Sadet Berkyürek/İskenderun
Vatan Partisi Genel (VP) Başkan Yardımcısı Mehmet Bedri Gültekin, Adana´daki İncirlik Üssü´nün Türkiye topraklarında Türkiye´ye karşı kullanılan bir üs durumunda olduğunu belirterek, Hatay´ın ise bölgedeki gelişmelerden en çok etkilenecek kent olduğunu söyledi. Gültekin, “Hatay, deyim yerindeyse namlunun ucunda olan şehrimizdir. ABD´nin düşündüğü Kürt koridoru Hatay üzerinden geçerek Akdeniz´e gidiyor. Dolayısıyla Irak ve Suriye´deki senaryoları Türkiye´de uygulamaya koydukları an, bunun acısını ilk çekecek yer Hatay´dır” dedi.
Hatay´daki görüşme ve ziyaretlerinin ağırlıklı olarak Eylül ayında Adana´da yapılacak 'İncirlik´e el konulmalı, Habur Kapatılmalıdır' mitingine hazırlık çalışması olduğunu belirten Gültekin, parti örgütü olarak 2018 bahar döneminde olası bir erken genel seçime de hazır olmaları gerektiğini, Hatay ziyaretinin bu kapsamda da değerlendirilebileceğini söyledi. Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gültekin, partisinin çalışmalarıyla ilgili geldiği İskenderun´da gazetemizin sorularını yanıtladı.
Suriye´nin kuzeyinde ABD´nin 10 askeri üs kurarak yığınak yapması ve bu bölgedeki gruplara ağır silah yardımı ile Barzani´nin 25 Eylül´de yapılacağını açıkladığı Kuzey Irak´ın bağımsızlığına yönelik referandum birlikte değerlendirildiğinde İncirlik´in önümüzdeki süreçte rolününün çok daha önemli olacağını vurgulayan Gültekin, bu konuların birlikte değerlendirilmesinin İncirlik üzerindeki uyarıcı etkisine dikkat çekti: “Sonuç olarak İncirlik Türkiye topraklarında Türkiye´ye karşı kullanılan bir melanet üssü durumunda. PKK´ya bir lojistik üssü, destek üssü. PKK´nın önünü açmada kullanılıyor oradan kalkan uçaklar. Sonuç olarak Türkiye´nin altını oyma üssü olarak işlev görüyor. Bütün bunlar üzerine Barzani´nin 25 Eylül´de bağımsızlık referandumu yapacak olacağını açıklaması deyim yerindeyse tüy dikmiş vaziyettedir. Tabi Amerika´dan ve İsrail´den açık destek veya teşvik almadan Barzani´nin böyle bir şeye tevessül etmesi sözkonusu değil.”
“Bir adım sonrası…”
Kuzey Irak´taki bağımsız bir devletin bir sonraki adımının Türkiye´ye yönelik tehdidine işaret eden Gültekin, şunları ifade etti: “Amerika´nın Barzani´ye Kuzey Irak´ta bağımsız devlet kurdurması ne anlama gelir? Çok açık, bunun için kahin olmak, siyaset ustası olmak gerekmiyor. Bu adımların bir adım sonrası Suriye ve Irak´ın yaşadığının yarın Türkiye´de yaşanması demektir. Onun için İncirlik üssüne el konulması ertelenemez, acil bir görev haline gelmiştir Türkiye açısından. Umarız ki, yürüyüşü düşündüğümüz tarihe kadar hükümet bu konuda gerekli adımları atar ve bizim yürüyüş ve miting yapmamıza gerek kalmaz.”
“En zor dönemde Şam´ın yanındaydık”
Vatan Partisi´nin Türkiye´nin ilişkileri bozulan ülkelerle yeniden kurulan bağlardaki rolünü de değerlendiren Gültekin, Rusya ile ilişkilerin düzeltilmesinde tayin edici rol üstlendiklerini, İran ve Mısır´la da ilişkilerin sürdürüldüğünü sözlerine ekledi. Gültekin, görüşmelerden Dışişleri Bakanlığı´nın bilgilendirildiğini de aktararak, sürecin Suriye´de de devam ettirildiğini kaydetti.
“Türkiye Esat ve İran´a çok şey borçlu”
Gültekin, konuşmasında şu değerlendirmeyi yaptı: “Suriye ile ilişkilerimizde de biz Suriye´nin en zor olduğu, saldırının en yoğun olduğu dönemde biz Şam´ın yanındaydık. Şam´ın vatanını savunduğunu biliyorduk ve Şam´ın direnerek Türkiye´yi savunduğunu söylüyorduk. Gerçekten Türkiye Sayın Esat´a, İran hükümetine çok şey borçludur. Eğer bugün Türkiye, Suriye ve Irak manzaralarını yaşamıyorsa Suriye direndiği içindir. Suriye direnişi kırılsaydı şimdi aynı manzaralar Türkiye´de Türk-Kürt, Alevi-Sünni çatışması şeklinde veya başka türlü iç kargaşalar biçiminde iç savaş ve parçalanma olayını Türkiye yaşıyor olacaktı. Ama Suriye direndiği için Türkiye´yi de korumuş oldu.”
Ankara Şam´la el sıkışacak
Bugün gelinen noktada Türkiye´nin Suriye politikasının yanlışlığını ortaya koyduğunu ifade eden Gültekin, bugün yanlıştan geriye atılan adımların sözkonusu olduğunu söyledi. Türkiye, İran ve Rusya ile birlikte Suriye´nin Astana sürecinde doğrudan masada olmasa bile uygulamada birlikte hareket edildiğini, önümüzdeki aylarda da Şam´ın Astana´da masaya oturacağını öne sürdü. Gültekin, şunları söyledi: “Astana süreciyle birlikte artık Türkiye ve Şam hükümeti karşı karşıya değil. Artık bir anlaşma var. Türkiye artık şöyle bir rol oynuyor, muhalif gruplardan bazılarını Türkiye kontrol ediyor ve o gruplar ile Şam hükümeti arasında bir çatışma yok, çatışmada bitti. Şimdi çatışma Suriye´de 2 grupla ve bunların Türkiye ile alakası yok. El Nusra, IŞİD ve PKK ile yaşanıyor. Bunlar Astana sürecinin denetlemediği örgütler ve devletin terörist olarak gördüğü ve tasfiye etmeyi amaçladığı örgütler. Burada Türkiye, İran ve Rusya birlikte hareket ediyorlar. Suriye ise bu üçlünün yanında resmen yok, ama gayri resmi olarak Suriye de var. Son olarak üçlünün aldığı kararlara Suriye hükümeti de uyuyor. Süreç, önümüzdeki aylar sonunda Suriye resmen olacaktır; Astana´da ve Ankara Şam ile resmen el sıkışacaktır.”
“Yanlıştan geri dönmekte zorlanıyorlar”
Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin geçtiğimiz son bir yıl içinde Şam hükümetiyle temas yolları aradığını ve görüştüğünü bildiklerini aktaran Gültekin, Türkiye´nin bölgedeki ilişkilere ve gelişmelere mezhepçi yargılarla yaklaşımından ise tamamen vazgeçilemediği eleştirisinde bulundu. Gültekin, “Geçmiş yıllarda yapılan büyük yanlışlardan geriye dönmekte de biraz zorlanıyorlar. Hala mezhepçi bir takım yargılarla bakıyorlar bölgedeki ilişkilere ve gelişmelere. Bunlar AKP hükümetinin büyük zaafıdır, ama bunları terk etmek zorundadır. Terk etmezse Türkiye´nin başında kalamaz; Türkiye böyle bir yola girdi. Bu Türkiye´nin mecburiyetidir. Eğer bağımsız, egemen bir ülke ve toprak bütünlüğünü korumuş bir ülke olarak kalacaksa Ankara, Şam ile el sıkışmak zorundadır. Bütün gelişmelerin anahtarı bugün Şam´la el sıkışmaya gelmiş dayanmıştır. Ankara Şam ile el sıkışsın, 6 ay içerisinde ne ISİD meselesi kalır, ne PKK meselesi kalır, 6 ay içerisinde bu mesele çözülür. İki ordu sahada işbirliği yapsın, 6 ay içinde bu mesele biter” şeklinde konuştu.