Tarih: 14.03.2022 13:31

Hekimler 3 günlük ´g(ö)rev´de

Facebook Twitter Linked-in

Akın Bodur/İskenderun

İskenderun devlet hastanesi A Blok avlusunda sağlık çalışanları; Hatay Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Hekim Birliği, Hekim Sen, Türk Sağlık Sen, Hekim Sen´in katıldığı ortak etkinliğe, bazı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları da destek verdi.

'Sorunlarımızın çözümü kendi mücadelemizle olacak'

Hatay Tabip Odası yönetimi ve Hatay Dişhekimleri Odası ile Hatay Aile Hekimleri Derneği adına konuşan Dr. Doğan Dalgıç, 'Emeğimiz, haklarımız, sağlığımız ve geleceğimiz için g(ö)revdeyiz' açıklamasını yaptı. Dalgıç, şöyle konuştu: 'Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Ancak bugünü bayram tadında geçirmemiz gerekirken, ne yazık ki yine ´g(ö)rev´deyiz ve yine haklarımız için mücadele ediyoruz. Toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri bizim emeğimizi görmemekte, toplumun sağlığını ise umursamamaktadır. Ancak iş özel sağlık işletmeleri ve sermayeyi korumaya gelince ise hiçbir sınır tanımamaktadır. Salgın döneminde dahi bu anlayıştan vazgeçmemişlerdir. Yüz binlerce insanımız, yüzlerce hekim, sağlık çalışanı yaşamını yitirirken; onlar sağlık sisteminin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günlerini geçirmiş; bunca emek ve fedakarlığımıza rağmen bir de bizlere gidiyorlarsa gitsinler demişlerdir. Öncelikle ve bir kez daha vurgulamak isteriz: Salgının en zor günlerinde, bilimsel olmayan salgın yönetiminize rağmen biz tüm fedakarlığımızla buradaydık; önceden de olduğu gibi yarın da burada olacağız. Beyaz Yürüyüş, Beyaz Forum, Beyaz Nöbetlerle acil taleplerimizin karşılanmasını, sesimize kulak verilmesini defalarca istedik. 497 gündür bizlere randevu vermiyorlar Bilmenizi isteriz ki siz emeğimizi-bizleri görmezden gelmeye devam ettikçe; bizler de tüm haklılığımızla sizin karşınızda durmaya, emeğimize geleceğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. 15 Aralık´ta ve 8 Şubat´taki ´beyaz g(ö)rev´lerle de aile sağlığı merkezlerinden üniversite hastanelerine Türkiye´nin dört bir yanında tüm sağlık kuruluşlarında emeğimize sahip çıkacağımızı gösterdik. Bizi duymazdan, görmezden gelip yok sayanlara; sesimize kulaklarını tıkayanlara; “Varsın gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Gerekirse yurtdışından ülkemize dönmek isteyenleri davet eder, istihdam ederiz” diyerek bizi değersizleştirenlere karşı emeğimize, mesleğimize, geleceğimize hep birlikte bir kez daha sahip çıkmak için artık g(ö)rev zamanıdır. Biliyoruz; sorunlarımızın çözümü ancak kendi mücadelemizle olacaktır. İşte bu nedenle emeğimiz için, haklarımız için, sağlığımız için, acil taleplerimizin karşılanması için 14-15 Mart 2022 Pazartesi ve Salı günleri bütün Türkiye´de. Bütün sağlık kurumlarında g(ö)rev´deyiz. Bizleri mutsuz, hastaları mağdur eden; sağlığı ticarete, hastaları müşteriye, hastaneleri ticarethanelere dönüştüren sağlık anlayışı iflas etmiştir. Bizleri artık sağlık hizmeti veremez hale getiren bu çalışma koşullarının sürdürülemez olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz. Emeğimizin karşılığını alamadan her geçen gün umutsuzluğa sürüklenirken, tüm bu yaşadıklarımızın sorumlusunun yıllardır uygulanan yanlış sağlık politikaları olduğunu biliyoruz. Emeğimizin karşılığını alamadığımız bu çalışma koşullarına, sağlık alanında yaşanan şiddete artık tek bir gün bile tahammülümüz kalmadı. Oyalama istemiyoruz, daha fazlasını değil, yalnızca hakkımız olanı istiyoruz. Şiddetin olmadığı, malpraktis baskısı altında ezilmediğimiz insanca çalışma koşulları, emekliliğimize yansıyacak insanca ücret istiyoruz. Tüm ASM binaları kamu tarafından inşa edilmeli, aynı standartlarda donanımı kamu tarafından sağlanmalı, bütün giderleri Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanmalıdır. Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliği geri çekilmeli, keyfi sözleşme fesihlerine son verilmelidir. Halkın sağlığı için en az 20 dakika muayene süresi ayırabildiğimiz, hastaların aylarca randevu sırası beklemediği nitelikli sağlık hizmeti sunmak istiyoruz.'

'Yaşam hakkı´ yok sayılanların haftası'

İskenderun Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası adına konuşan Aziz Donat, 'Pandemi öncesinde olduğu gibi Tıp Bayramının 103. Yıldönümünde de; Sağlık hizmetinin metalaştırılarak alınıp satılan bir mala dönüştürülmesine, hastaya müşteri denilmesine ve sağlık bütçesinin özel sermayeye akıtılmasına, sağlık kurumlarının şirketleşmesine, halkın sağlığının paraya tahvil edilmesine, performans, güvencesizlik, şiddet kıskacı ile faturanın kendilerine kesilmesine, uzun çalışma saatleri, iş yükü, mobbing ve angarya gibi modern kölelik çalışma koşullarına isyan edenlerin, karşı duranların mücadele haftasıdır 14 Mart. Önlenebilir bir hastalık nedeniyle, 553 çalışma arkadaşını yitiren ´yaşam hakkı´ yok sayılanların haftasıdır 14 Mart. Pandeminin başında kahraman ilan edilip alkışlatılan, sonrasında değersizleştirilenlerin haftasıdır 14 Mart' dedi. Donat, şöyle konuştu: 'Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri, artık en temel insani hakkımız olan yaşam hakkımızı dahi koruyamayan sağlık politikacılarına, acil sorunlarımızın çözümü için derhal harekete geçmelerini yoksa sağlık sisteminin onarılamaz yaralar alacağını uyarı grevlerimizle defalarca hatırlattık. Bizleri dinlemek, çözüm üretmek yerine Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 25.02.2022 tarihli bir görüş yazısıyla sağlık emekçilerinin haklı taleplerini ve mücadelesini bastırma, sınırlandırma çabasına girmiş, gözdağı vermeye çalışmıştır. En son icraat olarak hekimlerin emeğini, niteliğini, değerini ve kamusal sağlık hizmetlerini hiçe sayan ´gidiyorsa gitsinler´ söylemiyle adeta sarsıldık ama şaşırmadık. İşte, sendikal hakları, insan hak ve hürriyetlerini yok sayan bu yönetim anlayışı tam da sorunlarımızın esas nedenidir ve Tıp Bayramı da bu nedenle de bayram olarak kutlanamamaktadır.14 Mart Sağlık Haftasını, ´bayram´ olarak kutlayabilmek için bu yıl 14-15 Mart ´grev´ haftamızdır.'

Donat, sıraladığı 15 madde arasında, 'Sağlıkta Şiddet Yasasının çıkarılması, mobbing ve baskılar son bulması; 3600´den 7200 kadar kademeli ek gösterge uygulanmasını; Fiili hizmet süresinin sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere yıllık 90 gün üzerinden tam olarak uygulanmasını; Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilmesini; Covid-19´un iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilmesini; Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin göreve başlatılmasını; Şehir hastanelerine, özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçeler kamu sağlık kurumlarına aktarılmasın' da sıraladı.

'Tükendik, hastalandık ve ölüyoruz'

Hekim Birliği adına konuşan Dr. Yusuf Evcil ise, 'Her şeye rağmen ülkemizden, halkımızdan ve haklarımızdan vazgeçmedik. Topluma hak ettiği kalitede sağlık hizmeti sunmak ama bunun karşılığını da almak istiyoruz. Biz tükendik, hastalandık ve ölüyoruz. Önce zarar verme, zarar görme ilkesi doğrultusunda kendimizi tedavi etmek, sonra bu sağlık sistemini toplumunun yararına olacak şekilde iyileştirmek istiyoruz. İsteklerimizin sadece maaş artışı gibi bir kavramın içine sıkıştırılmasını asla kabul etmiyoruz. Hak ettiğimiz insana yakışır çalışma koşulları ve halkımızın hak ettiği sağlık hizmeti için çabalıyoruz' dedi ve istemlerini 5 madde halinde sıraladı.

'Bütüncül bir yaklaşımla meseleye çare aranmalı'

Sorunlarin belli çözümlerinin ise net olduğunu ifade eden Türk Sağlık Sen İskenderun Temsilcisi Harun Keleş de, '14 Mart Tıp Bayramı Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane´de iki kule arasına dev bir Türk bayrağı asan Tıbbiyelilerin işgale tepki, milletine sevda ve vatanına bağlılığının bir yansımasıdır. Tıbbiyeliler bu ruhun kaynağından beslenmektedirler' dedi. Sorunlar yumağında boğuştukları son Tıp Bayramı olmasını dileyen Keleş, 'Hekiminden hemşiresine, ebesinden sağlık memuruna, sağlık teknikerinden teknisyenine hepimizin gayesi devletimizin verdiği görevle milletimize hizmet etmektedir. Bu süreçte vazifeleri uğruna şehit olarak tarihe kazınanlar, ne yazık ki ekonomik olarak en fazla gelir kaybına uğrayan hekiminden hemşiresine, ebesinden sağlık memuruna, sağlık teknikerinden teknisyenine tüm sağlık camiası olmuştur. Verilen mücadele ile tam tezatlık içeren bu durumun düzeltilmesi adına yapıldığı söylenen her düzenleme adaletsizlik başta olmak üzere birçok soruna yol açmış, çare olmaktan öte sorunun kronik bir hale gelmesine neden olmuştur. Aşırı iş yükü, şiddet, mobbing, ayrımcılık ve haksızlıklarla herkes yıpranmış, tükenmişlik sendromu ile karşı karşıya kalmıştır. Her insanımıza yardım eden, şifa veren ve her duaya girenlerin bugün maruz kaldıkları bu halin düzeltilmesi, yaşadıkları sorunların çözülmesi devletimizin her kademesinde görev yapanların, sağlık hizmeti alan milletimizin tamamını ilgilendiren bir meseledir. Sağlık camiasının geleceği karamsarlığa itilmemelidir. Bu çözümsüzlüğün sürmesi halinde ortaya çıkacak ağır sonuçların herkesi etkileyeceği muhakkaktır. Artık bu durum salt bir ücret meselesi değil, ülkenin geleceğini ilgilendiren bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu gözle bakılarak bütüncül bir yaklaşımla meseleye çare aranmalıdır. Bizim beklentimiz maaşa zam şeklinde tek bir ödeme ile kayıpların telafi edilmesidir' diye konuştu.
Ortak etkinlikte Hekim Sen adına da Dr. Hatice Soylu Cansız konuştu ve istemlerini sıraladı.
İskenderun´da hekim ve sağlık çalışanları yarın da devlet hastanesinin B blok binası önünde ortak açıklama yapacak.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —