Akın Bodur
Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aslıhan Topçu, kadın ya da erkek cinsiyetinin ayrı ayrı değil, birlikte konuşulması gerektiğini ifade etti.
Erdemli Belediyesinin 3. Kızkalesi Medya Günleri kapsamında ´Basın ve kadın´ konulu çalıştay düzenledi. Çalıştaya, Mersin, Adana, Hatay, Osmaniye, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kilis, Aksaray, Konya, Niğde, Karaman, Nevşehir, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Ankara ve KKTC´den gazeteciler ile dokuz üniversiteden akademisyenler katıldı.
Etkinliği düzenleyen Erdemli Belediyesi, amaçlarının basının sorunlarına parmak basmak ve çözümüne katkıda bulunmak olduğunu açıkladı. Projeyle ilgili bilgiler veren Erdemli Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü Adem Arslan, bu yıl üçüncüsünü dazenledikleri projenin geçtiğimiz aylarda Mahalli İdareleri Geliştirme ve Destekleme Merkezinin (MİARGEM) belediyelerarası proje yarışmasında Türkiye dördüncülüğünü elde ettiğini ifade etti.
Topçu: Cinsiyetler birlikte konuşulmalı
´Basın ve kadın´ konulu çalıştayda konuşan Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aslıhan Topçu, cinsiyetin kadın ve erkeğin birlikte konuşulması gereken bir mesele olduğunu söyledi. Prof. Dr. Topçu, 'Tek başına kadını konuşmak yeterli değil. Sorunun çözümünü de getirmeyebilir' değerlendirmesini yaptı.
Medya çalışanlarıyla akademisyenlerin bir arada olduğu nadir toplantıların birinin Kızkalesi´nde düzenlendiğini anlatan Prof. Dr. Aslıhan Topçu, 'Biz sınıflarda bu işin eğitimini veriyoruz ama biliyoruz ki piyasa koşulları da biraz farklı. Ancak elbette ki paralellikler de var' dedi.
Avşar: Haber aktarımında ciddi sıkıntı var
Erdemli Belediye Başkanı Mükerrem Tollu ile belediye meclis üyelerinin de izlediği çalıştayda, Suriyeli kadınlara yönelik sunum yapan Mustafa Kemal Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Tülay Atay Avşar da, sağlık haberlerinin yerel ve yaygın medyada aktarımında ciddi bir sıkıntı olduğunu, bunun da özellikle ´kadın´ cinsiyetinde görüldüğünü ifade etti.
Avşar, 'Gazetecilikte geçerli olan 5 N, 1 K kuralı, sağlık haberciliğinde de geçerlidir. Hepsi olmalıdır. Ama en az bir-ikisi olmuyor. Sağlık iletişimi, bireylerin ve toplumun geliştirilmesini hedeflemeli. Ve hedefte hepimiz olmalıyız. Medya okuryazarlığı gibi sağlık haberciliği okuryazarlığı da önemli bir alan. Suriyeden gelenler, ´geçici koruma altında´, bu tanımla devlet kimlik dahi veriyor ama biz halen haberleri yazarken ´mülteci´ diye yazıyoruz. Ama onlar mülteci değiller' diye konuştu.
´Dil kullanımında sıkıntı var´
Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Dr. Filiz Yıldız da, kadına yönelik şiddet olaylarının haberleştirilmesinde dilin sorunlu olduğunu kaydetti. Kadının medyaya taşınması, yöntemi, tartışılmasının sorunlu olduğunu anlatan Dr. Yıldız, şöyle konuştu: 'Gazetecilik özen gerektiren ve sıkıntıları bulunan bir alan. Sorunları bulunan bir meslek. Kadına yönelik şiddet de çok önemli bir hak ihlali. Fiziksel, psikolojik, cinsel, politik yansımalar, cümlelerin içinde de saklanıyor. Günümüzde her ay 20 kadın şiddete dayalı yaşamını kaybediyor. Ancak, ´öldürüldü ama...´ gibi cümleler, başlıklar yer alıyor. Birçok haberde faili güçlendiren, mağduru zayıflatan dil kullanılıyor. Bir olay, haberde yeniden üretilirken bu gerçeklik bulunuyor. Duygusallık da karışabiliyor, olay yeniden yapılandırılıp, haber üretilirken. Sorunun tmelinde de bu var. Bunlar bazen farkında olunarak, bazen de farkında olunmadan yapılıyor. Çoğu zaman neyin haber yapılacağı, nasıl çerçeveleneceği içselleştirilmiştir, gazeteci tarafından. Kullanılan fotoğraf, kadına yönelik şiddetin dozunu arttması, ünlyülük, saradış mağduriyetler de bu yaşanıyor. Çünkü o zaman daha öne çıkabiliyor. Nasıl haberin veriliş şekli olayı sıradanlaştırabiliyorsa, kullanılan haber dili de şiddeti sıradanlaştırabiliyor. Haberlerde kadın cinayetlerine ´töre, namus´ gibi kelimeler, kavramlar eklenerek, eyleme bahane üretiliyor. Bunları başlığa taşınarak, cinayetler de sıradanlaştırılıyor ve asıl olay geriye atılmış olunuyor. Gazeteciler bunları yapmamalı.'