Akın Bodur/İskenderun
Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği, Resmi Gazete'de Ekim ayında yayınlanmıştı. Hekimler ve sağlık çalışanlarının yönetmeliğin geri çekilmesini beklerken, 25 Kasım 2024 tarihinde de TBMM’ye bir kanun teklifi sunulmuştu.
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF), Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN), Hekim Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası, Hürriyet Sağlık ve Sosyal Hizmetler Çalışanları Sendikası (Hürriyet Sağlık Sen), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Hatay Tabip Odası'nın ortak yaptığı açıklamada hekimler, "Eziyet yasası geri çekilsin; Sermayeye değil sağlığa bütçe; Susma haykır eziyete hayır; Performans sağlığa zararlıdır; Sağlıkta dönüşüm enkaz altında; Bakan istifa" sloganı attı; "5 dakikada sağlık olmaz; Sağlık politikası değil bu bir ölüm fermanı; Sağlık sistemi enkaz altında; Hastalar müşteri, sağlık emeklilik köle değildir; Sağlık satılamaz; Aile sağlığı çalışanları köle değildir" döviz taşıdı .
Hekimler üçüncü kez iş bırakıyor
İskenderun'un Ulucami Caddesi üzerindeki Sağlıklı Yaşam Parkında yapılan ve 15 sağlık kuruluşu adına yapılan ortak açıklamayı okuyan hekimlerden Dr. Sibel Canbolat, sağlık emek meslek örgütleri ile birlikte sahada canla başla çalışan hekim, ebe, hemşire ve sağlık emekçileri olarak binlercemiz yeniden sağlık müdürlüklerinin önünde olduklarını ifade etti. "Üçüncü defa iş bırakıyoruz" diyen Dr. Canbolat, "Sağlık Bakanlığı’na sesleniyoruz. Halkın sağlığını korumak ve geliştirmek istiyor musunuz? Hekimlerin, ebe, hemşire ve sağlık emekçilerinin sorunlarını çözmek istiyor musunuz? Duyuyorsunuz biliyoruz. Ancak anlamıyorsunuz, ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Kasım ayında anlattık! Aralık ayında anlattık! Ocak ayı geldi. Biz bir kez daha anlatalım. Bu yönetmelikle hekimlerin yazdığı reçeteler baskı altın alınmakta ; antibiyotik, ağrı kesici ve mide ilaçları yazmamız kısıtlanmaktadır. Hastaların tıbbi durumu, ihtiyacı neyi gerektiriyorsa bizler o ilacı yazmakla yükümlüyüz. Hastasını tedavi etti diye hekimlerin, sağlık çalışanlarının gelirinin azaltmak hangi mantığa sığar? Soruyoruz! Yönetmelikle, Sorumlu olduğumuz nüfus içinden 6 ay ASM’ye başvurmayan kişiler için de gelirimiz kesiliyor. Hastalarımız verdiğimiz tedavi ve önerilerimizle sağlıklı olduysa bize neden başvursun? Yine soruyoruz: Hastasının sağlığını korudu diye hekimlerin, sağlık çalışanlarının gelirinin azaltmak hangi mantığa sığar?" diye konuştu.
Sağlık Bakanlığı'nın 2025 bütçesinde de kaynakların yüzde 50’den fazlasını hastanelere ayırdığının görüldüğünü ifade eden Dr. Sibel Canbolat, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Her bir kişinin yılda 12 defa doktora başvurmasıyla övündüğünüzü duyuyoruz. Para getiren tedavi edici hizmetleri sürekli öne çıkarttınız, hastaların gerekmediği durumlarda bile 3. Basamak hastanelere, özel hastanelere gitmelerini teşvik ediyorsunuz. Herkesin her istediği zaman, istediği hastaneye başvurmasının önünde hiçbir engel yokken, yılda 7 defadan fazla hastaneye başvuran hastalarımız için aile hekimliği çalışanlarından para kesmek hangi mantığa sığar? Sevk zincirinin gerektirdiği koşulları sağlamadan, gizli bir sevk sistemine zorluyorsunuz. Aile hekimliğini amacı dışındaki iş yükü ile işlemez hale getirmişken hastaların hastaneye başvurmasını nasıl ve niçin engellememizi bekliyorsunuz? Bakanlık yetkililerinin öve öve bitiremedikleri Hastalık Yönetim Platformu (HYP) hastaya fayda sağlamadığı gibi bizi veri giriş memuru yapmaktan başka işe yaramıyor. Yönetmelikle; Bir yandan 3500 nüfusa hizmet vermemiz, çok sayıda poliklinik yapmamız istenirken aynı zamanda kronik hastalıkları HYP sistemine girmemiz bekleniyor. HYP ye veri girişi kronik hastalık tarama ve takibi değildir. Aile hekimleri zaten yıllardır bu hastalıkların takip ve tedavisini ulusal ve uluslararası rehberlere uygun olarak yapmaktadır. Sağlık Bakanlığının ülkemiz için gelecekte önemli bir sağlık sorunu ve yükü olacak bu hastalıkların takibini sadece bir yazılım sistemine 2-3 dk lık veri girişi olarak görmesi, toplum sağlığı için endişe vericidir. Soruyoruz; Hastalarımızın bilgilerini Aile Hekimliği Bilgi Sistemi dışında başka bir programa girmemizin mantığı nedir? Hastaya faydası olmayacak bu işlemi Bakanlık bizden neden istemektedir? Bakanlık bu verileri bilimsel makale yapıp birilerini doçent profesör yapmanın peşinde midir? Açıkça söylüyoruz; Hekimler veri toplama memuru değildir. Hastaların tıbbi takibini zaten yapıyoruz, gerekli tedavileri planlıyor, önerilerde bulunuyoruz. Hastalara faydası olmayacak veri girişlerini yapmamız için bizi zorlayamazsınız. Bu yönetmelik hekimleri ve hekimler üzerinden hemşire, ebe ve sağlık emekçilerinin tamamını yukarıda anlattığımız gibi hastaya faydası olmayan hizmetler ve kriterler üzerinden puanlamaktadır. Yetmiş puanın altında puanımız olursa sözleşmemizi feshedilmektedir. Bu şekilde hekimler puan toplayan bilgisayar oyun figürlerine dönüştürülmekte, işine son verme tehdidiyle meslek bağımsızlığı ve meslek onuru ayaklar altında alınmaktadır. Eziyete dönüşen Aile Hekimliği Performans ve Ödeme Yönetmeliği derhal geri çekilmelidir."
“Sorun çözülemediği takdirde ASM’ler ve hastanelerde çalışacak kalmayacak”
"Bakanlık birinci basamağı güçlendirmek istiyorsa daha ciddi sorunlarla uğraşmalıdır. Öncelikle ASM’leri ticarethane mantığından çıkarmalıdır" diyen Hatay Tabip Odası (HTO) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Servet Alkan da "ASM’lerin giderleri aile hekimleri tarafından devletin verdiği cari giderden karşılanmaktadır. Aile sağlığı merkezlerine verilen cari gider içindeki elektrik su tıbbi malzeme asgari ücret giderleri enflasyon oranının kat ve kat üzerinde artarken cari gideri verilen memur enflasyonu kadar artış cari gideri birçok aile sağlığı merkezinde yapılan giderleri karşılayamaz hale getirmiştir. Birçok aile sağlığı merkezinde aile hekimleri cebinden para harcar duruma gelmiştir. Dolayısıyla aile sağlığı merkezinin finansmanı aile hekiminin üzerine yıkılmıştır. Bizler hekimiz, esnaf değiliz! Hastalarımızın sağlığından başka bir şey düşünmek zorunda bırakılmak istemiyoruz. Bu sistemle ASM’ler de çalışan ebe ve hemşirelerin tavan katasıyı artırılmadığı için ciddi maddi kayıplar yaşanmaktadır. Aile Sağlığı merkezinde çalışan ebe ve hemşirelerin maaşları, ilçe sağlık müdürlüğü ve idari bürolarda çalışanların çok altına inmiş, entegrelerde çalışan aile hekimi, hemşire ve ebelere düşüşün üstüne beşer nöbet eklenince toplu istifalar olmuştur. Bu sorun çözülemediği takdirde ASM’lerde ve entegre ilçe hastanelerinde çalışacak hekim, ebe ve hemşire kalmayacaktır" dedi.
“Sağlık Bakanlığı iş bırakma süresinde ne yapıyor?”
HTO yönetim kurulu üyesi Dr. Alkan, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Bizler aile sağlığı merkezlerinde çalışan hekim, hemşire, ebe ve sağlık emekçileri olarak üretimden gelen gücümüzü kullanarak bu hafta iş bırakıyoruz. Sağlık Bakanlığı iş bırakma süresinde ne yapıyor? Bebek ölümlerini engelleyecek denetimleri yapacak eleman zaman bulamayan müdürlükler her gün ASM’leri günde iki defa dolaşarak tutanak tutuyor hukuksuz bir şekilde cezalar vererek eylemimizi engellemeye çalışıyor. Oysa biz Anayasal hakkımızı kullanıyoruz. Çünkü sağlık sistemini bir sorunlar yumağı haline getirdiniz. Hastanelerde, ASM’ler de çalışan hekimleri sağlık emekçilerini tükettiniz. Sağlık kurumlarımızı ticarethaneye, hastalarımızı sadece hastalıklarından para kazanılan kişilere çevirdiniz. Sizin yarattığınız sistem bebekleri öldürürken seyirci kaldınız. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile yarattığınız sistem ne hastaları ne de bizi mutlu etmiyor. O nedenle sadece biz değil hastalarımız da yanımızda. Biz burada mesleğimiz, emeğimiz ve yurttaşlarımızın sağlığı için bir araya geldik. Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği geri çekilmelidir. Hekimlere, ebelere, hemşirelere ve sağlık emekçilerine yeterli puanı alamadı diye sözleşme feshi ile tehdit edilmesine izin vermeyeceğiz. Bu eylemlerle meslek onurumuza sahip çıkarken halkımızın sağlık hakkını da savunuyoruz."
Hekimler taleplerini 5 maddede sıraladı
Sağlıklı bir toplum ve iyi çalışan bir sağlık sistemi için 5 taleplerini sıralayan ve "Taleplerimiz sadece kendi haklarımız için değil halkın eşit, ücretsiz, erişilebilir ve daha nitelikli bir sağlık hizmeti almasını sağlamak için önemlidir" diyen Dr. Alkan, bunları şöyle açıkladı: “Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ve aile sağlığı merkezleri kamu tarafından sağlanmalıdır. Halka nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar aile sağlığı merkezi sayısı hekim başına 2.000 nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır. Aile hekimliğinde güvencesiz ve kadrosuz istihdamı kabul etmiyoruz. Aile sağlığı merkezlerinde nüfus yapısına göre yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmelidir. Ebe ve hemşirelerin maaş ve teşvik ödeme kriterleri; Aile Hekiminin çalışma kriterleri ile değil kendi mesleki sorumluluklarına göre düzenlenmelidir. Aile sağlığı çalışanlarının kanun değişikliği gerektiren teşvik ücreti katsayısı en az iki katı ve tavan ücreti en az üç katı oranında artırılmalıdır. Aile sağlığı merkezlerinde çalışan hekim, ebe, hemşire ve sağlık emekçilerine emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir. Sağlıkta şiddeti artıracak düzenlemeler değil şiddetin önlenmesini sağlayacak etkin ve caydırıcı tedbirler alınmalı, etkili şiddet yasası çıkarılmalı ve sağlık çalışanlarının can güvenliği sağlanmalıdır.”
HTO yönetim kurulu üyesi Dr. Alkan, talepleri gerçekleşene kadar çeşitli eylem ve etkinliklerle sağlık otoritesini harekete geçme konusunda zorlamaya devam edeceklerini, sonuç alıncaya kadar vazgeçmeyeceklerini de söyledi.
Hatay Aile Hekimleri Derneği Başkanı Nihat Fahrioğulları da "Bu yönetmelik uygulanamaz. Hastaların sağlık haklarını, hekimlerin sağlık hakkını engelleyen bir yönetmeliktir" değerlendirmesini yaptı.
“Sağlık paralı olmaz”
Halkın ücretsiz ve yürüyerek mahallelerindeki aile sağlık merkezine gittiğini anlatan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Dr. Ali Kanatlı ise aile sağlık merkezlerinin ücretli hale geleceğini belirtti ve "Yönetmelik bunun adıdır. Bundan sonra sağlık belgesi ve raporlar ücretli olacak. Bunlar ilk adımlar" dedi.
Dr. Kanatlı, "Sağlıklı özelleştirmenin sonucunu biz İstanbul’da bebeklerin ömrüyle gördük. Bunun karşısında durmak için Türk Tabipleri Birliği olarak baştan beri dile getirdiğimiz şeyleri yine dile getiriyoruz. Sağlık bir haktır. Sağlık paralı olmaz. Hekimlerin reçetesine dokunmayın. Eğer bir hasta gelip 'midem ağrıyor' diyorsa biz mide ilacını yazarız, bizim yazacağımız reçeteyi siz belirleyemezsiniz. Eğer hasta 'başım ağrıyor' diyorsa biz ona o ilacı yazarız. Biz bu eğitimi aldık ve hastanın ihtiyacı dahilinde olan reçeteleri bizler yazarız. Sizin menfaatleriniz için kısıtlamalarınıza uymayacağız ve bu yüzden bu eylemlerimizi yapıyoruz. Eğer Sağlık Bakanı geri aldım atmazsa, Sağlık Bakanlığının o işe yaramaz bürokratları bunu çekmezse, biz devam edeceğiz" değerlendirmesini yaptı.