Doğal Yaşam ve Üretim Çitlikleri projesi kapsamında, Yayladağı’na bağlı Leylekli Mahallesi’nde çiftçiler ile bir araya gelen HBB Başkanı Lütfü Savaş, Yayladağı’nda başlattıkları, Altınözü’nde sürdürdükleri projeyi Hatay’ın 15 ilçesinde uygulamak istediklerini ifade etti. Başkan Savaş, “Hatay’da son 12 yılda buğday ekilen alan maalesef yüzde 46, üretim yüzde 64 oranında düştü. Ne olursa olsun toprağımızı, ata tohumlarımızı korumaya, çiftçimizi desteklemeye devam edeceğiz” dedi.
Küresel ısınma, yağış rejiminin değişikliği ve son zamanlarda Ukrayna ve Rusya savaşının gıda üretiminde yarattığı daralmaya ve gıda gereksiniminde buğday ve ayçiçeğinin yerine dikkat çeken Başkan Lütfü Savaş, bu ihtiyaçlara yönelik çalışma yürüttüklerini kaydetti. Savaş, “Biz de Hatay Büyükşehir belediyesi olarak dünyanın bu sıkıntılı günlerinde atalarımızın tohumlarını tekrar yeşerterek sofralarımızla buluşturmak istedik. GDO’suz, tamamen doğal ve atalarımızdan bizlere miras kalan tohumlarımızı tarlalarımızda toprakla buluşturuyoruz. Bunu yıllardır yaparak insanlarımıza ve çiftçilerimizle dağıtıyoruz” değerlendirmesini yaptı.
HBB tarafından ‘kıtlığa ve dünyada oluşabilecek felakete karşı’ kendi tohumlarını ürettiklerini, ata tohumlar Karakılçık ve Ali Bayır tohumlarının dağıtımını sürdürdüklerini aktaran Başkan Lütfü Savaş, Türkiye’nin buğday pazarında ithalatta üçüncü ülke olduğunu, ekilen arazilerde ise ciddi bir düşüş olduğunu vurguladı. Başkan Savaş, “Türkiye maalesef şu anda buğday ekilen yerlerin yüzde 28’ini ekemez hale geldi. Hatay’da buğday ekilen arazilerimiz yüzde 46 azalmasına rağmen verim yüzde 64 düşmüş durumda. Bu nedenle buğdayı daha fazla ekip yatırım yapmak bizim için çok önemli” diye konuştu.
Hatay’daki çiftçilere vermiş oldukları destekleri de anlatan Savaş şöyle konuştu: “Çiftçilerimizin de kendi topraklarını bu buğdayla buluşmasını sağlayıp ata tohumlarımızdan oluşan bereketli buğdayları sofralarımızda görmek istiyoruz. Biz Hatay Büyükşehir Belediyesi olarak hem Karakılçık hem de Ali Bayır buğdaylarımızı toprakla buluşturuyoruz. Atalarımızdan kalan mirası geleceğe taşımak istiyoruz. GDO’lu tohumları ektiğiniz zaman üreticilerden tekrar almak zorundasınız. Bu nedenle kıtlığa karşı ve dünyada oluşabilecek felakete karşı kendi tohumumuzu kendimiz üretiyoruz. Her iki buğdayımızın protein değeri yüksek ve sağlıklıdır. Biz bu bereketten faydalanmaya devam edeceğiz.”