İskenderun/SES
Samandağlı olan Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları Oruç, Hatay´ın Suriye sınırındaki yaşanan protestoları parlamentoya taşıdı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından cevaplandırılmasını istediği önergeyi Meclis´e veren milletvekili Oruç, 'Türkiye´nin, Suriye´de üstlendiği rol ve izlediği siyaset de bu paylaşım savaşına dahil olmak, bu savaşta rol üstlenmeye çalışmak anlamına gelmiyor mu?' diye sordu. Milletvekili Oruç, TBMM Başkanlığına verdiği önergesinde, '30 Ağustos´ta; Suriye İdlib´in Haleb, Hama ve Lazkiye ile kesişen kırsal alanlarında çatışmalar yaşanırken, İdliblilerin Bab El Hava-Cilvegözü Sınır Kapısına yürüyüş gerçekleştirdiğine tanık olduk. Türkiye sınırına yüklenen göstericilere, bölgede görev yapan jandarma müdahalede bulunmuş, hatta aralarında çatışma yaşanmıştır. 2013 yılında yaşanan Reyhanlı Katliamı, Suriyeli cihatçı/selefi örgütlerin hesaplaşmaları nedeniyle yaşanan patlama, örgüt komutanı Abdülbasit el Sarut için yapılan gösteriye dönüşmüş cenaze töreni, Reyhanlı mezarlığındaki mezar taşlarına saldırı ve tehdit mesajları, ´Türkiye bize sahip çıkmazsa Reyhanlı´ya gireriz´ tehditlerine sahne olan Reyhanlı başta olmak üzere sınırlarda yaşayan yurttaşlar güvende olmadıkları için tedirgin ve tehdit altında hissetmektedirler' ifadesine yer verdi.
Milletvekili Oruç, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği önergesinde şu sorulara yer verdi: 'Bab El Hava sınır kapısına yürüyüş yapan göstericilerden Türkiye sınırına geçenler olmuş mudur? Bab El Hava sınırına gerçekleşen yürüyüşün ardından jandarma ile çatışan göstericilerin görüntülerinde görüldüğü üzere; göstericiler arasında kadınlar ve çocukların bulunmaması, bu gösterinin İdlibliler yerine başta Heyet Tahrir Şam (HTŞ) olmak üzere ve diğer silahlı gruplar tarafından düzenlendiği iddiasını güçlendirmektedir. Bu iddia doğru mudur? Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Recep Tayyip Erdoğan´ın yapmış olduğu görüşmenin ardından, Putin´in; ´Güvenli bölge Suriye´nin toprak bütünlüğü için olumlu olacak´ ve ´Erdoğan´la İdlib´deki terör yuvalarının etkisiz hale getirilmesi ve Suriye´deki durumun normalleşmesi için ek önlemler alınmasını kararlaştırdık´ açıklamaları gelmiştir. Rusya ile Suriye´de güvenli bölgeye karşılık İdlib pazarlığı mı yapılmıştır? Erdoğan, ´Bizim istediğimiz noktada desek bu yalan olur.´ diyerek bu pazarlığın sonucuna mı değinmiştir? Yüzde 90´ı BM ve Türkiye´nin terör örgütleri listesinde yer alan örgütler tarafından kontrol edilen İdlib´den Türkiye´ye yönelen bu yürüyüş, Türkiye´nin Suriye´de selefi/cihadist örgütlerle izlediği politikanın bir sonucu değil midir? Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, gözlem noktalarına herhangi bir saldırının olmayacağı konusunda güvence alındığını açıklamıştır. Buna rağmen Suriye Ordusu´nca Halep´in kuzeyinde yer alan Anadan´daki TSK gözlem üssüne iki top atışı yapıldığı iddiası mevcuttur. Bu iddia doğru mudur? İdlib´de kuşatma altında, çevrelenmiş olan TSK´nın 9. ve 10. gözlem noktalarının boşaltılacağı iddiaları doğru mudur? Suriye´deki gözlem noktalarının hepsini boşaltmayı planlıyor musunuz? Bab El Hava sınır kapısına yapılan yürüyüşü ve gerçekleşen çatışmayı yabancı basın, Suriye muhalif ajans haberleri ve sosyal medyadaki görüntülerin aksine Anadolu Ajansı, ´İdlib´de on binlerce sivil, rejim ve Rusya´yı protesto etti´ şeklinde yayınlamıştır. Dışişleri Bakanlığı´nın konu ile ilgili resmi bir açıklaması olacak mıdır? 31 Ağustos´ta Recep Tayyip Erdoğan yaptığı bir konuşmada ´Suriye´deki sorun DEAŞ değil, birtakım güçlerin paylaşım savaşıdır.´ ifadelerini kullanmıştır. ´Biz büyük bir ülkeyiz, gelişmelere sessiz kalamazdık´ hakim görüşü ile Türkiye´nin, Suriye´de üstlendiği rol ve izlediği siyaset de bu paylaşım savaşına dahil olmak, bu savaşta rol üstlenmeye çalışmak anlamına gelmiyor mu? Suriye´nin birçok bölgesinden kaçan yerli ve yabancı çete mensuplarının üssü haline gelen İdlib´den, Türkiye´ye tahliye amaçlı koridor açılacak mıdır? Koridor ve sınır kapıları açılacaksa selefi/cihatçı çete mensuplarının Türkiye´ye girmesi nasıl engellenecektir? Yaşanan bu son gelişmenin ardından yurttaşların ülke sınırları içerisinde güvenli bir biçimde yaşamalarını sağlamak üzere Bakanlığınızca nasıl adımlar atılacaktır?'