İskenderun/SES
Selçuk, özellikle ağır hasta mahpusların yakınları yanında tedavilerine devam edebilmesini ve mahpusların bir veda hakkına dahi erişemeden yaşamlarını yitirmemesi gerektiğini belirtti.
İHD´nin 2008 yılında başlattığı hasta mahpusların sesi olma, kamuoyunu duyarlı kılma çabalarımızın üzerinden 10 yıl geçtiğini belirten İHD İskenderun Şubesi Eşbaşkanı Selçuk, yazılı açıklamasında şunlara yer verdi: 'Bu 10 yıl içerisinde göstermiş olduğumuz çabalar ne acıdır ki yetkili makamlar tarafından çoğunlukla karşılık bulmamıştır. Yüzlerce ağır hasta mahpus yaşamını yitirmiş, ailesi yanında son günlerini bile geçirememiştir. Bugün sizlerle aynı acıları yaşamamak adına bir ağır hasta mahpusun durumunu paylaşacağız. 60 yaşın üzerinde olan Koçer Özdal 2014 yılında Muş´ta tutuklanmış ve kendisine verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının onaylanmasıyla 2016 yılında tek kişilik hücrede kalmaya başlamıştır. Tutuklanmadan önce herhangi bir sağlık sorunu olmayan Koçer Özdal mahpusluğunun 4. yılında Bafra T Tipi KCİK´te yaşadığı şiddetli ağrılardan dolayı hastaneye gitmiş ve kendisine mesane kanseri teşhisi konulmuştur. Aynı süreçte tansiyon rahatsızlıkları ortaya çıktığından ve böbrekleri de iflas ettiğinden düzenli olarak diyalize girerek hayatını sürdürmek durumunda kalmıştır. Okuma yazması olmayan Koçer Özdal´ın arkadaşlarının aktardığına göre iki yıldır tutulduğu hücrede yaşından ve yaşadığı ağır hastalıktan dolayı ihtiyaçlarını karşılayamamakta ve ilaçları zamanında verilmediği için tedavisi aksamaktadır. Bunun yanında Kayseri 2 No´lu T Tipi KCİK´te ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olan oğlu Savcı Özdal ile aynı hapishanede bir araya gelme talepleri de karşılanmamakta böylece oğlunun kendisine refakat edebilme imkânı da ortadan kaldırılmış bulunmaktadır. Koçer Özdal, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından ameliyat olmak üzere Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Hastanesi´ne sevk edilmiş ancak ‘mahkûm koğuşu´ tadilatta olduğu için ameliyatı yapılmamıştır. Bunun üzerine Ankara Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi´ne sevk etmiş ancak orada da ‘mahkûm koğuşu´ uygun olmadığından dolayı ameliyat yapılamamıştır. Tedavisinde yaşanan aksaklıklar sebebiyle durumu daha da ağırlaşan Koçer Özdal şu anda Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi´nin ‘mahkûm koğuşunda´ tutulmaktadır. Bizler insan hakları savunucuları olarak hapishanelerde yeni ölümlerin olmasını istemiyoruz. 10 yıldır vicdanlara seslendik. Yaşam hakkının kutsallığından bahsettik. Ayrıca Birleşmiş Milletler resmi belgesi olan ve üye ülkelerce de kabul edilen İstanbul Protokolü gereği, tutuklu ve hükümlü konumda da olsa her ´hasta´nın kendi doktorunu seçme ve raporlarının bağımsız bilirkişilerce hazırlanmasını isteme hakkı vardır, dedik. Özellikle ağır hasta mahpusların yakınları yanında tedavilerine devam edebilmesini ve mahpusların bir veda hakkına dahi erişemeden yaşamlarını yitirmemesi gerekir.'