18 günlük 'tam kapanma' açıklamasını değerlendiren Hatay Tabip Odası (HTO) yönetimi, 'Açıklama ne yazık ki sadece bazı ekonomik önlemleri ve güvenlik söylemlerini içermektedir. Bu açıklamada kapanma tedbirlerinin turizm ve ticaret için şart olduğu söylenmiştir. Bizim ise öncelikli hedefimiz ölümlerin azaltılması, vatandaşların yaşam hakkının ve sağlığının korunmasıdır' dedi. HTO açıklamasında, 'Pandemide işçi sağlığı önlemleri, halk sağlığı ve salgın politikası demektir. Biz hekimler sağlığın toplumsal belirleyicilerinin ne kadar önemli olduğunu en yakından biliyoruz. İnsanlarımızı sadece virüsün değil, yoksulluğun, işsizliğin, yetersiz beslenmenin, yetersiz barınma koşullarının, kötü çalışma koşullarının, eşitsizliğin, ayrımcılığın, sömürünün öldürdüğünü biliyoruz. Bu nedenle bizler hastalıkla mücadele için elimizden geleni yaparken, devletin de sosyal devlet olmayı anımsaması ve bir an önce hayata geçirmesi gerektiğini söylüyoruz. Toplumsal destek açısından hükümeti ve yerel yönetimleri göreve çağırıyoruz' değerlendirmesine yer verildi.
HTO yönetimi açıklamasında şunlara yer verdi: 'Bu kapanmada akılcı ve vicdani kapanma kriterlerinin kullanılmadığı görülmektedir. Gündelik gelirle yaşayan insanlar evde tutulur ve küçük esnafın işyerleri kapanırken ´üretim ve imalat tesisleri ile inşaat faaliyetleri ve bu yerlerde çalışanlar´ istisna tutulmuş, evde tutulan insanlara temel gelir yardımı yapılmamıştır. Çalışmasına izin verilmeyen, işyeri kapalı tutulan herkes için en azından temel ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde bir gelir devlet tarafından karşılanmalıdır. Düzenli geliri olmayanların, ancak gündelik kazanabilenlerin, yoksulların günlük zorunlu gereksinimlerini karşılamadan; toplum hareketliliğinin kısıtlanması başta olmak üzere salgın önlemlerini tartışmak yeterli değildir. Bu kapanmanın iki amacı olmalıdır: Toplumsal dolaşımı yavaşlatmak, bulaşmanın en fazla olduğu mekanları kapatmak için kritik ve elzem olmayan sektörleri kapatıp kritik ve elzem sektörleri açık bırakmak. 2) Evler arası ziyaretleri önlemek için çok iyi bir iletişim kampanyası sürdürerek insanların olabildiğince sokağa çıkmasına, açık havada gezmelerine belirli ölçülerde ve mesafe önlemleriyle izin vermek. Bu uygulama ile covid-19´un yayılmasına katkıda bulunan sektörlerin kapanması öncelenmemiş, zedelenebilir gruplar gözetilmemiştir. Test sayılarının arttırılması, doğru filyasyon, özellikle çalışmaya devam edenlere tarama amaçlı test yapılması ve test sonuçlarının doğru ve dürüst ilan edilmesi gerekmektedir. Tedbirler kademeli ve sabırlı kaldırılmalıdır. Pandeminin Türkiye´deki seyrinde emekçilerin ağırlıklı olarak hastalığa yakalandıkları ve yaşamlarını yitirdikleri görülmektedir. Toplu taşıma ve fabrikalar hastalığın en sıklıkla bulaştığı mekanlardır. Her gün covid-19 nedeniyle 350´nin üzerinde yaşam yitirilmektedir. Bu ölümler engellenebilir ve bu nedenle de kabul edilemez ölümlerdir. Bu bağlamda çalışma yaşamına dair önerilerimiz şunlardır: İşçilerin, işsizlerin, yoksulların yaşamlarının ve sağlıklarının olumsuz etkilenmesini engelleyecek ücretsiz su-ısınma-elektrik giderlerinin karşılanması gibi destekler; açıklanan ´tam kapanma´ boyunca sağlanmalıdır. Gündelik işlerde, kayıtdışı çalışan insanların sosyal ve ekonomik açıdan desteklenmesi yaşamsal önem taşımaktadır. Engelli, kronik hastalığı olan kişilerin, çalışmak zorunda olan ebeveynlerin çocuklarının gündüz bakımı sağlanmalıdır. İzin hakkı bulunmayan sağlık çalışanlarının küçük çocukları için kreş sağlanmalıdır. Parklar, açık alanlarda fiziksel mesafeye dikkat ederek zaman geçirebilmek olanaklı olmalıdır. Fiziksel mesafe, havalandırma, kişisel koruyucu donanım olmaksızın bu işyerlerinde çalışmaya zorlanma kabul edilemez. Yaşamsal olmayan sektörlerdeki üretim mutlaka durdurulmalıdır. Belli bir sayıdan fazla işçinin bir araya geldiği yerlerde de özel havalandırma, yarı kadro / tam ücret, dönüşümlü üretim kurala bağlanmalıdır. İşyerlerine servis tesis etme mecburiyeti getirilmelidir. Sağlık emekçilerinin aileleri mutlaka en kısa zamanda aşılanmalıdır. Aşılama mutlaka hızla yaygınlaştırılmalı ve yaşlarına bakılmaksızın en çok risk altındaki emekçileri kapsamalıdır.