye çalıştım' diye konuştu.
Gazetemizin de köşe yazarlarından olan Nurullah Er, kitabın arka kapağında şu ifadelere yer verdi: 'Günlerdir Sancak bölgesinde bekleşen Fransız aileleri tedirgindiler. Bir an önce dönmek istiyorlardı Fransa´ya. Giderlerken askerlik yapan evlatlarının da gelmelerinden yanaydılar. ´Mustafa Kemal sınıra 30 bin asker yığmış, daha önceki savaşta dağdaki çetelerle baş edemeyen askerimiz kocaman orduyla nasıl başa çıkabilir ki? Tekrar savaş başlarsa bu askenlerin hiç biri sağ çıkamaz, tümü kırılırlar´ korkusunu taşıyorlardı. Bir gün topluca garnizon komutanına ziyarete çıktılar. Kalabalıktılar. Çoğunluğu askerlerin annelerinden olan kadınlardı. Neredeyse tümü konuşmak istiyordu. Konuşurlarken Türk köylerinde gördükleri misafirperverliği ve ilgiyi anlatıyorlardı. ´Bunlardan düşman olmaz, bunlarla savaşılmaz´ diye konuşuyorlardı. Konuşmaların sonunda resmi görevli sosyolog uzunca bölgenin tarihsel yapısını, ekonomik ve sosyal boyutunu anlattıktan sonra ´Komutanım burada her şey aşure tadında, gök kuşağı rengindedir. Gelin bunların ağzının tadını bozan semayı karartan biz olmayalım´ dedi.'




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —