Saadet Partisi (SP) GİK Üyesi Necmettin Çalışkan, hükümetin Suriye politikasındaki değişiklik yaptığını ifade etti.
İskenderun/SES
Yeniden Suriye gündemi ile karşı karşıya olduğumuzu ifade eden SP´li Çalışkan, '2011 yılında başlayan Suriye savaşında Türkiye, sürekli ön planda oldu. Özellikle son birkaç yıldır hep ateş hattındaydı. Savaşın başladığı ilk günlerde kontrolsüz/sınırsız bir şekilde Suriye´nin tahliyesine zemin hazırlayacak, Suriyeli insanların -daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz üzere-vatansız kalmasını sağlayacak iltica/tahliye politikaları yürütülmüştü. Bugün iş tersine döndü. Herkes koro halinde ´Suriyeli, go home!´, ´Suriyeli evine git!´ demeye başladı. 31 Mart ve 23 Haziran seçim sonuçlarının mülteci düşmanlığı üzerine kurulu bu yeni politikada ne kadar etkisi oldu bilmiyoruz. AK Parti ile MHP işbirliğinin ne kadar etkisi var onu da bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz bir şey var ki; 23 Haziran seçimlerini müteakiben Suriyelilere karşı ülke çapında çok ciddi nefret söylemleri oluşturuldu. Bugüne kadar ´bağrımıza bastık´ dedikleri Suriyelileri adeta kovmak, 180 derece dönerek bunlara karşı nefret operasyonlarının bir parçası olmak büyük bir hünermiş gibi gösteriliyor. Önce Ensar-Muhacir muhabbeti, ardından şantaj aracı, şimdi de defolun süreci. Ülke olarak başından beri Suriye savaşında plansız bir tavır sergiledik. ABD ile beraber ´eğit-donat´ dedik, ABD ile her türlü iş birliği yaparak ´defol Beşşar´ dedik, savaşı tahrik ettik, taraf olduk ve Suriyelileri kabul ettik. Siyasilerimiz seçim meydanlarında ensar-muhacir edebiyatı yaptı. Ama hiçbir şekilde geleceğe dönük bir planlama yapmadı. Süreçte yaşananlar, siyasi manevralar için malzeme olarak kullanıldı. Suriyelilerin ülkemizdeki varlığı, hayli önemli bir süredir. Çocukluk çağından gençliğe, gençlik çağından orta yaşa geçiş gibi bir süre geçti. Burada doğanlar bile okullu oldu. Bu süreçte konu iç siyasette istismar edildiği kadar, dış politikada da Avrupa´ya karşı şantaj malzemesi olarak görüldü. ´para vermezseniz mültecileri otobüslere doldurur, kapınızın önünü yığarız´ denildi. Sağlıklı bir politika yürütülemedi. Kriz ne zaman sona erecek, ne zaman gidecekler şeklinde bir sorunun cevabı hiç düşünülmedi. Şimdi de sandıktan beklenen neticeler çıkmayınca plansız bir şekilde kamuoyu baskısıyla da gönderme derdine düştüler. Suriyeliler pek çok sorunumuzun ana müsebbibi, günah keçisi ilan edildiler' değerlendirmesini yaptı. Çalışkan, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: 'Ülkemizin pek çok noktasında kimlik kontrolü yapılıyor. Kontrollerde kimliği olmayan, ekmek almaya çıkmış, yerleşik iş-güç sahibi Suriyeliler aynı gün öğleden sonra sınır dışı ediliyor. Evet, çoğunlukla farklı illerde çalışanlar kayıtlı olduğu ile gönderiliyor. Suça karışanlar ve kayıtsızlar sınır dışı ediliyor. Ancak ya mağdur olanlar? Vatandaşlık almış bir Suriyelinin anlattığı; Otomobiliyle giden, şoförün yanında oturan Suriyelinin emniyet kemeri kontrolünde, emniyet kemeri takılmamışsa ´sen ülkemizin kanunlarına karşı çıkıyorsun´ diyerek sınır dışı ediliyor. Bu anlatılan abartı olsa da yaşananları trajik bir dille yansıtması bakımından önemli. Bu insanların kurdukları yeni düzendeki hayatları ve buradaki ailelerinden koparılmaları hiçbir şekilde hesaba katılmıyor. İnsani açıdan vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Zaten uygulamalar, insaniyetle veya kanunlarla değil tamamen kamuoyu baskısı ile ve algılarla hareket edilerek yapılıyor. Suriyeli aileler eskiden Türkiye´yi sığınak liman, koruyucu yer olarak görürken, artık güvensiz bölge, sığıntı yer, can korkusu yaşadıkları ve her an sınır dışı edilme endişesiyle tedirgin oldukları bir ülke olarak görüyorlar. Çünkü her sabah evinden çıkıp iş yerine giden Suriyeli akşama herhangi bir nedenle sebepsiz yere sınır dışı edilmeyeceğinin bir garantisini göremiyor... Esasen işler, plansızlık ve günü kurtarma refleksiyle yürütülüyor. Yaşanan ekonomik kriz ve üzerine İstanbul-Ankara yenilgisi Ak Parti´de tabanın hayal kırıklığına neden oldu. Anlaşılan o ki; bunun sebebi olarak da Suriyeli ve diğer yabancıların varlığı görülüyor/gösteriliyor. Ve kahraman hükümet, sorunu bunları geri göndermekle çözeceğini düşünüyor. Ekonomik sorunu psikolojik yöntemlerle çözmek gibi bir şey. Zaten bu Suriyelilerin çoğu masrafı BM tarafından karşılanıyor. Sonunda şunu derler mi acaba: ´Memleketimizde sorun olan, ekonomik açıdan bizi zayıflatan, toplumun ahlakını bozan bu Suriyelileri ülkelerine geri göndererek beka sorununu çözdük.´ Sahi hükümet Suriye politikasını neden değiştirdi? Yoksa sakın ola bütün bu yaşananlar bugünlerde Amerika´yla yürütülmekte olan Suriye pazarlıklarının bir parçası olmasın!.'
9411,13%0,46
34,56% 0,25
36,04% -0,51
3000,45% 1,31
5010,37% 1,12