İskenderun/SES
Türk Eğitim Sen Hatay 2 Nolu Şube Başkan Yanık, dokuz maddeyle ifade ettiği yazılı açıklamasında şunlara yer verdi: '18.09.2019 tarihinde ikinci kez Cumhurbaşkanımızın teveccühleri ile kurucu rektörlüğüne devam etmekteydi. Ağustos ayı içerisinde yaptığı uygulama ve davranışlarda bir panik hali olduğu, çok hızlı işler yaptığı, yaptığı bu uygulamalarda hatalarla dolu sürece girildiğini üniversite çalışanları ile yaptığımız sendikal çalışmalarda herkes gibi bizlerde gördük. Ağustos 2020 de ayrılacağını sadece iki rektör yardımcısının bildiği bir durumda rektörün üniversitedeki bazı kadrolara yönetici konumunda idari personel atamaları yapması çok dikkat çekicidir. Üniversitemizin yeni kurulmuş olması nedeniyle birçok kadro ileride ki çalışmalarda gerek olacaktı. Ancak görevden ayrılacak bir rektör tarafından tüm yönetici idari kadroları bu şekilde tamamına yakınına atama yapılmış ve yeni gelecek rektörü idari yönden zayıflatmıştır. Yapılan atamalarda ayrımcılık tam manada ortaya koyulmuştur. Üniversite rektörlüğü görevinden ayrılacağı belli olduktan sonra Devlet Personel Başkanlığı tarafından üniversitelerin kullanılmasına tahsis edilen yıllık nakil kadrolarının tamamını kullanarak yeni atanacak rektörün yapacağı çalışmaları yürütecek ihtisas gerektiren kadroları kapatmıştır, üniversitede zaten fazla olan alanlarda nakiller yapılmıştır. Bu acele ve panik nedir? Kime hangi diyetler ödenmiştir? Prof Dr. Türkay Dereli, 24 Ağustos 2020 tarihinde halen resmi olarak rektörlük görevi devam ederken bir hafta yıllık izne ayrılmış, kendisinin vekalet bıraktığı rektör yardımcısı Prof Dr. Tolga Depci imzasıyla apar topar kadro ilanına çıkılmıştır. Bu uygulamanın ülkemizde örneği yok gibidir. Rektör yardımcısı bir haftalık vekalette kadro ilanına çıkması teamüllere aykırıdır. Bundaki esas sıkıntı vekil kişinin imzasıyla çıkılan kadro ilanında kişiye özel kadro ilanı olması ve rektörün kendisine yakın olanlara kadro vermesi diğerlerine vermeyerek mağdur etmesi üniversite iç huzurunu ve barışını zedelemiş ve üniversite içindeki çalışma huzurunu bozan durumları daha da keskinleştirmiştir. Bu durum yetkili sendika olmamız nedeniyle bazı sorular sorma hakkı doğurmuştur; Görevi bırakan bir rektörün giderayak bunu yapması ne kadar etik ve doğrudur? Bu paniğin arkasındaki esas gerçekler nelerdir? Bu nakiller, verilen yöneticilikler ve kadro ilanı ile rektörün görevi bırakması arasında bir bağlantı var mı? Prof Dr. Türkay Dereli resmi olarak görevinin başındayken ve kendisinin vekalet bıraktığı rektör yardımcısı makama vekalet ederken devam eden soruşturmaları ivedi şekilde ve zaman süreleri dikkate alınmadan tamamlatmaya çalışması ve tüm bu resmi evrakları rektör yardımcısı imzasıyla yaptırmaya çalışması kendisinin bu yanlış uygulamalarda sorumluluğunu başkasına atma çabası mıdır? Rektörün izinli olduğu 24 Ağustos 2020- 31 Ağustos 2020 tarihleri arasında etik olmayan tüm yazışmalar ivedi şekilde vekalet eden kişiye mi imzalattırılmıştır? Bu süreçte eğitim ve öğretimden sorumlu olduğu söylenen diğer rektör yardımcısının tamda eğitim öğretim yerleştirmeler kayıtlar döneminde rektör Türkay Dereli ile birlikte izin ayrılmaları ve hatta bir ay izin alması sorumluluktan kaçmak mıdır? Sorduğumuz sorularla ilgili üniversite çalışanlarının bize verdiği birçok bilgiyi değerlendiriyor ve takip ediyoruz. Konunun takibi ve durumun özlük hakları hassasiyetlerine verdiğimiz önemden Sendika olarak ilk işimiz bu kadroların kimlere verildiğini (özellikle hak sahibi olmayan kişileri hak eden çalışanları tebrik ederiz) resmi olarak atamalar olmadan YÖK ve Cumhurbaşkanlığına bildireceğimizi bir defada buradan ilan ediyoruz. İSTE dışından birisi olan Prof Dr. B.E´ye ekonomi bölümünde kadro açılmış, doktor öğretim üyesi A.B,´ye de yabancı diller bölümünde kadro açılmıştır. Kişiye özel açılan bu kadroları kim neden istemiştir? Bu kadar çok iddia ortada dolaşırken rektörün kamuoyuna bir açıklama yapması gerekmez mi? Sorduğumuz sorumluluğu başkasına atma gayreti mi var sorusuna bir örnek verelim; Görev süresini uzatmayarak görevine son verdiği bir Doktor Öğretim Görevlisinin soruşturmaları devam ettirmiş ve kişi daha da mağdur olsun diye ´kamu görevinden çıkartma´ cezası teklifini rektör vekili imzasıyla teklif yapılmıştır. Böyle önemli ve hayati önem arz eden imzalar için bilinçli izin aldığı ve tüm bu imzaları bilinçli vekalet bıraktığı rektör yardımcısına imzalattığı düşüncesi herkes gibi bizde de hasıl olmuştur. 01.09.2020 tarihinde Prof. Dr. Türkay Dereli´nin istifa ettiği (sebep bilinmiyor) kadrosunun bulunduğu Gaziantep Üniversitesindeki görevinden de emekli olduğu kesinleşiyor, bu tarihden itibaren de Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından yeni rektör ataması yapılıncaya kadar vekâleten Prof. Dr. Tolga Depci atanıyor. (Diğer yardımcı halen izinde çünkü). Tüm bu süreçler devam ederken vekil rektörün yakınları olduğu söylenen hocalar tarafından diğer hocalara mobing tarzı söylemlerle (biz gelince kaçacak yer arayın, çok üzüleceksiniz emekli olun kaçın) tehdit oluşturulduğu da bize gelen bilgiler arasındadır. Bu tür konuşmalara yapanlara buradan bir hatırlatmada bulunayım; Unutmayın ki bu makamlar sizin kişisel hırslarınıza hesaplaşmalarınıza kurban edilmeyecektir. Çünkü bu üniversitede Türk eğitim-Sen yetkili. 03.09.2020 tarihinde Prof. Dr. Türkay Dereli Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektör Vekili olarak atanıyor. Herşey güzel. Planlar programlar da! Rektörün 5 yıl görev yaptığın bir bölgeden hiç bir resmi makamla vedalaşmadan ayrılması akıllarda ciddi sokak işaretleri bırakmıştır? Bu hususta herkes gibi bizde merak içindeyiz. İskenderun Teknik Üniversitesinin değerli yöneticileri tavsiye niteliğindeki bu tesbitlerimizi yapmaya ve üniversitemize sahip çıkmaya sendika olarak devam edeceğimizi, etik değerler açısından yapmış olduğunuz haksız uygulamalara son vermenizi özellikle zamanlama olarak kişiye özel çıkarttığınız ilanın takipçisi olacağımızı, durumun hassasiyeti açısında Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına ve Cumhurbaşkanlığımıza bildireceğimizi herkesin bilmesini isteriz.'