İskenderun´da gazeteciler ve sivil toplum örgütü temsilcilerine yönelik, İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) ve Ankara Gazeteciler Cemiyeti işbirliğiyle düzenlenen ´Mülteci Hakları için Medya ve Sivil Toplum İşbirliği Projesi
Akın Bodur
Suriye´de yaşananlara ilişkin yapılan çalışmalarla kendilerinin de süreci yeni öğrendiğini ve önce konuyu anlamaya ve anlamlandırmaya çalıştıklarını belirten Doç. Dr. Erdoğan, yananan olaylarla ülkenin kendi modelini geliştirdiğini kaydetti. Türkiye´nin Suriyeli sığınmacılara yönelik ´uyum´ projesini önemsediğini, benzer durumunu AB ülkelerinde de yaşandığını anlatan Doç. Dr. Erdoğan, 'Uyum, kalıcılığa işaet eder. Kalıcılık olmazsa, uyum politikasını uygulamazsınız' dedi.
'Türk toplumunun tepkilerini ciddiye almak lazım'
Türkiye´nin tarihinden minik özet sunan ve 'Göçlerle kurulmuş bir ülkemiz var. Ulus devletini böyle yarattık' diyen İGAM Başkan Yardımcısı ve Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Erdoğan, 'Türk toplumu bugün çeşitlenmişse, bunda göçle büyük katkısı var' diye konuştu. Ülke politikasının sayısal veriler geriktirdiğini ve yöneticilerin bu bu sayılara baktığını (kadın, çocuk, yetişkin, eğitim seviyesi vs.) anlatan Doç. Dr. Erdoğan, ülkenin Suriyeli sığınmacılara ilişkin vatandaşlık konusunda farklı düşündüğünü ifade etti. Murat Erdoğan, 'Türk toplumu Suriyelilere çok büyük destek sağlıyor. Çok büyük fedakarlık yapıyor ama geleceğini paylaşma konusunda tereddütleri var. Dolayısıyla vatandaşlık konusu hassas bir konu. Dünyanın her yerinde olduğu gibi bizim toplumumuz da bu konuya tepki veriyor. Türk toplumunun bu konudaki tepkilerini de ciddiye almak lazım' diye konuştu.
Belediyelerin ´hüfus arttı ama gelir artmadı´ şikayetinde bulunduğunu, Suriyeli gençlerin üniversiteli olmasına ilişkin gerçekle ilgisi olmayan değerlendirmelerin sanal ortamda paylaşıldığını belirten Erdoğan, ülkemizde üniversite eğitime alan yabancı öğrenci sayısının 108 bin olup, bunun 14 bin 700´ünün Suriyeli olduğunu ve bunlardan sadece 4 bin öğrencinin ayda 1.300 lira burs aldığını anlatarak, bu insanlara da ´rol-model´ için ülkenin ihtiyacı olduğunu söyledi. Suriyeli öğrenciler için 160 yeni okula ihtiyaç varken, sadece 16´sının planlanabildiğini belirten Erdoğan, Türkiye´de 500´e yakın Suriyeli akademisyenin de bulunduğunu ifade etti. Erdoğan, 'Eğer politikaları değiştirmezsek, eğitimli olarak yetişen bu Suriyeli çocukları da kaybedebiliriz' dedi. Suriyelilere ilişkin 26-30 milyar doların harcandığının söylendiği, ancak bunların nerelere harcandığının açıklanmadığını da anlatan doç. Dr. Erdoğan, harcamaların yerinin belli olmadığını ve şeffaflığın sağlanması gerektiğini de ifade etti.
Türkiye´de 11 ilden fazla kentte her birinde 100 binden fazla mültecinin olduğunu, Avrupa´nın birçok ülkesinde 10 bin bile mülteci yokken, Türkiye´de bir şehirde bu kadar mülteci olmasının çok büyük bir sayı olduğunu ifade eden Doç. Dr. Erdoğan, şunları söyledi: 'Avrupa´da sadece Almanya´da ve İsveç´te 100 binin üzerinde mülteci var. Nüfusa yoğunluğu itibarıyla baktığımızda Hatay´da yüzde 30´lara yakın bir yoğunluk var. Bir toplumun bunu bu kadar kısa zamanda bu kadar insanı kabul etmesi kolay bir şey değil. Yani bunu takdir etmek lazım. Hem de planlamak lazım. Bu planlamanın iki şekilde yapılması lazım. Bir, Ankara´nın bu konuda bir planlama yapması lazım ve stratejik kararlılığını ortaya koyması lazım. İki, yereldeki inisiyatife güç vermesi lazım.'
Doç. Dr. Erdoğan, ülkemizin Cenevre Sözleşmesine ´coğrafi sınır´ şartıyla çekincesi koyarken, dünyanın en çok mülteci barındıran ülkesi olmasının da ciddi bir çelişki olduğunu da belirterek, Türkiye´nin mülteci politikasını geliştirmesi gerektiğini belirtti. Suriyelilerin gelmesine ´geçici´ olarak bakıldığını anlatan Murat Erdoğan, bu nedenle onların ´geçici koruma´ statüsünde olarak adlandırıldığını, kamplara geçici merke, okullara da geçici eğitim merkezi adının verildiğini kaydetti. Erdoğan, 'Suriyeden gelenlere ilişkin tanımlanacak statü çok önemli. Türkiye´de bu konuda geç kalındı. Çünkü hep geçici göründü' dedi. Erdoğan bir soru üzerine de İdlip operasyonunun geri dönüşü sağlamayacağını ancak ülkemize gelebilecek yeni göçleri önleyeceğini kaydetti. Murat Erdoğan, Nisan 2011´de uluslararası korumaya başvuran kişi sayısının 58 bin iken, günümüzde bu sayınını 3 milyon 251 bin 997´ye yükseldiğini de belirtti. Erdoğan, ülkemizde Irak, Afganistan gibi ülkelerden de 400 bin sığınmacı bulunduğunu ve mülteci sayısının 3.7 milyon kişi olduğunu da söyledi.
Türkiye´de doğan çocuklar hangi ülke vatandaşı?
Türkiye´de 3.2 milyon Suriyelinin bulunduğunu ve 1 milyona yakın Suriyeli´nin de ülkemizden başka ülkelere gittiğini anlatan Murat Erdoğan, ülkemizde günde ortama 250 Suriyeli bebek doğduğunu, şu ana kadar Türkiye´de doğan Suriyeli bebek sayısının 300 bini aştığını söyledi. Yılda en az 100 bin Suriyeli bebek doğacağını ifade eden Erdoğan, 'Suriyeli çocuklar, hem Suriye vatandaşı değiller hem de Türk vatandaşı değiller. Şu anda vatansız gibi görünüyorlar. Bu da ileride mutlaka düzenlenmesi gereken bir şey. Biz vatandaşlık işine tersinden başladık. Vatandaşlık işi, uyum sürecinin en sonuna gelmesi gerekirken biz tepeye çıkardık. Bunda bir hata yaptık. Şu an biraz onu gidermeye çalışıyoruz ama vatandaşlık konusu eğer düşünülecekse birinci derecede bir kere çocuklar için düşünülmeli ama bu da Türk toplumuna şu an kolay kolay anlatılamaz' dedi. Suriyeli sığınmacıların südece yüzde 7´sinin, yani 227 bin kişinin kamplarda kaldığını, diğerlerinin kentlerde kiraladıkları evlerde ya da yakınlarında kaldıklarını anlatan Erdoğan, 'Biz yüklendiğimiz yükün çok farkında değiliz' diye konuştu. Türkiye´ye gleen 12 bin Suriyeli için vatandalık incelemesi olduğunu ve bunların aileleriyle birlikte bu sayının 50 bini bulduğunu anlatan Erdoğan, yapılan anketlere göre, ülkemizdeki Suriyelilerin yüzde 61´inin vatandaşlığı istediğini, 2011-2016 yılları arasında ´istisnai vatahndalık´ kapsamında 7.827 Suriyelinin vatandaşlığa alandığını ve bunlardan 514´ünün Türkmen olmadığını belirtti.
Suryelilerin üçte biri öğrenci
Ülkemizde 1 milyon civarında Suriyeli öğrenci olduğunu vebunun 300 bininin devlet okullarına gittiğini, Hatay´da ise 150 bin civarında çocuk bulunduğunu belirten Erdoğan, bu çocukların okula gitmeleri gerektiğini anlattığı konuşmasında, 'Türk eğitim sistemi içine entegre edilmeleri gerekiyor ama bunun için yeni kaynaklara ihtiyaç var. Öğretmene ihtiyaç var. Okula ihtiyaç var. Bu öyle hemen çözülebilecek bir konu da değil. Türk eğitim sistemini sarsma riski de var. Geçici Eğitim Merkezlerinin bir an önce ortadan kalkması ve Suriyeli çocukların normal eğitim alması lazım. Geçici Eğitim Merkezlerindeki eğitimin kalitesi çok düşük. Öğretmenlerin bir bölümü öğretmen bile değil. Dolayısıyla buradaki sistemin acilen değiştirilmesi, o çocukların adam gibi eğitim alacak imkanlara kavuşması lazım' diye konuştu. Erdoğan, ülkemize gelen Suriyelilerin yüzde 46.5´inin kadın, yüzde 53.5´inin erkek; 0-4 yaş grubunda 450 bin, 05-17 yaş grubuda 980 bin, 18-65 yaş grubunda ise 1.968.009 kişinin bulunduğunu ve bunların yüzde 33´ünün okur-yazar olmadığını, yüzde 12´sinin okur-yazar olup, ilkokulu bitirmediğini ve ülkemizin ortalamasının oldukça altında bir eğitim düzeyi bulunduğunu anlattı. Suriyelilerin poliklinik sayısının 30 milyonu bulduğunu, 1 milyon Suriyelinin de ülkemizde ameliyat edildiğini anlatan Erdoğan, 'Birlikte huzur içinde yaşayacaksak, birbirimize güvenmemiz lazım. Toplum bu konuda bilgilendirilmeli. Bugün Suriyeliler ucz emek gücü olarak tepe tepe kullanılıyor. Oysa kamların dışında yaşayanların çalışmaktan başka çaresi yok. Ülkemizde Suriyelilerin sadece 8 bini kayıtlı olarak çalışıyor' diye konuştu.
9549,89%1,94
34,54% 0,18
36,00% -0,62
3005,99% 1,50
5006,70% 1,01