İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu Üyesi avukat Mehtap Sert, Türkiye’de hapishanelerin, muhalifler ve siyasi iktidar tarafından 'tehlikeli' olarak değerlendirilen insanların tutulduğu mekanlar haline geldiğini belirtti.
İskenderun/SES
Hapishanelerinde 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta mahpusun bulunduğunu ifade eden İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu Üyesi avukat Mehtap Sert, Türkiye’de hapishanelerin, muhalifler ve siyasi iktidar tarafından 'tehlikeli' olarak değerlendirilen insanların tutulduğu mekanlar haline geldiğini belirtti. Özellikle 12 Eylül 1980 darbesi sürecinde hapishanelerde birçok muhalifin işkencelerden geçirildiğini, hapishanelerin çeşitli işkence ve kötü muamele uygulamalarıyla anıldığını belirten Sert, İHD'nin 35 yıldır hapishanelerde yaşanan ihlallerin son bulması, ihlali meydan getirenlerin hukuk önünde hesap vermesi ve benzer ihlallerin yaşanmaması için mücadele ettiğini belirterek, "Ancak geçmişten bu yana hiçbir iktidarın hapishanelerde yaşanan hak ihlallerini giderme konusunda yeterli irade ortaya koymaması bugün de Türkiye hapishanelerinin birer insan hakları ihlal merkezine dönüşmesine neden olmaktadır" değerlendirmesini yaptı.
"İzolasyon şartlarında güvenlikleri tehlikeye girebilir"
İHD İskenderun Şubesinde düzenlediği ve dernek yöneticilerinin de katıldığı basın toplantısında, 1990’lı yılların sonuna doğru Türkiye'deki hapishanelerde yeni model olan F Tipi Hapishane sistemine geçiş kararı alındığını ve 11 adet F tipi hapishanenin yapımına başlandığını anlatan Sert, "Bu karara karşı birçok sivil toplum örgütü, meslek odası, sendika, siyasetçi ve hak savunucusu F tipi hapishanelerde, mahpusların tek başlarına veya küçük gruplar halinde izolasyonun kaçınılması gereken bir tehlike olarak tarif etmiş ve ekstrem sosyal izolasyonun fiziksel ve mental sağlık açısından ciddi bir tehlike oluşturabileceğine, izolasyon şartlarında tutuklu ve hükümlülerin güvenliklerinin tehlikeye girebileceğine işaret etmiştir" dedi. Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi'nin (CPT) 23 Şubat 1999 tarihli raporunda, F tipi hapishanelerde yaşam üniteleri dışında ortak aktivite imkânları yaratılmadığı taktirde söz konusu yeni sistemin sorunları çözmek yerine yeni problemler yaratacağı belirtildiğini anlatan Sert, şöyle konuştu: "Bu uyarı ve önerilere rağmen. siyasi iktidarlar toplumun tamamında uyguladıkları aşırı güvenlikçi politikanın bir tezahürü olarak hapishanelerde bulunan mahpusları kontrol atında tutup yalnızlaştırmak amacıyla F tipi hapishanelerin uygulamaya konulması için çok hızlı şekilde çalışmalar yürütmüşlerdir. Günümüz iktidarı F Tiplerinin yanı sıra izolasyonu daha da derinleştiren yeni tip Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishaneler ve S Tipi Kapalı Hapishaneler inşa etmişlerdir. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü verilerine göre şu anda Türkiye genelinde 14 adet F tipi, 17 adet Yüksek Güvenlikli, 6 Tane de S Tipi Hapishane bulunmaktadır."
Hapishanelerde acil reformlara ihtiyaç var
Ceza ve Tevkifevlerinin 01 Kasım 2022 verilerine göre 399 Ceza İnfaz Kurumunda 331.706 kişinin bulunduğunu ve bu sayının sürekli olarak arttığını ifade eden İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu Üyesi Sert, açıklamasını şöyle sürdürdü: "2002 yılından bugüne kadar hapishanelerde tutulan mahpus sayısı yaklaşık olarak 5,6 kat artmıştır. Bu kadar mahpusun hapishanelerde tutulması bile başlı başına büyük bir soruna işaret etmektedir. Hasta mahpusların tedavi hakkına erişememesi ve hapishanede kalabilecek durumda bulunmayan ağır hasta mahpusların tahliye edilmemesi sorunu da tıpkı hapishanelerde yaşanan diğer tüm ihlallerde olduğu gibi siyasi erkin meseleye insan hakları perspektifinden uzak bir şekilde oluşturduğu güvenlikçi politikalarla bakmasından kaynaklanmaktadır. İHD tarafından tespit edebildiği kadarıyla 29 Nisan 2022 tarihi itibariyle Türkiye hapishanelerinde 651’i ağır olmak üzere 1.517 hasta mahpus bulunmaktadır. Özellikle tek başına yaşamını idame ettiremeyecek düzeyde hastalığı ilerlemiş olan mahpusların hapishanede geçirdikleri her bir günün kendileri ve aileleri açısından işkence ve kötü muamele yasağının ihlaline neden olduğunu belirtmek isteriz. Mahpusların doğuştan veya sonradan başlayan hastalıkları hapishane koşullarında yeterli ve düzenli bir tedavi yöntemi bulunmaması nedeniyle ilerlemekte ve yaşam hakkının ihlaline varan sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Hastalığın artık tedaviye cevap veremeyeceği derecede ilerlemesi akabinde savcılıklar tarafından mahpuslarla ilgili verilen infaz erteleme kararlarının bir anlamı kalmadığını üzülerek belirtmek isteriz. Derneğimiz hasta mahpus listemizde bulunan Bedri Çakmak ve Ehettin Kaynar isimli mahpuslar hastalıkları nedeniyle infazlarının ertelenmesi ile tahliye edilmiş ancak tahliye edilmelerinden çok kısa bir süre sonra hayatlarını kaybetmişlerdir. Hapishanelerde yaşanan ihlallerin her biri yasal değişiklik, personel eğitimi ve sıkı denetim uygulamaları gibi basit adımlarla önlenebilir ihlallerdir. 2022 yılının şu an ki dönemine kadar en az 70 mahpusun hapishanelerde yaşamını yitirmiş olması Türkiye hapishanelerindeki uygulamaların çok acil reformlara ihtiyaç duyduğunun en önemli göstergesidir."
"Hapishanelerde tutulan tüm mahpuslar devletin denetimi ve sorumluluğu altındadır. Her bir mahpusun yaşama, işkence görmeme, aile ve özel hayatına saygı gösterilmesi, haberleşme ve insan olmaktan kaynaklı tüm haklarının kullanılması konusunda devletin gerekli tedbirleri alması, bu hakları ihlal edenler hakkında etkili yaptırımlar uygulaması gerekmektedir. Hapishanelerinde yaşanan hak ihlallerin giderilmesi için güvenlikçi politikalardan vazgeçilerek insan haklarını ve evrensel kuralları merkezine alan bir anlayışa geçilmesi gerekir" diyen Sert, Adalet Bakanlığı ve iktidarın hasta mahpuslar hakkında yapılacak yasal değişiklik öncesinde insan hakları kurumları, sivil toplum örgütleri, sağlık örgütleri ve baroların konu hakkında yaptıkları çalışmalarından faydalanarak bu kurumlarla koordineli bir yasa çalışması yapmasının meselenin kalıcı bir şekilde çözülmesine olanak sağlayacağını da belirtti.
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55